Çalışma hayatı ve sosyal güvenliğin üç yıllık yol haritası (2)
CELAL ÖZCAN
Bir önceki yazımızda 2015-2017 dönemi bütçe hazırlık çalışmaları kapsamında açıklanan Orta Vadeli Program, Orta Vadeli Mali Plan ve 2015 Yılı Programı’ndaki amaç ve politikalar çerçevesinde gelecek üç yılda çalışma hayatı ve sosyal güvenlikte hangi idari ve yasal düzenlemelerin gerçekleştirileceği, kurumların karar alma ve uygulama süreçlerinin nasıl şekilleneceği ile ilgili olarak “İlaç, tıbbi cihaz ve tedavi harcamalarındaki tasarruf önlemlerinin artırılması”, “sağlık hizmet sunucularının risk analizi ve veri madenciliğine dayalı olarak denetlenmesi” ve “erken emeklilikle ilgili düzenlemelerin gündeme gelmeyeceği” hususlarına değinmiştik.
Bu yazımızda da çalışma hayatı ve sosyal güvenlikte önümüzdeki üç yılda başka neler nelerin yapılacağı ve yapılmayacağı konusundaki değerlendirmelerimize devam edeceğiz.
SGK’nın takipteki alacaklarının tahsilinde daha etkin yöntemlere başvurulacak
OVP’de kamu gelir politikası olarak “SGK’nın takipteki alacaklarına ilişkin tahsil kapasitesini artıracak önlemler alınarak tahsilat sürecinin hızlandırılacağı öngörülmektedir.
SGK’nın şuanda ana para ve gecikme zammından oluşan yaklaşık 85 milyar TL birikmiş alacağı olduğu dikkate alındığında, SGK’nın tahsilat kapasitesinin artırılmasının kamu gelir politika hedefl eri arasına alınmış olmasının doğru bir karar olduğunu düşünmekteyiz. Her şeyden önce, bu alanda atılacak adımlar, primlerini düzenli ödeyen işverenler, belediyeler, Bağ-Kur’lular ve diğer prim ödeme yükümlüleri ile ödeme yükümlülüklerini yerine getirmeyenler arasında oluşan adaletsizliği ortadan kaldıracak, hem de sık sık gündeme gelen af düzenlemelerini gündemden düşürecektir.
Ayrıca, bu konuda alınacak önlemler SGK’nın gelir-gider dengesinin düzelmesine de katkı sağlayacaktır. Bu çerçevede, önümüzdeki üç yılda muhtemelen SGK’nın tahsilat kapasitesini artırmak amacıyla, otomatik icra programının daha etkin kullanımı, elektronik haciz, icra memuru sayısının artırılması, borçluların mal varlığı araştırmalarının daha kısa sürede sonuçlandırılmasına yönelik tapu, trafik tescil, banka gibi kuruluşların elektronik alt yapısından yararlanma, haciz ve satış işlemlerinde Maliye ile işbirliği yapılması gibi çalışma ve düzenlemelere gidilmesi söz konusu olabilecektir.
Kayıtdışı istihdam ve kayıtdışı ücretle daha etkin mücadele edilecek
OVP’de istihdam politikası olarak “kayıtdışı istihdam ve kayıtdışı ücretle mücadele edilerek kayıtlı çalışan sayısının artırılması ve prim tabanının genişletilmesi” öngörülmektedir. Son yıllarda alınan tedbirlere rağmen en son TÜİK verilerine göre kayıtdışı istihdam oranı %39 seviyesindedir. Ülkemizdeki bu kayıtdışılık oranı, OECD ve AB ülkelerindeki ortalama %10 olan kayıtdışı istihdam oranından çok yüksektir. Kayıtdışı istihdam oranının ülkemizde yüksek olması sosyal sigorta sisteminin finansal sürdürülebilirliğinin önemli göstergelerinden biri olan aktif/pasif oranının da düşük olmasına yol açmaktadır. İdeal anlamda 1 emekliye (pasif) karşılık, 4 kişinin sisteme prim ödemesi (aktif) gerekirken, bu sayı ülkemizde 1.75’tir.
Bir diğer hususta, primlerin kişilerin gerçek kazançları yerine asgari ücret üzerinden yatırılması da sosyal güvenlik gelirlerinin olması gereken düzeyin altında gerçekleşmesine neden olmaktadır.
Yukarıdaki olumsuzluklar dikkate alındığında, OVP’deki istihdam politikası kapsamında önümüzdeki üç yılda kayıtdışı istihdam ve kayıtdışı ücret konusunda başta Maliye ve bankalar olmak üzere pek çok kurumla çapraz kontrol konusuna daha da ağırlık verileceği, risk analizine dayalı denetimlerin yoğunlaşacağı, kayıtdışı istihdamın önlenmesine yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinin yapılacağı anlaşılmaktadır.
İstihdam teşvikleri, etki analizi çalışmasına göre yeniden düzenlenecek
OVP’de istihdam politikası olarak “istihdam teşviklerinin sadeleştirilerek basit ve anlaşılır hale getirileceği, etkinliğin artırılmasına yönelik bir izleme sistemi oluşturulacağı ” öngörülmektedir.
Bölgesel gelişmişlik farklarının ortadan kaldırılması, istihdam maliyetlerinin azaltılması, gençlerin ve kadınların işgücüne katılımının artırılması, Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesi gibi amaçlarla sigorta primi teşvik ve destekleri ile ilgili çok sayıda yasal düzenleme yapılmıştır.
Sigorta primi teşvikleri ile ilgili düzenlemelere bakıldığında, bu teşviklerin bir kısmı sosyal güvenlik mevzuatında, bir kısmının da farklı mevzuat içerisinde düzenlendiği görülmektedir. Bu durum, işletmeler ve uygulayıcılar bakımından hem mevzuatın izlenmesini, hem de yapılacak tercihleri güçleştirmektedir.
Bu açıdan istihdam teşvikleri ile ilgili düzenlemeler yapılırken kolay, basit ve uygulanabilir olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, herhangi bir konuda düzenleyici işlem (kanun, yönetmelik vd.) yapılmasından önce etki analizi yapılması gerektiği halde, ülkemizde maalesef düzenleyici işlemlerle ilgili etki analizi yapma alışkanlığı da bulunmamaktadır.
Bu durum, teşviklerle ilgili sık sık düzenleme yapılmasını gündeme getirmekte, bu ise teşviklerin etkinliğini ve inandırıcılığını ortadan kaldırmaktadır. Bu bağlamda, Çalışma Bakanlığı tarafından kısa bir süre önce İstihdam Teşvikleri Etki Analizi ihalesi yapılmıştır.
OVP’ye istihdam politikası olarak da girmiş olan bu çalışma kapsamında, yurtdışı iyi uygulama örnekleri araştırılacak, mevzuatımızda yer alan ve uygulanmış/ uygulanmakta olan istihdam teşvikleri ile ilgili veriler toplanıp, teşvik cinsleri, bölgesel dağılım, yaş, cinsiyet ve sektörel kırılımları itibariyle değerlendirilip, ekonometrik bir model üzerinden bölgesel farklılıkların da ortaya konulduğu politika alternatifl eri, öneriler oluşturulacak, etki analizi sonuçlarına göre mevzuat değişikliğine gidilecektir.