Çağrı üzerine çalışan işçilerin hakları

Resul KURT
Resul KURT İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK [email protected]

Günümüz koşullarında işletmeler ve ülkelerarası rekabet, mal ve hizmet üretiminde maliyet düşürücü tedbirler almasını zorunlu kılmaktadır.

Bu bağlamda da 1980'li yılların sonlarından itibaren ülkemizde hızla taşeronlaşma başlamış, ayrıca özellikle Avrupa ülkelerinde yaygınlaşan esnek çalışma, part-time çalışma, çağrı üzeri çalışma gibi hususlar iş hukukumuza girmiştir.

Ancak halen uygulamada, işçilerin kısmi süreli çalışanların iş hukuku ve sosyal güvenlikten doğan haklarında bazı sorunlar yaşanmakta, 1.1.2012 tarihinden itibaren de SGK tarafından kısmi süreli çalışan işçilerin genel sağlık sigortası primlerini 30 güne tamamlama zorunluluklarının devreye girecek olması da çalışanları endişeye sevk etmektedir.

Çağrı üzerine çalışma da kısmi süreli iş sözleşmelerinin özel türlerinden birisidir. İşçinin yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulduğunda iş görmesinin yazılı sözleşmeyle kararlaştırıldığı iş ilişkisi çağrı üzerine çalışma olarak kabul edilmektedir.

Bu iş ilişkisinde işçilerin sadece işverenin kendilerini çağırdığı dönemlerde işletmeye gelerek çalışma yapmaları, çağrılmadıkları dönemlerde de sözleşmede belirlenen ücretin ödenmesi söz konusudur.

Çağrı üzerine çalışma genellikle inşaatlarda, tarım işlerinde, otellerde, restoranlarda ve eğlence yerlerinde görülen bir çalışma türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür çalışmalarda, işçilerin ücretleri 4857 sayılı İş Kanunu'na konan özel bir hükümle koruma altına alınmıştır.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 14/2. maddesine göre, hafta, ay veya yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar süreyle çalışacağı taraflarca belirlenmediği takdirde, haftalık çalışma süresinin yirmi saat kararlaştırılmış sayılacağı, çağrı üzerine çalıştırılmak için belirlenen sürede işçi çalıştırılsın veya çalıştırılmasın ücrete hak kazanacağı hüküm altına alınmıştır.

İşçiden iş görme borcunu yerine getirmesini çağrı yoluyla talep hakkına sahip olan işverenin, bu çağrıyı, aksi kararlaştırılmadıkça, işçinin çalışacağı zamandan en az dört gün önce yapmak zorunda olduğu, süreye uygun çağrı üzerine işçi iş görme edimini yerine getirmekle yükümlü olduğu, sözleşmede günlük çalışma süresi kararlaştırılmamış ise, işveren her çağrıda işçiyi günde en az dört saat üst üste çalıştırmak zorunda olduğu da hüküm altına alınarak çağrı üzerine çalışmanın hangi hallerde söz konusu olacağı, işçi ve işveren için bu sözleşmeye dayalı hak ve yükümlülükleri düzenlenmiştir.

İşçi ve işveren, çağrı üzerine çalışma esasına dayalı bir iş sözleşmesini uygulayacak iseler, işçinin haftada/ayda veya yılda kaç gün çalışacağı, çağrının en az kaç gün önceden yapılacağı ve her çağrıda günlük çalışma süresinin ne olacağına ilişkin hükümleri belirleyerek, sözleşmede bu bilgilere yer verilmelidir. 

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 101. maddesinde, çağrı üzerine çalışmalarda, çalışma süresi gün, hafta ve ay olarak belirlenmiş ise bu süreler üzerinden, ancak çalışma süresinin gün, hafta ve ay olarak belirlenmiş süreden fazla olması halinde bu süreler dikkate alınarak belirlenen (hesaplanan) gün sayısı üzerinden bildirileceği düzenlenmiştir.

Bu şekilde ay içindeki toplam çalışma gün sayısının, günlük olağan çalışma süresi olan 7.5 saate bölünmesiyle, sigortalı için bildirilmesi gereken prim ödeme gün sayısı hesaplanacaktır. Bu şekilde yapılacak hesaplamalarda 7.5 saatin altındaki çalışmalar bir güne tamamlanacaktır.

Örneğin, ay içinde toplam 80 saat çalışan bir işçi için, SGK gün sayısı 80/7.5=10.66 saat olmakla birlikte, kıst sürenin tama çıkarılacak olmasından dolayı SGK gün sayısı 11 gün olarak SGK'ya bildirilecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kötüniyet tazminatı 20 Eylül 2019