Çaresizlerin mucize arayışı!
Geçtiğimiz hafta genelinde küresel düzeyde yaşanan gelişmeler, geleceğe yönelik olumsuz beklentileri daha etkin hale getirmiş olabilir. ABD'de maceralı bir şekilde yürürlüğe giren kurtarma paketi, AB bankacılık sisteminde yaşanan tatsız durumlar, olumsuzluğun büyüdüğünü teyit eden ekonomik veriler ve finansal piyasaların çölleşmesi gibi başlıklar altında özetlenebilecek gelişmeler hem hareket yeteneğini sınırlıyor; hem de güvensizliği tırmandırmaktan başka bir işe yaramıyor. Ne demek istediğimizi daha iyi ifade edebilmek için gözlem ve düşüncelerimizi aşağıda tanımlamaya çalışalım.
Evet finansal piyasalar anormal düzeylere yükselen belirsizlik, kırılganlık ve güvensizlik nedeniyle çölleşti.
Fiyat hareketliliği artarken, işlem hacimleri geriledi; herbir kademelik fiyat hareketi eskiye göre çok düşük işlemle aşılır oldu. Sığlaşma anlamına gelen bir durum güvensizliği artırarak riskten kaçınma eğilimini tırmandırdı. Telafisi nerede ise imkansız bir itibar kaybı gündeme geldi. Bu olumsuzluğun nasıl olup da düzeleceği şimdilik bilinmiyor. Ne dersiniz ABD'de yasalaşan kurtarma paketi mi bu olumsuzluğu giderebilir, yoksa bu durum mu söz konusu paketi başarısızlığa mahkum eder!
Piyasalara akıtılan devasa boyuttaki likiditeye rağmen bankaların birbirlerine güvenemez durumda oluşu hangi olasılığı güçlendiriyor?
ABD'de kurtarma paketine ilişkin Temsilciler Meclisi'nde yaşanan kaza sonrasında gündeme gelen değerlendirmeler bu mucizeye ihtiyaç duyulduğunu düşündürüyor: Paket yasalaşmaz ise küresel düzeyde kıyamet kopacak, aksi olur ise herşey düzelecek! Üstelik durumun düzelmesi için 700 milyar dolarlık rakamın tamamının kullanılmasına gerek kalmayacağını iddia eden yetkililer var; Belli ki ya hesap bilmiyorlar ya da yedikleri dayak yeterli olmamış. Pakette yer alan bir madde pek konuşulmamasına rağmen özel bir önem taşıyor; düzenleyici ve denetleyici kurumlara muhasebe kayıt düzeni konusunda çok büyük yetkiler veren bir esneklik yaratılıyor. Toksik menkuller mali sistem dışına çıkacak ise bilançolardaki varlıkları piyasa değeri yerine farklı değerlerden göstermek anlamına gelebilecek böyle gulamaya neden ihtiyaç duyuluyor? Böyle bir yaklaşımın kredi değerleme ve denetim faaliyetlerini işlevsiz hale getirmesi nasıl önlenecek? Piyasaya güvenmeyenler, güven bunalımını nasıl olup daşacaklar?
AB bankacılık sisteminde yaşananlar da ilginç bir görüntü sergiliyor. 2000'li yıllarda agresif büyüme stratejisini benimseyen gruplar büyük sıkıntı çekiyor, kamu desteği ve korunmaya muhtaç hale geliyor. Mevduat güvencesinin yaratacağı dengesizliklerin nasıl önleneceği şimdilik bilinmezliğini sürdürüyor; kendi derdine düşen AB'nin stok tasarrufları ile ABD'ye vereceği destek dramatik şekilde azalmak zorunda kalıyor.
Özellikle gelişmiş ekonomilere ilişkin ekonomik veriler ise belirsizliği iyice artırıyor. Zira hızlanan durgunlaşma ve artan işsizlik gibi olumsuzlukların nasıl kontrol altına alınacağı şimdilik ikinci plana itilmiş durumda; önce mali sektör kanalı ile ödemeler sistemindeki kırılganlık aşılmaya çalışılıyor fakat ekonomi durgunlaşır iken, yapılan işin dipsiz bir kovaya su doldurma çabasına benzediği ve nafile olduğu göz ardı ediliyor! Olası çözümlerin faturasını ödemesi gerekenler desteğe muhtaç hale geliyor ise, ortaya çıkan devasa açık nasıl kapanacak?
Yukarıda farklı paragraflarda ifade etmeye çalıştığımız gelişmelerin her biri ayrı bir yazı konusu olabilir; fakat bunların herbiri diğeri ile ilişkili, herhangi birindeki olumsuzluk diğerlerini de aynı yönde etkiliyor. Güven duygusu ve risk alma iştahındaki eğilim ise hepsini aynı yönde, olumlu veya olumsuz yönde ivmelendirebiliyor. Herkesin ABD'de yaşanan gelişmelere bakması da bu sebepten kaynaklanıyor: Bir mucize gerçekleşir ve risk alma iştahı geri getirilebilir ise herşey düzelecek! Tasarruflar sisteme güvenir ve büyük bir iştahla ivme-külfet dengesine bakmadan risk almaya başlar ise bankalarda birbirine güvenecek menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlıkların değeri yükseldikçe yeni bir dalgaya kadar gün kurtarılmış olacak...
Galiba çaresizlik insanların gerçekçi olma ve sağlıklı düşünme şansını azaltıyor!
Yıllarca en doğru fiyatın piyasada oluştuğunu, oluşacağını iddia ederek herkese akıl verenler bugün tersini iddia ediyor; adeta piyasaya değil bize güvenin diyor... Piyasaları kendi çıkarları yönünde manüple edemez hale gelince işler değişiyor; mali sektör hisselerine açığa satış yasağı geliyor, doların veya petrolün gerçek değerini onlar biliyor, bilançolarda piyasa değerinin yerini başkaları ile doldurma çabası yaygınlaşıyor; bunlara rağmen piyasadaki güvensizliği terse çevirmeyi hayal edebiliyorlar.. İpotek senetleri ile başlayan sıkıntının tüm sektörlere yayılmış olduğunu ve genişlemeye ABD'ye rağmen devam edeceğini kimsenin bilmediğini veya bilmiyormuş gibi davranacaklarını sanıyorlar. Tek süpergüç olma hayalinin tükendiğini, eski çamların bardak olduğunu anlayamıyor, kabul edemiyorlar.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını artık herkes biliyor; ABD yönetimi ise bu gerçeğin herkes tarafından biliniyor olmasının neler getirip götüreceğini anlamak, kabullenmek istemiyor. ABD'nin ipi ile kuyuya inenler ise nasıl çıkacağını bilememenin sıkıntısı ile boğuşmaya çalışıyor...