Cari açığın finansman şartları sertleşiyor
Kızılderili’lere göre “gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olmaz” hiçbir zaman. Biz de; ucuz küresel dış finansman koşullarında yapısal sorunlarımıza ne ölçüde neşter vurabildiysek, işte o kadar sağlam temeller kazanabiliriz. FED, BOJ ve ECB fonlama faizlerini düşük seviyede ve uzun zaman tutmuştu. Gevşek para politikası, 2008 küresel sistemik krizinden bu güne var. Ülkeler, küresel platformların yatırım avantajlarından beslenirler. Tıpkı annesinden süt emen yavru kedilerin kardeşleri arasındaki rekabet gibidir. Küresel serbest sermaye yatırımları doğrudan yatırım olabildiği gibi portföy yatırımı da olabiliyor...
Cari açık ve zamanın değişen dinamikleri
Cari açık mal dengesi ile hizmetler dengesinin toplamıdır. Enerji açığımız ve turizm stabilizatörümüzün önemi yüksektir. Açık 2011 ve 2013’te 60 milyar doların üstüne çıkmaktadır. Bu 2 önemli yılda Avrupa borç kriziyle onun toparlanma etkileri yaşanıyor.
Grafikte 2002-2010 döneminde faizler hızla düştüğü görülmektedir. Küresel arena, FED’in miktarsal gevşetme dahil, birçok yöntemle likidite sağladığı bir süreci yaşamaktaydı. Bu dönemde yatırım ortamı iyileşiyordu. Oysa 2011-2018 döneminde değil. Bu dönemin ucuz fonlanma avantajları, ödemeler dengesindeki yapısal sorunlara yönlendirilmiş olsaydı, bugün elimiz gerçek anlamda güçlü olurdu. Enflasyon, özel sektör dış borcu, yükselen enerji maliyeti, artan küresel fonlama faizi, cari açık ve rezerv ilişkisi başlıkları bizi hiç ilgilendirmezdi.
Konut ve ticari faizler
Gelelim o dönemin kolay borçlanma olanaklarından, bugünün “kıyasıya rekabet” koşullarına… ABD ile Çin arası, ticaret temelli gerginliklerle mayın döşenmiştir. Rusya ile siyasi boyutuysa, soruna güvenlik eksenli bir evrensel nitelik kazandırıyor. Ucuz fon olanakları yeni balonlar da ortaya çıkarmıştı. S&P’nin rekor düzeyleri, ABD devlet iç borçlanma senetlerinin devleşen stok düzeyleri; bu balonların yıkımlara neden olmadan sönebilmelerinin önemine işaret etmektedir.
Tahminlerin sapma olasılıklarını artıran radikal adımlar çok fazladır. Biz, bölgesel olarak çok daha fazla etki altında kalıyoruz. Ne olduğumuzu biliyoruz bilmesine de, ne olacağımıza net bir yanıt bulabilmek güç. Sürdürülebilir büyüme bu ülkenin yarınıdır. Bunu sağlam temellere oturtabilmiş toplumlar, dünleri ile bugünleri arasında uyumu koruyabilmiş olanlardır.