Çaresizlik siyaha beyaz dedirtir ise!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Bir süredir, etkili ve yetkili kesimler tarafından soruldukça dile getirilen bir iddia var: Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizleri düşürmesi döviz kurunu pek etkilemez imiş, bu iki değişken arasında ciddi bir ilişki yok imiş! Bu iddiayı dile getirenler ya herkesi aptal yerine koyuyor, ya da ekonomiden ve finansal piyasaların işleyişinden hiç anlamıyorlar. Yukarıda özetlemeye çalıştığımız iddiayı dile getirenler herhalde 1988 yılında alınan 4 Şubat kararları sonrasında uygulamaya giren ve altı ay öncesine kadar devam eden para politikası uygulamalarının ana ekseninin döviz kuru ile faizler arasındaki ilişkiye dayandığını hatırlayamıyorlar!.. Söz konusu kesimlere sormak gerekiyor; madem arada ciddi bir ilişki yok neden kredi faizleri Merkez Bankası ayarlamalarına paralel geriletilmiyor ve IMF ile mutlaka anlaşılması isteniyor? Neden altı ay öncesine kadar döviz kuru yükseliş yönünde hareketlendiğinde kısa vadeli faizlerin yükseleceği veya en azından daha fazla düşürülemeyeceği kanaatinde olanlar bugün farklı bir tavır sergiliyor?

Yanıtlayalım, gerek küresel kriz gerekse mevcut pozisyonlar beklentileri yönlendirerek günü kurtarmak adına böyle konuşulmasını gerektiriyor. Zira döviz kurunun yükselmesinde yükselmesin diye faizlerin yükseltilmesi veya yüksek düzeyde tutulmasına da sistemin tahammülü kalmadı. Üstelik ne kadar yüksek faiz verilir ise verilsin yeterli ve gerekli düzeyde yabancı sermayenin artık gelmeyeceği biliniyor. Çaresiz bir şekilde kısa vadeli faizler ile döviz kuru arasında ciddi bir ilişki olmadığını iddia etmek zorunda kalınıyor, döviz piyasasının mevcut tüm imkanlar kullanılarak manipule edilmesi gerekiyor!.. Başta bankalar olmak üzere tüm mali sektör, finansal piyasalar ve siyasi irade bu yapay yönlendirmenin aktif oyuncuları oluyor stratejiler ve ilişkiler yeniden şekillendiriliyor. Bu aşamada yine sormak gerekiyor; neden böyle bir değişikliği küresel kiriz kapıyı çalmadan yapmadınız veya yapmaya cesaret edemediniz?..

Daha somut örneklerle açıkça soralım: 2003-2005 yıllarında iş dünyası ne siyasi iradeden gelen telkinlere rağmen Bankalar ve Merkez Bankası kısa vadeli faizlerin daha seri bir şekilde düşürülmesine neden karşı çıktı? 2006 yılı Haziran ayında döviz kurlarında seri bir yükseliş yaşanınca neden kısa vadeli faizler hızla yükseltildi ve bu durum bankalar tarafından alkışlandı? Ya da tersten soralım söz konusu dönemlerde kısa vadeli faizler hızla düşürülse veya yükseltilmese neler yaşanırdı? O zaman yapılmayanların belirsizlik ve kırılganlığı arttıracağı iddia ediliyordu. O zaman yanlış olduğu iddia edilen yaklaşımlar nasıl oluyorda bugün doğru sayılıyor? Ayrıca mevcut pozisyonların faizler ile döviz kuru arasında ciddi bir ilişki olduğunun kabul edildiği dönemde alındığını da hesaba katmak gerekiyor...

Kendi görüşümüzü açıkça özetleyelim faizler ile döviz kuru arasındaki ilişki küreselleşmenin getirdiği kuralsız ortamda giderek güçlenmiş ve belirleyici unsur olmuştur. İddia edilenin aksine söz konusu ilişki sermayenin sınırsız özgürlüğü devam ettiği, etkili düzenlemeler devreye girmediği ve kambiyo rejimi değişmediği sürece de güçlü kalacaktır. Bu ilişkinin zayıflamış gibi görünmesi, bankalar tarafından yürütülen iç ve dış destekli yapay yönlendirmenin bir sonucudur ve kesinlikle sürdürülebilir değildir. Korkunun ecele faydası yoktur.

Merkez Bankasının mali sektörü döviz depoları yolu ile desteklemesi, bankaların kredi faizlerini düşürmekteki isteksizliği ve son G-20 toplantısı sonrasında gelişmekte olan ülkelerde organize bir şekilde finansal piyasaların manipule edilmesi gibi faktörler geçici olarak döviz kuru ile faizler arasındaki ilişkiyi zayıflamış gibi göstermektedir. Ekonomideki genel eğilimler ile son iki ay içinde finansal piyasalarda yaşananlar taban tabana zıttır. Olumsuz rekabet koşulları ve giderek hızlanan gelir dağılımı bozukluğu nedeniyle küresel kriz ağırlaşmakta, ve bu durum finansal piyasalar tarafından şimdilik görmezden gelinmektedir.

Küresel düzeyde gelir dağılımı bozuldukça para ve maliye politikasının etkisiz kalması, beklentiler yolu ile giderek önemi azalan orta gelir grubunun yönlendirilmesi ekonomideki olumsuz eğilimlerin terse çevrilmesini engelleyecektir. Piyasaların yapay bir şekilde yönlendirilmesi olgusuna 2001 yılındaki 11 Eylül tarihi sonrasında tanık olduk ve sonuçlarını biliyoruz! Manipulasyonun kısa vadede finansal piyasalarda iyimser rüzgarlar estirmesi, fakat orta vadede ekonomi cephesindeki sorunları ağırlaştırması bilinen bir durumdur; bu kez sonucun farklı olması için bir sebep yoktur. Görüntüye bakarak belirsizlik ve kırılganlığın azaldığı, güven bunalımının aşıldığı kanaatine kapılanlar yanıltıldıklarını anladıklarında iş işten geçmiş olacak. Finansal piyasalar ekonomideki eğilimleri değil, ekonomi cephesindekileri diğer, ????? üzerinde belirleyici olacak. Piyasaları manipüle ederek günü kurtarmaya çalışanlar bu gerçeği unutmuş görünüyorlar, ama bir daha hiç akıllarından çıkmayacak şekilde öğrenmek zorunda kalacaklar...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar