Çalışmak isteyen sayısı biraz artmaya görsün, işsizlik fırlıyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

İşsizlik oranı haziran ayı itibariyle daha önce yalnızca bir kez çift haneye çıkmıştı. Yıl 2009'du, küresel kriz yaşanıyordu ve haziran ayındaki işsizlik yüzde 12.2 olmuştu. O yıl zaten yalnızca haziranda yüksek işsizlik görülmüş değildi ki... Hazirandaki yüzde 12.2, yılın en düşük oranlarından biriydi üstelik, yılın tümündeki işsizlik oranı da yüzde 13.1 olarak gerçekleşmişti.

Dedik ya, 2009 küresel kriz yaşanan olağandışı bir yıldı. Peki 2016'ya ne diyeceğiz, nasıl tanımlayacağız içinde bulunduğumuz yılı... İşsizlik oranının ikinci kez çift haneye çıkmış olmasını nasıl açıklayacağız...

Sorunun yanıtı, çalışmak isteyenlerin ya da teknik ifadesiyle işgücüne katılma oranının artıyor olmasında aranmalı.

İşsizliğin rekor düzeye çıktığı 2009 yılının haziran ayında işgücüne katılma oranı yüzde 48.7 düzeyindeydi.

Bu yılın haziranına bakıyoruz; işgücüne katılım oranı yüzde 52.4'e çıkmış durumda.
Bu orandaki artışın etkisini görmek için 2009'lara kadar gitmeyelim. Geçen yılın haziranında yüzde 9.6 olan işsizlik oranı bir yılda 0.6 puan artışı nasıl gösterdi, ona bakalım.

Geçen yıl haziranda işgücüne katılma oranı yüzde 52.1 düzeyinde oluşmuştu. Bu yılın oranının da yüzde 52.1 olduğunu varsaysak ve bu yılki istihdamı da sabit tutsak, işsizlik oranının değişmeyerek geçen yılki yüzde 9.6'da kaldığını görürüz.

Yani bizde işsizliğin yukarı doğru gitmesinde temel etken işgücüne katılma oranının yükseliyor olması.

Ama sanılmasın ki bu oran aldı başını gidiyor, çok çok yüksek bir düzeye çıktı. Tam tersine Türkiye'deki işgücüne katılma oranı, ekonomik gelişmişlik düzeylerine ulaşmaya çalıştığımız Batı ülkelerinin halen çok gerisinde. Türkiye'de yüzde 50'leri yeni yeni aşan işgücüne katılma oranı Batı ülkelerinde yüzde 70'lerde seyrediyor.

Bizde özellikle kadınlardaki işgücüne katılma oranı çok düşük. Türkiye'de, çalışabilir durumdaki kadınların haziran verisine göre yalnızca yüzde 33'ü iş arıyor. Yani çalışabilir durumdaki her 3 kadından 2'si evde oturmayı tercih ediyor ya da evde oturmaya mecbur kalıyor. İster iş bulamayacaklarını bildikleri için olsun, ister başka etkenlerle; ama sonuç bu...

Asgari ücret etkilememiş görünüyor

Bu arada yılbaşında asgari ücrette yapılan yüzde 30'luk artışın istihdamı çok olumsuz etkileyebileceğine dönük kaygılar boşa çıkmışa benziyor. İşsizlik oranı yükseldi yükselmesine ama, bu artışın işgücüne katılma oranından kaynaklandığı gözleniyor. Kaldı ki istihdamın dağılımında da asgari ücretten kaynaklanabilecek bir olumsuzluk gözlenmiyor.

TÜİK verilerine göre, ücretli ve yevmiyeli çalışanların sayısı geçen yılın haziranına göre azalmak bir yana 658 bin kişi arttı. Ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların sayısında ise 257 binle dikkat çekici bir azalma yaşandı.

Ücretli ve yevmiyeli çalışanların sayısındaki artış, ekonomik faaliyetlere göre olan dağılıma da yansımış durumda. Geçen yılın haziranına göre hizmetler sektöründe çalışanların sayısında 774 bin, inşaat sektöründe çalışanların sayısında 87 bin artış oldu. Buna karşılık tarım ve sanayide çalışanların sayısı 421 bin ve 50 bin kişi azaldı.

Asgari ücret artışı istihdamı olumsuz etkilemediği gibi, kayıt dışı, yani herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranında da bir artışa yol açmadı. Hatta tam tersine, kayıt dışı çalışanların oranı geçen yıla göre 0.6 puan gerileyerek yüzde 34'e indi.

Ancak, asgari ücret artışının görünürde olumsuz bir etki doğurmadığını kabul etmekle birlikte şu gerçeğin de altını çizmek durumundayız. Asgari ücret bu ölçüde artırılmamış olsaydı, belki göstergeler çok daha olumlu yönde değişim gösterecekti. Ne var ki, bunu ne bilme, ne de rakamsal boyuta dökme şansına sahibiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar