BYD yatırımının getirdiği risk ve fırsatlar

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM bertan.kaya@dunya.com

Dünyanın en büyük elektrikli araç üreti­cisi olarak bilinen Çinli BYD firma­sının 1 milyar dolar yatırımla Türkiye’de bir fabrika kuracağı açıklandı. İmzalar atıldı, süreç başladı. BYD yatırımı ülke­mizin doğrudan yabancı sermaye çek­me noktasında zorlandığı bir dönem­de çok önemli. Yapısal reformlara sıcak bakılmayan ve bu nedenle Batı’dan doğ­rudan yabancı sermaye yatırımı çekile­meyen bir dönemde, bu yatırım kıymet­li. Ayrıca, Çin’in ülkemize yönelik ilgi­sini oldukça ciddi bir seviyeye taşıyor, ki bence gözden kaçırılmaması gereken esas konu burası.

Daha önce Çin ile ilgili bir yazı yaz­mış, ABD ve AB ile olan sorunların aşıl­ması noktasında Türkiye’nin Çin için jeopolitik önemine değinmiş, Çin ile iş birliği imkanlarının geliştirilmesinin büyük bir fırsat olacağını ve tam zama­nı olduğunu vurgulamıştım. BYD yatı­rımı bu anlamda öngörülerimi doğrula­mış oldu. Otomotiv başta olmak üzere, farklı sektörlerden de daha fazla yatı­rımcı geleceğini düşünüyorum.

Rekabet kızışacak

Ancak bu işin bir başka boyutu da­ha var. BYD yatırımının ülkemizde ve özellikle Avrupa’da otomotiv sektö­ründe dengeleri sarsacağını, sektör oyuncuları için ortaya pek çok stra­tejik risk çıkartacağını düşünüyo­rum. Ülkemizde otomotiv sektöründe faaliyette bulunan tüm firmalar bu ya­tırımın sonuçlarını iyi değerlendir­mek durumunda, zira yatırımı yapan firma BYD gibi bir dev.

Çinli şirket bu yatırım ile Türkiye’nin Çin menşeili otomobillere getirdiği yüzde 40 oranın­daki ek gümrük vergisinden kurtulmuş olacak. Ayrıca ÖTV başta olmak üze­re farklı teşvikler de alacak. Arkasın­dan gelmesi muhtemel diğer firma yatı­rımları ile Türkiye’de otomotiv sektörü muhtemelen bir kızıl okyanusa dönüşe­cek. Elbette doğrudan yatırım kaynaklı üretimlerin en az %50’si ihraç edilecek­tir diye düşünüyorum, ancak kalan ka­pasite dahi içeride taşları yerinden oy­natmaya yeter.

Risk ve fırsatlar söz konusu

Bu süreçte, AB menşeili firmaların da atıl kapasite sorunları yaşamaları ola­sı. 27 senedir Türkiye’ye gelmemiş olan bu firmaların yatırım yapmasını bek­lemiyorum. Ancak kendi üretim, teda­rik zincirleri ve satış süreçlerindeki ve­rimlilikler ve inovasyonlar ile rekabette ayakta kalabilirler. Ülkemizdeki distri­bütörlerin de zorlanmaya başlayacağı bir dönemin yaklaştığı kanaatindeyim. İç pazarda 1 milyon adetlik bir büyüklük var ve şimdi rekabet daha da kızışıyor.

Türkiye’nin Çinli firmaların Avrupa operasyonları için bir offshore merkez haline dönmesi olası. Bu senaryo da­hilinde başta TOGG olmak üzere, AB merkezli pek çok grubun Pazar payı kaybetmesi muhtemel. İşin risk tara­fında bu var.

İşin fırsat tarafında ise, otomotiv sanayimiz için fırsat alanları gözüküyor. Eğer ülkemizde üretilecek olan araçlarda yerli ürün oranı artırılabilirse, bu otomotiv sanayi şirketlerimiz için büyük fırsat demektir. Tüm parçalar yurt dışından gelir, sadece montaj hattı olarak kalırsa, bunun bize faydası sınırlı olur. Yine de şirketlerimiz şimdiden BYD ve diğer firmalar ile dirsek teması sağlamalılar. Ayrıca kurulacak ARGE merkezleri ile teknoloji üretimi ve katma değerli ihracat imkanları da sağlanabilir. Yine BYD üretiminde 5000 kişilik işgü­cünün istihdam edilecek olması da hem bölgesel işsizlik açısından hem de işgücü yetkinliği ve donanımı kazanılması adı­na bölge açısından avantaj teşkil ediyor. BYD’nin nitelikli ve tecrübeli beyaz yaka ve mavi yakaları sektörden veya yan sektörler­den çekmesi de ayrı bir risk olacaktır.

Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir şirketseniz sizin için ana gündem BYD yatırımı ve ortaya çıkartacağı stratejik fırsatlar ve riskler olmalı. Bu konuda bir strateji çalıştayı yapmanızı öneririm. Sek­törde tüm kartlar yeniden dağıtılıyor ve bu­na hazır olmanız gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Pazarlamanın gücü 26 Haziran 2024