Çalışan devir hızına dikkat
Şirketler olarak senelerdir zor şartlarda faaliyet gösteriyoruz. Kurumsal olarak en üst seviyede makro ekonomik, jeopolitik, siyasi, finansal, rekabet ve yasal riskler ile karlı karşıya kalırken, şirket içinde de pek çok yönetsel ve operasyonel riski yönetmek durumunda kalıyoruz. “Turnover” da bu risklerden bir tanesi. Turnover’ı iş gücü devri ya da çalışan sirkülasyonu olarak tanımlayabiliriz.
Son yıllarda Türkiye’de işgücü piyasasında yaşanan değişimler, çalışan devir hızının (turnover rate) dikkat çekecek derecede artmasına neden oldu. Türkiye geneli için 2022’de ortalama %18 olan oran 2023’te %22 ve 2024’te ise %25 oldu. Yani belirli bir dönem için her dört çalışanımızdan birini kaybediyoruz. Elbette sektörler bazında turnover değişiyor. Mesele inşaat sektöründe bu oran %65 iken, perakende sektöründe %50, otomotivde %20-25, beyaz eşya ve elektronikte %15-20 aralığında gerçekleşiyor.
2000’lerin başında %10 ideal bir oran olarak görülürdü. Bugün %15’i çok başarılı bulabiliriz.
Turnover neden arttı?
Bu artışı şirketinizde siz de gözlemlemişsinizdir. Tüm şirketlerde turnover oranı yani iş gücü devir oranı arttı. Yani çalışanlarınız kısa bir süre kalıyor ve ayrılıyor. Hatta daha uzun sürelerde çalışmış olanlar da ayrılıyor. Özellikle Y ve Z kuşağı çalışanlar açısından gözlemlediğimiz bu durum, klasik olarak “giden gider, yeri hemen dolar” diyemeyeceğimiz kadar önemli.
Önce turnover sebeplerine bakalım, sonra neden bu konuda rahat olamayacağımızı anlatayım. İş gücü sirkülasyonunun çok fazla sebebi var. Covid “büyük istifa” dediğimiz bir dalgayı başlattı. İnsanlar hayatı ve çalışma yaşamını sorgulamaya başladılar. İşe ve işyerine sadakat azaldı. Sonrasında özellikle ülkemizde yaşanan enflasyonist ortam, geçinmeyi zorlaştırdı. Ücretler, insanların eski hayatlarını yaşamalarına imkan vermemeye başladı.
İnsanlar, geçinmekte zorlanınca, kendilerine daha iyi koşullar sunan, hatta iki bin lira fazla ücret veren şirketlere geçtiler. Bir diğer sebep ise, ülkedeki beyin göçü nedeniyle 25-35 yaş grubunun yurt dışına gitmesi. Bu da içeride kalan insanların daha değerli hale gelmesine yol açarken, şirketler arasında bir yetenek çekme savaşını başlattı. Son olarak şirketlerdeki kötü yönetim uygulamaları ve sistem eksikliği, Y ve Z kuşaklarını sürekli daha iyi yönetilen ve sistemi olan şirketler arayışına itti.
Turnover neden önemli?
Turnover dolaylı ve doğrudan maliyetleri artırır. Bir kere ayrılan çalışan eğer tecrübeli bir çalışan ise, yerine koyma maliyetiniz daha yüksek olur. Yerine gelecek kişiye muhtemelen daha yüksek ücret ödersiniz. Ayrıca yerine alınacak çalışan için ilan, mülakat, test, oryantasyon gibi giderleriniz olacaktır. Bir de yeni çalışanın işe adaptasyon süreci olur. Hemen işe uyum sağlamaz. Ayrıca yeni çalışanı bulana kadar sistemde aksamalar olabilir, iş kaybı olabilir, bu eksiklik müşteriye yansıyabilir.
Diğer taraftan dolaylı olarak, eğer kişi yetkin ve sevilen biriyse, hali hazırdaki çalışanlarınızın morali düşebilir, iş yükleri artar, işverene karşı güven azalabilir ve fazla mesai gibi durumlar ile karşılaşabilirsiniz.
Dünyada pek çok uluslararası kuruluş ve danışmanlık şirketi raporlarında 2030’a kadar ve hatta sonrasında şirketler açısından en önemli riskin insan kaynakları riski olduğunu söylüyor. Yani yetenekleri bulma, elde tutma ve geliştirme konusu dünyada yönetim kurulları ve CEO’ların temel gündemi haline gelmiş durumda.
İş dünyası olarak ülkemizde bu konuya gerekli önemi vermiyoruz. Eğitim sistemimiz, beyin göçü, değişen kuşak kültürleri ve yetersiz yönetim anlayışları bu riski daha da artıracak gibi gözüküyor. Turnover konusunu nasıl yönetmemiz gerektiği üzerine sohbete devam edeceğiz.