Cari açığın finansmanı sorun olmaya başladı

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Ülkede dövizin bulunur olması ve fiyatı; (1) Cari açığın büyüklüğüne, (2) Açığı finanse edecek ölçüde dövizin ülkeye girmesine bağlı.

Ekonomimizin yıllık döviz ihtiyacı tartışılırken “cari açık + yıl içinde vadesi gelen dış borçlar” toplamı gündeme gelir. Döviz kıtlığında vadesi gelen döviz borçlarını yenilemek güç olsa da mümkündür. Ama döviz kıtlığı nedeniyle cari açık finanse edilemezse ekonomide çarklar durur.
Cari açık küçülürken büyümeye başladı. Daha da önemlisi finansmanı sorun olmaya başladı.
Döviz açığımız, cari açığımızı küçültmek için ekonominin frenine basılmıştı. Ekonomi bu yıl canlanmaya başlayınca döviz açığı gene artışa geçti. Eylül ayı itibariyle açık yıllık 39 milyar dolara ulaştı. Aralık sonunda açığın 44 milyar dolar olması bekleniyor. Bu, milli gelirin yüzde 5.4’ü büyüklüğünde bir döviz açığı demektir.

Cari açık, döviz açığı; (1) Doğrudan yabancı sermaye girişi, (2) Hisse senedi veya devlet iç borçlanma senedi satın almak için ülkeye gelen sıcak para, (3) Döviz kredileri ile finanse ediliyor. Bu 3 kaynaktan ülkeye giren döviz yetersiz ise, daha önceki döviz birikimleri, döviz rezervi kullanılıyor.

Bu yılın ilk 9 ayında sermaye hareketi ile ülkeye giren döviz açığı finanse edemedi. Az da olsa döviz rezervlerini kullandık. Geçen yılın aynı döneminde sermaye hareketi ile ülkeye gelen döviz, açığın finansmanını karşılamıştı. Üstelik döviz rezervlerinde 6 milyar dolara yakın artışa imkan vermişti.

Döviz açığını finanse etmek için ana bekleyişimiz, doğrudan yatırımlar. Çünkü doğrudan yatırımlar kalıcı döviz. Ne var ki, net doğrudan yatırımın finansmana katkısı giderek azaldı. Bu yıl net katkı 5.5 milyar dolar. Onun da 3.6 milyar dolarlık bölümü gayrimenkul alımı için getirilen döviz.

Bu yıl hisse senedi ve devlet iç borçlanma seneni satın almak için ülkeye giren döviz cari açığın finansmanında büyük paya sahip oldu. Portföy yatırımı için ülkeye giren döviz net 23.5 Milyar dolara ulaştı.

DÜNYA Yazarı Alaattin Aktaş cari açık oluşumunda altın dış ticaretinin etkisini çok iyi izler ve yorumlar. Alaattin Aktaş dikkati çekiyor: Bu yılın ilk 9 ayında altın ithalatının cari açığın büyümesinde büyük etkisi var. Yılın ilk 9 ayında 13.2 milyar dolarlık altın ithal ettik, 5.8 milyar dolarlık altın ihracatı yaptık. İçeride kalan (nerede, ne için, nasıl durduğu bilinemeyen) 7.4 milyar dolarlık altın, dış ticaret açığını büyüttü.

Sanayi üretim artışına dayalı olarak ekonomide büyüme oranı beklenenin üzerine çıkıyor. Sanayi üretim artışı ve büyüme döviz ihtiyacını artırıyor. Bizim üretimimizde ithal girdinin payı yüksek. İhracat artışına sevinemiyoruz, çünkü ithalat ihracattan daha fazla artıyor. İlk 9 ayda dış ticaret açığı geçen yıl 42 milyar dolardı, bu yıl 54 milyar dolar oldu.

Ekonomide gelişmeleri sadece dolar fiyatındaki, borsa endeksindeki, altının gramındaki değişime bakarak değerlendirir hale geldik. Bütün bunların ve enflasyonun arkasında cari açığın büyüklüğü ve finansmanı sorunu var.

Sanayide ithalat gereğini azaltacak yapısal değişim bir türlü gündeme gelemiyor. Bu nedenle üretim biraz kıpırdayınca ithalat ve sonunda cari açık büyümeye başlıyor. Türkiye’nin iç ve dış politikadaki sorunları, özellikle AB ve ABD ile soğuyan ilişkiler, cari açığın finansmanını sağlayacak sermaye hareketlerini engelliyor.

Ekonominin yakın ve orta dönemde geleceğini planlarken öncelikle cari açık riskini nasıl azaltacağımıza açıklık getirmek zorundayız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018