Cam çerçeve inince...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

 

Yıllardır komşuydular. Ama, komşu ailenin babası çok aksi bir adamdı, o yüzden ilişkileri pek de sıcak sayılmazdı. Yıllarca mesafeli bir komşuluk ilişkisi yaşadılar.

Yıllar çabuk geçiyordu, baba vefat etti, çocuklar büyüdü ve evin büyük oğlu aynı evde oturmaya başladı. Komşu olarak yaşıt sayılırlardı, bir anda kaynaşıverdiler. Akşam oturmalarına gidiyor, hatta birlikte ailece yemeğe çıkıyorlardı. Çocuklar da iyi anlaşıyorlardı doğrusu. Ne iyi olmuştu, ne güzel bir komşu kazanmışlardı; iki aile de böyle düşünüyordu.

Zamanla komşu ailede sorunlar baş gösterdi. Genç baba çocuklarına kötü davranmaya başladı. Üstelik ayrım yapıyor, bazı çocuklarını koruyup kollarken, bazılarına karşı acımasız yaklaşımlar sergiliyordu. Komşuda kavga gürültü eksik olmuyordu artık.

Komşu evdeki bağırış çağırışları, gerek babanın çocuklarına karşı olan sert tutumunu, gerek kardeşler arasındaki kavgaları, sanki kendi evlerindeymiş gibi duyuyor, hissediyorlardı. Bazı çocuklar babalarından ve babalarının yanında yer alan abi ve ablalarından dayak yedikçe feryat figan ediyor, ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Onlar da fırsat buldukça başkaldırmıyor değillerdi; ama yine de pek güçlü görünmüyorlardı.

Gidecek yer bulamayanlar, çaresiz kalanlar, kendilerini çok sevdiğini her fırsatta söyleyen komşu amcaya sığındılar. Komşunun kocaman bahçesi vardı, "Gelin ben sizi beslerim, barınmanızı sağlarım" diyordu hep. Geri çevirecek değildi ya...
Çevirmedi de; kaçtılar evden. Sığındılar komşu amcaya. Bahçede kendileri için kocaman çadırlar kuruldu, güzel yemekler verilmeye başlandı. Dayaktan kurtulmuşlardı, karınları da doyuyordu, rahat bir nefes aldılar.

Ama onların gelmiş ve bahçelerine yerleşmiş olmasından ev sahibinin çocukları doğrusu pek de memnun kalmadılar. Hatta bundan açık açık şikayetçi olan, bahçeyi komşu çocuklarına açtığı için babalarını eleştiren büyük çocuklar da yok değildi. Daha önce rahat rahat kullandıkları bahçenin bir kısmında artık kocaman çadırlar vardı, hem de o bahçeyi hiç tanımadıkları birileriyle paylaşmak durumunda kalıyorlardı. Yeni gelenler aslında misafirdi ama hiç de öyle davranmıyor, ev sahibi çocukların canını sıkıyorlardı. Komşu çocukları, bahçede itinayla büyütülmeye çalışılan çiçekleri koparıyor, çimleri eziyordu; tuhaftır bu konuda kendilerine hiç göz yumulmazken, onlara yapmayın bile denilmiyordu.

Babaları hem komşudan gelen çocuklara kol kanat geriyordu, hem de komşu ailenin babasına veryansın ediyordu; "Evi terk et, bu evi çocuklarına bırak" diye. Evden kaçmayan, kaçamayanlar babalarıyla didişmeye, hatta yer yer kavgaya devam ediyorlardı bu arada.

Komşuyla ilişkiler iyice gerilmişti. Yan bahçedeki kavgada atılan taşların zaman zaman bahçelerine düşüyor olması da can sıkıyordu doğrusu.

Hele son gün olanlar... Bu kez silah kullanıldı ve yan komşuda ateşlenen bir silah, bahçeyi de aşıp camı çerçeveyi indirip evin içinde oturanlara isabet etti. Sadece maddi bir kayıp da söz konusu değildi bu sefer, komşu çocuklarına kol kanat geren evden ölenler vardı.

Komşudaki kavgayı gürültüyü sona erdirmek ve çocukları koruyup kollamak için çaba gösterilirken, bu kavganın bir anlamda sınırı aşarak kendi bahçesine girmiş olmasından kim rahatsızlık duymazdı ki... Hemen karşılık verildi, bu sefer silaha sarılmak gerekti. Silahlar karşılıklı kullanıldı, topyekun bir kavga mı söz konusu olacaktı yani komşuyla...

Ailede sözü az çok dinlenen büyük çocuklar, babalarına baskı yapmaya çalıştılar; "Aman yapma etme, topluca bir kavgaya girmeyelim, hele hele komşu çocukları için niye kardeşlerimizi tehlikeye atalım" diye.

Komşu ailede çocukların anne-babalarından kötü muamele görüyor olmasından elbette kimse mutluluk duymazdı, hatta rahatsız olurdu da, buna doğrudan müdahaleye niyetlenmek ne kadar doğruydu?  

Ailenin bazı çocukları komşuda silahı ateşleyenin kim olduğu konusunda da kuşkuluydu. Acaba komşunun despot babası mı yaptırmıştı bunu, yoksa o despot babaya karşı komşu amcanın daha sert davranmasını isteyen dayak yemekte olan çocuklar mı?
Daha kötüsü de vardı. Komşu babaya karşı daha sert davranılmasını isteyen diğer komşular ya da çok uzakta olmakla birlikte o evde gözü olanlar mı yangına körükle gidilmesini ve en yakındaki komşunun duruma el koymasını sağlamaya çalışıyorlardı ki?
Ekonomik boyut da göz ardı edilecek gibi değildi doğrusu. Komşu çocuklarının barınma, beslenme ve sağlık giderleri için önemli düzeyde bir harcama yapılmıştı. Toplam harcama 500 milyon lirayı çoktan aşmıştı. Hem harcama söz konusuydu, hem de komşu çocuklarının ağırlanması işleri aksatıyor, daha az para kazanılması söz konusu oluyordu. Yani evi komşu çocuklarına açmak ve despot komşuya haddini bildirmeye çalışmak, her yönden ciddi sorunlar yaratır olmuştu...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar