Cari açığın finansmanını özel sektör sırtladı
Cari açığın öngörülen 39 milyar doların üstüne çıkacağı çok önce belli olmuş; tahminler 45 milyar dolar düzeyinde yoğunlaşırken Devlet Bakanı Mehmet Şimşek çıtayı 50 milyar dolar olarak ilan etmişti. İlk beş ayda oluşan 21.5 milyar dolar ise, gidişatın 50 milyar doların bile üstünde olacağını gösteriyor. Düz hesapla, yani orantıyla bile bir hesap yapılsa, yılın tümündeki cari açığın bu gidişatla 52 milyar dolara ulaşacağı görülüyor. İşalatın giderek ivme kazandığı ve yıl sonlarına doğru arttığı göz önüne alınırsa, yıllık açığın 55 milyar doları bulması bile şaşırtıcı olmayacak. Zaten Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, yaptığı son açıklamayla bir anlamda tahminini revize etti ve açığın 50 milyar doları aşabileceğini söyledi.
İlk beş ayda geçen yıl 16.2 milyar, bu yıl ise 21.5 milyar dolar olan cari açığın finansmanında önemli değişiklikler var. Bu konuya, dört aylık veriler üzerinden yaklaşık bir ay önce de değinmiştik. Merkez Bankası'nın geçen hafta içinde açıkladığı beş aylık verileri dikkate alarak finansman konusuna bir kez daha değinmekte yarar görüyoruz.
Özel sektör sırtladı
Ödemeler dengesinde finansman gereksinimi, cari işlemler dengesi açığı ile net hata noksan kaleminin toplamından oluşuyor. Buna göre, geçen yılın ilk beş ayında 16.2 milyar dolarlık açık verilirken, bunun 11.4 milyar doları finans hesapları yoluyla sağlandı, 4.8 milyar doları da net hata ve noksandaki pozitif gerçekleşmeyle oluşturuldu.
Bu yıl ise 21.5 milyar dolarlık cari açık için 21.9 milyar dolarlık finansman sağlanması gerekti. Net hata ve noksan negatif 406 milyon dolar oldu.
Bankacılık dışı özel sektör, geçen yıl beş ayda 12.6 milyar dolarlık finansman katkısında bulunmuştu. Bu yıl ise, özel sektörün katkısı 16.8 milyar dolara ulaştı.
Geçen yıl beş ayda yükümlülüklerini 2.2 milyar dolar azaltan bankalar da bu yıl 5.7 milyar dolarlık borçlanmaya gitti.
Böylece, bankacılık kesimi ile diğer sektörler olarak adlandırılan özel sektörün geçen yıl beş ayda 10.4 milyar dolar olan katkısı, bu yıl 22.5 milyar dolara fırladı.
Yabancılar çıkma eğiliminde
Yabancı yatırımcıların cari açığın finansmanına katkısı ilk beş ayda negatif oldu. Geçen yıl beş ayda 2 milyar dolarlık hisse senedi alan yabancı yatırımcılar, bu yıl alımlarını 927 milyon dolara indirdiler. Asıl çıkış, kamu borçlanma senetlerinde oldu. Geçen yıl beş ayda 5.7 milyar dolarlık kamu kağıdı alan yabancılar, bu yıl 1.9 milyar dolarlık satış yaptı. Yabancıların borç senetlerinde üç ay aradan sonra mayısta yeniden alıma döndüklerini geçtiğimiz günlerde de yazmıştık. Ancak, beş ayın toplamında 1.9 milyar dolarlık satış gerçekleşti.
Böylece, hisse senedi ve borç senetleri toplamından sağlanan finansman katkısı 7.8 milyar dolardan, negatif 1 milyar dolara gerilemiş oldu.
Yabancı çıkışı ne zaman başladı?
Yabancı yatırımcıların özellikle AKP için açılan kapatma davasından tedirgin oldukları için Türkiye'den çıktıkları ve bu yüzden faizlerin yükseldiği görüşü öne sürülüyor. AKP davasının, faizler üstünde olumsuz etkisi olduğunu kimse yadsımıyor; ancak, tüm hareketi bu davaya bağlamak da gerçeği açıklamak yönünden yetersiz kalıyor. Merkez Bankası'nın 2008 yılının birinci çeyreğine ilişkin ödemeler dengesi raporunda bu konuda şu görüşlere yer veriliyor:
"Uluslararası piyasalarda özellikle ağustos ayından sonra görülen dalgalanmanın Türkiye'ye sermaye girişi üzerindeki etkileri belirginleşmeye başlamıştır. Nitekim, bu dönemde yıllıklandırılmış bazda cari işlemler açığı genişlemeye devam ederken, sermaye girişi aynı hızda artmamış, buna bağlı olarak döviz varlıklarındaki artış sınırlı düzeyde gerçekleşmiştir."
Doğrudan yatırımlar
Doğrudan yatırımlar kaleminden sağlanan girişte de ciddi bir düşüş var. Geçen yıl ilk beş ayda 11.1 milyar dolar olan doğrudan yatırım kalemindeki döviz girişi, bu yıl 6.1 milyar dolarda kaldı. Bu rakamlara, yabancıların gayrimenkul alımları da dahil. Net yabancı sermaye girişi ise 9.6 milyar dolardan 5 milyar dolara geriledi.
