CANLAR Mekatronik AŞ hamlesini nasıl okumalıyız?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

CANLAR Mekatronik AŞ’nin Genel Müdürü Fethi Özkok’la karşılaştığımızda, İtalya’da tekstil boyama makineleri yapan BRAZZOLİ firmasını satın aldıklarını söyledi.

Ülkemizdeki orta ölçek üstündeki bütün üreticilere, marka yaratmanın güçlüğünü anlatıyor; alanlarında “marka değeri” yaratmış firmaları satın alarak, küresel müşteriye erişebilirlik kanallarını açık tutmalarını tavsiye ediyoruz. CANLAR Mekatronik AŞ yöneticilerinin atılımı da bizim tavsiyelerimize birebir örtüşen bir uygulama.

Paris’te iki değişik yerde tekstilin önemli fuarları vardı. Fuarlarda “tekstil üretiminin” nereye gittiğini gözlemek; dönüşte de Milano yakınlarında CANLAR Mekatronik AŞ’nin satın aldığı tesisi görmek öğretici olabilirdi.

Tekstille ilgili gözlemlerimi bir başka yazıda paylaşacağım. Bugün CANLAR Mekatronik AŞ’nin atılımının neden önemli bulduğumu paylaşmak istiyorum.

Fethi Özkok, Şaban Durgun, Kaan Çakıcı, Erhan Duman ve Cüneyt Karakuş’la Milano’daki tesisi gezdim…

Yeni bir hikaye anlatabilmek

Algıladığım kadarıyla CANLAR Mekatronik AŞ yetkilileri, yeni hamleleriyle zaten küresel olan etkinliklerine yeni bir boyut ekliyor; üretim hikayelerinin içeriğini zerginleştirmek istiyorlar. Üretim hikayelerinin merkez düşüncesini beş alanda topluyorlar:

1- Dünya genelinde yaygın bir eğilim olan “sürdürülebilirliğin kalbindeyiz” diyorlar. Çünkü en değerli varlık olan “su tüketiminde” yüzde 80’lere ulaşan bir tasarruf sağlayabildiklerini; küresel işbirliği alanında attıkları adımlarla aynı başarıyı “enerji tasarrufu” ile pekiştireceklerini söylüyorlar. Rakiplerinden önde gitme özenine vurgu yapıyorlar. Bu iki sürdürebilirlik bileşenini, “hız ve esneklik” yetkinlikleriyle destekleyerek; tekstil boyası yapan iş yerlerinin rekabet güçlerini artıracak; iş yaşamlarını kolaylaştıracak bir yol ve yöntem izleyeceklerini belirtiyorlar.

2- Uzun süredir “dışa dönük gelişme” konusunda yatırım yapmışlar; dünyanın birçok ülkesine ürettikleri boyama makinelerini satabiliyorlar. Şimdi, “dışa dönük” gelişmeyi firmaya ekledikleri yeni boyutla “dünyaya dönük” üretim yapmaya taşıyacaklar… Yeni kapasite ve teknik olanakları, dünyadaki üreticilerin birikimlerini değerlendirecek; makine kullanıcılarının fikirlerini projelere dönüştürecek, projelerini de hayata taşıyarak bütün paydaşların yararını maksimize edecekler. Türkiye’de uzun yılların birikimini, İtalya’daki birikimle sentezleyerek yeni bir sinerji yaratmayı hedefliyorlar.

3- Küresel birikimlerini yeni bir hedefe yöneltiyorlar. ”En büyük maliyet hedefsizliktir” gerçeğinden yola çıkarak, “hedefleri olan bir kuruluşuz” netliğine ulaşmışlar. Bu yeni hedeflerine göre yapılanmaya, işlevselliğe ve kültüre doğru ilerlemek istiyorlar.

4- “Doğal ve sentetik iplikten yapılan bütün tekstil kumaşlarının boyanmasında varız” derken; Ar-Ge, tasarım ve inovasyon alanında da çalışanlarının birikimi, müşterilerinin birikimi, iç ve dış süreçlerin kontrolü ile yaratılan değeri en üst düzeye çıkarmayı hedefliyorlar.

5- “Biz kişiliği güçlü firma yaratmak istiyoruz” ana düşüncesini; bütün deneyimlere açık olma, yüksek sorumluluk duygusuna sahip olma, dışa ve dünyaya açık durma, uzun ömürlülüğün özü olan uyum yeteneklerini güçlendirme ve duygusal dengeleri sağlam kurma üzerine inşa etmeye çabalıyorlar.

Firma yetkililerinin strateji, taktik ve operasyonel hedeflerinin bir bütünlük içinde yönetilmesi çok önemli… Önemli ama, yeterli değil. Benim birikimlerim, bu konuda firmaları yanız bırakmamak gerektiğini söylüyor.

Kritik eşikte sorumluluğumuz

Önce ülke genelinde tekstil makineleri stratejimizin ne olduğunu bilerek yola çıkmalıyız. İngiltere’den Kıta Avrupa’sına, oradan bizlere gelen, bizlerden de başka yerlere gidecek olan tekstil sanayiinin “mekansal yer değiştirmesinin” dinamiklerini kavramalıyız. Tekstilde üretim hiyerarşisinde farklılaşmada makine üretiminin daha kalıcı olduğunu unutmamalıyız. Ülkemizin döviz gelirini artırmada makine üreticilerinin rolünü iyi kavramalıyız ki, teşvik sistemlerimizi etkili hale getirebilelim. Yurtdışında oturmuş markaları satın alan firmalarımızın arkasında nasıl duracağımıza ilişkin siyasi irade, bürokrasi, özel kesim sivil toplum örgütleri bir ortak düşünceye ulaşmalıdır ki; Eximbank ve diğer destek sağlayan kurumların önlemleri de bütünlük içinde sunabilsin… Ortak dil, anlatım ve uygulama enerjisi rakiplere karşı üreticilerimizi bir adım öne taşıyabilsin. Ama bütün bu söylenenler bir koşul asla unutmadan yapılmalı: Ciddi bir geri-bildirimle ödünsüz gözetim ve denetim yaparak…

CANLAR Mekatronik gibi diğer kuruluşlarımızın yerelden küresele hamlelerini ivmelendirecek önlemlerin alınması hepimizin ortak sorumluluğudur. Eğer bizler bu konularda bir strateji üzerinde anlaşır; bilgilerimizi netleştirir; en etkin kaynak olan koordinasyonu güçlendirir ve odaklanırsak başarılarımızı güven altına alabiliriz.

Ülkemizin geldiği “kritik eşikte” önemli girdilerden biri de girişimci firma yetkililerinin ardında durabilmek; onların başarılarına ortak olmaktır. Şimdi tam da bu noktada bulunuyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar