Cağrı, teknoloji içerikli yatırımlar için yapılmalı
Girişimcilik kent insanının genlerinde var. Kıraç toprak, yetersiz tarım, zorunlu olarak girişimciliğin 'itici' gücünü oluşturmuş Kayseri coğrafyasında. Kayserili, toprağın kendisinden esirgediği gelişimi, önce ticarette sonra sinai üretimde yeşertmeye çalışmış bir başına...
Başarmış da... Ancak nedendir bilinmez, yine de taşları yerli yerine oturtamamış olmanın ezikliğini taşıyor üzerinde. Örneğin, ne sinai üretimde zaman zaman tuzağına düştüğü kısır 'duraksama' sarmalından kurtarabilmiş kendini, ne de emsal illerde tanık olunan 'gelişim'in habercisi 'açılım'a ayak uydurabilmiş doğru dürüst...
Gelelim şimdi asıl soruna... Kayseri mobilya üretiminde ağırlığı olan bir kent. 19'u büyük, 73'ü orta, 239'u küçük ölçekli, binin üzerinde mobilya üreticisi var kentte. 700 işletme, sektöre üretim yapan tedarikçi firma konumunda. Sektör 26 bin kişinin istihdam kapısı. Günde 10 bin yatak, 12 bin kanepe, bin 500 oturma grubu üretiliyor kentte... Bir bakıma mobilyanın yüzde 30'unu, yatağın, çelik kapının yüzde 50'sini Kayseri üretiyor; tek başına.
Sadece mobilya ya da çelik kapıdan söz edip, öteki sektörlere haksızlık etmiş olmayalım...
Yataklık ve döşemelik kumaşta, blucin, yani denim üretiminde de önemli bir paya sahip Kayseri... Dahası... Elektrikli ev aletlerinde hızlı bir çıkış yakaladı son yıllarda. Denilebilir ki; ülke genelinde üretilen pişiricilerin üçte biri, soğutucuların beşte biri Kayseri'den. Bu, elbet sinai üretim adına övünülesi bir tablo. Ancak çeşitliliğe karşın, yine de katma değer getirisi yüksek, dişe dokunur türden bir ürün yok ortada... Yani imalat sanayii 'marka' üretimi bahsinde hem zaman, hem prim kaybediyor durmadan...
Peki; rakipleri her fırsatta yelken açıp, değişik okyanusları keşfe çıkarken 'girişimci' niteliği ile tanınan Kayserili sanayici, 'kaderim koltuk kanepe', ya da 'kapı pencere üretmek' diyerek mi, hep sığ sularda kürek çekmeyi yeğleyecek; yoksa, ataletten kurtulup, bir an önce kendine çekidüzen vermenin çabasına mı düşecek?
Kayseri OSB'de çoğunluğu KOBİ ölçekli bin 185 işletme var. Bu işletmelerin 440'ı mobilya, 220'si çelik kapı üretiyor. Yani sektör orada kümelenmiş durumda. Hal böyle iken, OSB yönetimi verim artışı için kümelenmenin kaçınılmaz olduğunda ısrar ediyor ve de; “Üretimde verim çok önemli. Kümelenmeye hız vererek verimliliği, dolayısıyla ihracattaki payımızı artırmamız gerek. Sektördeki sanayicilerimize kümelenmenin önemini anlatmayı kendimize vazife edindik” diyor.
Mobilyada kümelenme çağrısına daha önce de değinmiştik; dilerseniz bir kez daha hatırlatmış olalım; mikro ölçekli 743 mobilyacı teknoloji donanımlı Mobilyakent'te bir araya geldi. Büyükler dahil, KOBİ ölçekli mobilya ve kapı üreticilerinin nerede ise tamamı, Kayseri OSB'de kümelenmiş durumda. Farzedelim OSB dışındaki 30 ila 40 işletmeyi daha, götürüp oraya entegre ettiniz; peki, bunun sözü edilen verimliliğe katkısı ne olacak? Hele ki; kentin mobilyada ihracat girdisi kadar ithalat çıktısı olduğu dikkate alındığında...
Ve eğer, yeni kümelenmelerden söz edilmesi gerekiyorsa,-ki öyledir- bu, kuruluş hazırlıkları süren dördüncü OSB için olmalı ve de, teknoloji içerikli üretimlerin önünü açma niteliği taşıyan savunma sanayii, otomotiv ve elektronik sanayii gibi sektörler için yapılmalı. İlginçtir; hep mobilyada kümelenmenin öneminden söz ediliyor da, katma değer getirisi yüksek, teknolojiye dayalı üretimin; örneğin dayanıklı ev aletlerinde, makine ya da elektronik eşya üretiminde kümelenmenin önemine hiç değinilmiyor nedense...
Unutmayalım; Kayseri'nin yıllık mobilya ihracatı şu aralar, ortalama 400 milyon dolar. Yani ilin toplam ihracatının dörtte biri kadar. Madem veriler bilinmesi gerekenleri tüm açıklığı ile gözler önüne seriyor, yani getiri de, götürü de ortada; o halde verimliliği artırmak adına gereksiz söz niye?