Doğrudan yatırım kaleminde yer alan giriş, büyük ölçüde kamu ve özel sektöre ait varlıkların satışından oluştuğu için bunları ne ölçüde gerçek yatırım olarak nitelemek gerektiği hep bir tartışma konusu oluyor. Hazine Müsteşarlığı da, gerçek anlamda yatırıma dayalı bu tür yabancı sermaye izinlerine ilişkin verileri açıklamıyor. Varlık satışları bankacılık kesiminde yoğunlaşıyor ve bu da yabancı yatırımların hizmetler sektöründe yığılması sonucunu doğuruyor.
İlk beş ayda net 5 milyar dolar olan doğrudan yabancı sermaye girişi kaleminde hizmetler sektörü 3.8 milyar dolarlık, imalat sanayi 938 milyon dolarlık pay aldı. Elektrik, gaz sektöründe öngörülen yatırım tutarı 166, madencilikteki yatırım 86, tarım sektöründeki yatırım ise 30 milyon dolarda kaldı.
Merkez Bankası rezerv kaybediyor
Hep söyleyegeldiğimiz bir gerçeğin altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Zaman zaman dile getirilen, "Cari açık veriyoruz, ama finanse ettiğimiz sürece sorun yok" ya da "Bu gidişle cari açığı finanse edemez olacağız" yanlışından söz ediyoruz.
Örneğin mayıs ayı rakamı açıklanmışsa, artık o rakamlar gerçekleşmiş, ihracat ve işalat yapılmış; borçlanılmış, borç ödenmiş; yani gereken finansman sağlanmıştır. Hem zaten finansmanı sağlanamamış olsaydı o açık verilemezdi.
Yabancı yatırımcı geçmişteki kadar hisse senedi ya da kamu borçlanma senedi alarak açığın finansmanına katkıda bulunmuyorsa azalacak döviz arzı bir şekilde kapatılacaktır. Ya son dönemde olduğu Türk bankaları ve şirketleri dışarıdan borçlanacak ya da bu borçlanmanın yanı sıra Merkez Bankası rezervleri kullanılacaktır. Nitekim, son dönemde Merkez Bankası rezervinde de azalma yaşanmaktadır.
İkisi de olmayabilir; döviz arzını artırmak hiçbir şekilde mümkün olmaz, bu durumda da döviz fiyatları yükselir ve denge kendiliğinden oluşuyor. Pahalı döviz harcamaları frenler, gelirleri artırır.
Hangisi daha az zararlı?
Yabancıların döviz getirerek Türk varlık ve kağıtlarını almaları yoluyla döviz girişi sağlamaları mı, yoksa bankalarla özel sektörün kredi kullanımına ağırlık vermeleri ve eş zamanlı olarak da Merkez Bankası rezervlerinin kullanılması mı zararlı?
Denilebilir ki, illa yüksek açık vermek durumunda mıyız? Galiba en az zararlı çözüm bu; daha az açık vermenin yolunu bulmak. Cari açık, yabancının tasarrufunu kullanmak, ama galiba biz bunu da abartıyoruz.
Cari İşlemler Dengesi Analitik Sunum (Ocak-Mayıs, milyon dolar)
2008 2007 Fark(*)
A- CARİ İŞLEMLER HESABI -21.541 -16.157 -5.384
İhracat f.o.b. 60.796 43.906 16.890
İşalat f.o.b. -82.832 -60.413 -22.419
Mal Dengesi -22.036 -16.507 -5.529
Hizmetler Dengesi: Gelir 9.894 8.029 1.865
Hizmetler Dengesi: Gider -6.840 -5.318 -1.522
Hizmet Dengesi 3.054 2.711 343
Gelir Dengesi: Gelir 3.162 2.567 595
Gelir Dengesi: Gider -6.508 -5.581 -927
Gelir Dengesi -3.346 -3.014 -332
Cari Transferler 787 653 134
B- FİNANS HESABI 17.976 18.569 -593
Yurtdışında Doğrudan Yatırım -1.663 -1.482 -181
Yurtiçinde Doğrudan Yatırım 6.053 11.107 -5.054
Portföy Hesabı-Varlıklar -74 -748 674
Portföy Hesabı-Yükümlülükler -1.021 7.762 -8.783
Hisse Senetleri 927 2.018 -1.091
Borç Senetleri -1.948 5.744 -7.692
Diğer Yatırımlar-Varlıklar -6.570 -7.710 1.140
Merkez Bankası 1 1 0
Genel Hükumet 0 0 0
Bankalar -5.101 -7.282 2.181
Diğer Sektörler -1.470 -429 -1.041
Diğer Yatırımlar-Yükümlülükler 21.251 9.640 11.611
Merkez Bankası -545 -428 -117
Genel Hükumet -663 -318 -345
Bankalar 5.681 -2.203 7.884
Diğer Sektörler 16.778 12.589 4.189
C- NET HATA VE NOKSAN -406 4.802 -5.208
GENEL DENGE -3.971 7.214 -11.185
D- REZERV VARLIKLAR(**) 3.971 -7.214 11.185
Resmi Rezervler 1.089 -5.094 6.183
Uluslararası Para Fonu Kredileri 2.882 -2.120 5.002
(*)Cari açık gibi, işalat gibi negatif kalemlerdeki negatif değişimler artışa işaret ediyor. (**)Rezerv varlıklardaki negatif değer rezerv artışını, pozitif değer rezerv azalışını gösteriyor.