Cari açığın düşmesine sevinmek mi lazım?...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

TCMB Eylül 2018 ayına ait ödemeler dengesi sonuçlarını açıkladı. Buna göre;

• 2017 Eylül ayında 4.4 milyar dolar açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın aynı ayında 1.8 milyar dolar fazla vermiş.

• Bunun sonucunda on iki aylık cari işlemler açığı 46 milyar dolara gerilemiş.

• 2018 Eylül ayında ödemeler dengesi tablosundaki dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre 5.9 milyar dolar azalarak 825 milyon dolara gerilemiş.

• Bu arada hizmetler dengesinden kaynaklanan net girişler, turizm gelirlerine bağlı olarak bir önceki yılın aynı ayına göre 358 milyon dolar artmış ve 3.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiş.

• Öte yandan Eylül 2018 yılı cari işlemler dengesinin finansmanında:

- Doğrudan yatırımlarda 827 milyon dolar net giriş olmuş,

- Portföy yatırımları 904 milyon dolar tutarında net çıkış kaydetmiş,

- Diğer yatırımlarda 4.812 milyon dolar tutarında net çıkış gerçekleşmiş,

- Diğer yatırımlar başlığı altında yurtiçi bankaların yurtdışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları yaklaşık 2.5 milyar dolar net artış, yurtdışı bankaların yurtiçindeki mevduatları ise 991 milyon dolar net azalış kaydetmiş, yani yurtdışına net döviz çıkışı olmuş,

- Bu arada yurtdışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, bankalar 5.2 milyar dolar net geri ödeme gerçekleştirmiş.

Gelelim şimdi cari açığın seyrine ilişkin gelişmelere ve yorumlara…

Bilindiği üzere; ödemeler dengesi ya da cari işlemler dengesi, geniş anlamıyla, bir ekonomide yerleşik kişilerin yurtdışında yerleşikler ile belli bir dönem içinde yapmış oldukları ekonomik işlemlerin sistematik kayıtlarını elde etmek üzere hazırlanan istatistiki bir rapordur. Ödemeler dengesi, bir ülkenin döviz girdi ve çıktısını gösteren bir dış dengedir.

Her ülkenin döviz ihtiyacı vardır; özellikle Türkiye gibi gelişme yolundaki ülkelerin daha çok döviz ihtiyacı vardır.

Her şeyden önce ekonominin büyümesi için çok ciddi petrol ithalatı ve aynı zamanda hammadde ve aramalı ithalatı döviz gerektirir. Bunlar olmadan büyüme olmaz.

Elbette cari işlemler dengesinin şekillenmesinde döviz kurları önemlidir; ama bir o kadar da büyüme önemlidir. Kurlar yükseldikçe ithalat pahalılaşıyor ve düşüyor, ithalatın düşmesi de döviz ihtiyacını azaltıyor ve böylece ödemeler dengesi açığı azalıyor ya da bu ayda olduğu gibi cari fazla olarak ortaya çıkıyor.

Nitekim istatistiklere baktığımızda cari açığın arttığı dönemlerde büyümenin de arttığını görüyoruz. Uzun dönem istatistiklerden bunu çok rahat anlıyoruz. Örneğin;

• 2013 yılında cari açık 63.6 milyar dolar olduğunda büyüme yüzde 8.5 olmuş,

• Buna karşın 2016 yılında cari açık 33.1 milyar dolara düştüğünde büyüme de yüzde 3.2’ye gerilemiş.

Özellikle aylık gibi kısa erimli cari işlemlerle ilgili sonuçlar çok aldatıcı. Yani bir aylık cari işlemler dengesine bakıp dış denge fazla verdi diye sevinmek doğru değil. Örneğin özellikle kur etkisiyle daralan ithalat ve kısmen artan ihracat ve turizm gelirleriyle cari işlemler dengesinin 2018 Eylül ayında 1.8 milyar dolar ve 2018 Ağustos ayında da yaklaşık 1.9 milyar dolar fazla vermesine çok olumlu gözle bakmamalı. Zira 2018 yılının seçim yılı olması nedeniyle özellikle ilk 5 ayda da ödemeler dengesinin ciddi açıklar verdiği unutulmamalı.

Ne yazık ki televizyon ekranlarında ve gazete köşelerinde yer alan ünsüz(!) ve hayatta pazara bile gitmemiş batı eğitimli tüysüz (!) ekonomistlerin sevinç naralarına şahit oluyoruz.

Açıkçası kur artışları, geçici olarak ihracatta kısmi iyileşme yaratıyor ama ithalatta daha kalıcı yavaşlatmaya neden oluyor; daralan ithalat, azalan üretime ve dolayısıyla düşen büyümeye yol açıyor. Bu da işsizlik ve hatta enflasyon gibi ağır hasarlara neden oluyor.

Dolayısıyla ülkenin çarpık sanayi yapısı, montaja dönük işleyişi, yüksek katma değer üretmeyen yönü kalıcı sorunlar olarak devam ediyor. Çözümün de kalıcı ve sabırlı yapısal düzenlemelerden geçtiği ıskalanıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar