Çakarlı terör
Üniversiteden çıktım. Eve dönüyordum. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gişelerinden geçtim. En sağ şeritteyim. Köprüye girdim gireceğim. Baktım arkamda çakarlı bir araç; benden yol istiyor. İstiyor da benim yapabileceğim bir şey yoktu. Sağımdaki emniyet şeridi, köprüye doğru daralan bir biçimde devam ediyordu. Solumdaki şerit ise dolu idi; kaçacak bir yerim yoktu. Ama çakarlı arkamdan hızla geliyordu ve sirenini de devreye soktu. Arabamı adeta sıyırarak sağdan emniyet şeridinden önüme geçti. Zaten emniyet şeridi de kalmamıştı Köprü üzerindeydik. Çakarlı araba köprü trafiğinde can çekişerek, tüm trafiği taciz ederek gözden kayboldu
Aracın plakası resmi değildi. Düşündüm, iki olasılık vardı: Çakarlı araba özel bir kişiye veya kuruma aitti, ya da araba resmi idi.
Geçiş üstünlüğü olan araçlar
Diyelim ki bu çakarlı araba, resmi ve de geçiş üstünlüğü olan bir araba idi. Karayolları Trafik Kanunu 71. maddesi, (Kanun Numarası: 2918, Kabul Tarihi: 13/10/1983) geçiş ustunlugune sahip araçları öncelik sırasıyla söyle sıralamaktadır:
a) Cankurtaran araçları, yaralı veya acil hasta taşıyan araçlar,
b) İtfaiye araçları,
c) Hükümlü veya sanığı takip eden veya emniyet ve asayişi korumak için acele olay yerine giden zabıta araçları,
d) Bir trafik suçu işleyerek kaçan aracı takip eden veya trafik güvenliğini koruma veya trafik kazasına el koyma amacıyla olay veya kaza yerine gitmekte olan görevlilere ait araçlar,
e) Afet ve acil durum hâllerinde afet ve acil durum hizmetlerinde görevli bulunan araçlar,
f) Koruma ile görevli ve korunan araçlar.
Köprüde beni taciz eden araç, cankurtaran veya itfaiye aracı değildi. Acaba yukarıdaki listeden hangisi idi?
Görev hali ne demek?
Söz konusu kanunun 71. maddesinde şöyle bir kural da yer almaktadır: “Bu araçlar görev halinde iken geçiş üstünlüğüne sahiptir.” Acaba beni sıkıştıran, resmi olduğunu varsaydığımız çakarlı araç gerçekten geçiş üstünlüğüne sahip miydi? Başka bir deyişle, acaba görev halinde miydi?
Başka bir soru da “Görev halinin tanımı nedir?” Bunu denetleyecek bir makam ve de bu görevi yapacak bir baba yiğit bu ülkede bulunabilir mi? Acaba bu arabalarda kontak anahtarı çevrildiğinde mi görev başlamaktadır? Sanırım öyledir. Normal şeridinde, normal bir yurttaş gibi giden çakarlı arabaya bu ahir ömrümde ben henüz rastlamadım.
“RÜS daha bir eşittir”
Söz konusu kanunun 71. maddesinde şöyle bir ifade de yer almaktadır: “Bu hak, halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmamak, duyurulur ve görünür geçiş üstünlüğü işaretini vermek şartı ile kullanılır.” Bu ifade, her zaman olduğu gibi, yazıda çok güzel durmaktadır. Ancak bu çakarlı araçlar emniyet şeritlerinden son sürat geçerler. Şeritler arasında slalom yaparlar. Bütün bunları yaparken halkın can ve mal güvenliğinin tehlikeye sokulup sokulmadığı konusunda bir kaygı taşıdıklarını sanmıyorum. Çünkü bu araçlar içindekiler (sürenler ve taşınanlar) kendilerini resmi üstün sınıf (RÜS) kategorisinde düşünmektedirler.
Kim bu hayırsever kişiler veya kurumlar?
Bu çakarlı arabalar geçişleri ile sizin canınızı malınızı tehlikeye atıyorlar. Bu, işin bir boyutu. Diğer boyutuna da dikkat ediyor musunuz? Ne kadar da çoklar; ve de ne kadar lüksler... Çok merak ediyorum acaba bu değirmenin suyu nereden geliyor? Acaba hangi hayırseverler bu lüks arabaları devlete bağışlıyor ve de yakıt paralarını ödüyorlar? Yoksa bizler mi ödüyoruz?
Çakarlılar resmi değilse
Bir akşam üstü sıkışık bir trafikte ilerlerken emniyet şeridinden hızla geçen çakarlı arabaları görünce ilerde duran motosikletli genç polise sordum: “Çakarı olan geçip gidiyor. Bu çakarlardan ben de istiyorum. Nereden bulabilirim?” dedim. Genç polis de mizah anlayışı olan birisi idi, “Her yerde satılıyor, alabilirsiniz” diye cevap verdi; karşılıklı gülümsedik.
Bir diğer gerçek de bu çakarlı arabaların resmi olmaması, sahte olması. O zaman, “sadece yol hakkımızı çaldırmakla kurtuluyoruz, maliyetine katlanmıyoruz” diye teselli buluyorum. Sahte çakarları soruşturacak babayiğit bir görevli de bulmak zor. Öyle ya, ya bu çakarı adamın “önüne yatan” çok yetkili bir kişi verdirdiyse?
Sonuç
Bir ekonometrik modeldeki çok ayrıntı bir varsayımı soran öğrenciye İngiliz hoca şöyle demişti: “Etrafta köpek balıkları varken, traşta suratınızı kesmeye pek aldırmazsınız.” Aynı mantıkla, Anayasa hükümlerinin bile takılmadığı, hafife alındığı bir ortamda, Karayolları Trafik Kanunu'nun çiğnendiğinden söz etmenin fantezi sayılacağını seziyorum. Ama ne yapayım? Bu konuda içimi dökeyim dedim.