Büyüyen uzlaşmazlıkların gölgesindeki geçici sakinlik!
Finansal piyasalardaki eğilimler açısından, son bir ayın en sakin haftasını geride bıraktık. Küresel ve ulusal piyasalar genelde yatay eğilimler sergiledi; işlem hacimleri ve fiyat oynaklıkları geriledi. Gündem değişiklikleri ve bunların beklentiler üzerindeki etkisi büyük ölçüde görmezden gelindi, başka bir deyişle fiyatlanmadı. 2017 yılını daha olumlu bir görünümle kapatma isteği, Aralık ayına has mevsimlik özellikler ve önem verilen bazı ekonomik gelişmeler öncesindeki bekle-gör tercihi yaşanan eğilimler üzerinde belirleyici oldu. Geleceğe ilişkin belirsizlik algıları, yüksek düzeyini korumaya devam etti.
Merakla beklenen kasım ayı ABD İşsizlik verileri açıklandı. Söz konusu ay boyunca Tarım Dışı İstihdam 228 bin kişi artmış. İşsizlik oranı yüzde 4,1 ve İşgücüne Katılım oranı ise yüzde 62,7 seviyelerine gerilemiş; fakat buna rağmen ücretlerdeki artış aylık yüzde 0,2 ve yıllık yüzde 2,5 düzeylerinde kalmaya devam ederek beklentilerin gerisinde kalmış. Bu veriler dolar faizlerine ilişkin beklentileri değiştirmedi.
Önümüzdeki hafta Salı ve Çarşamba günlerinde, ABD Merkez Bankası Açık Piyasa İşlem Komitesi toplanacak ve aldığı kararları açıklayacak. Piyasalar dolar faizinin, bu yıl üçüncü kez bir çeyrek puan kadar artırılmasını bekliyor; bu konu artık tartışılmıyor. Fakat 2018 yılında kaç adet faiz yükselişi yapılacağı ve faiz verim eğrisinin nasıl bir şekil alacağı konusu, ciddi belirsizlikleri bünyesinde taşımaya devam ediyor. Borçlanma tavanı konusundaki sıkıntının da, bu ay sonuna doğru bir şekilde aşılacağı varsayılıyor.
Merkez Bankamızın Aralık ayındaki Para Piyasaları Kurulu Toplantısı ise perşembe günü yapılacak ve alınan kararlar aynı gün saat 14’de açıklanacak. ABD para otoritesinin karar ve açıklamaları sonrasında yaşanacaklar, bizimkilerin tercihi üzerinde kısmen belirleyici olacak; zira ekim ayı sonrasındaki gelişenler arasındaki olumsuz ayrışmanın sonlandırılması için çaba harcanacak. İç piyasalarımız ortalama fonlama maliyetinin bir şekilde 100 baz puana yakın oranda artırılacağı varsayımına göre fiyatlama yapmış bulunuyor. Geride bıraktığımız hafta genelinde, döviz kuru ve nispeten uzun vadeli faizlerin gerilemesi bu sayede gerçekleşti. Beklenenin gerçekleşmemesi durumunda dalgalanmalar yaşanabilir: zira beklentiyi alanlar gerçekleşme ile pozisyonlarını kapatmaya çalışacak!
Bu aşamada yanıt aranması gereken bazı önemli konular var. 2018 genelinde, dolar faizlerindeki toplam ayarlama ve faiz verim eğrisinin düzleşme eğilimine yönelmesi konusunda, ABD para otoritesi ile piyasalar uzlaşabilecek mi? Ülkemizde yapılacağı varsayılan faiz artışı geçici mi olacak, yoksa kalıcı hale gelerek aynı eğilimi yeni ayarlamalar ile sürdürmeye devam etmek zorunda mı kalınacak?
Hemen yukarıda kısaca vurgulamaya çalıştığımız iki sorudan ilkine verilecek yanıt kısa vadede ikincisi üzerinde de belirleyici olabilir. Eğer piyasalar ABD para otoritesi ile uzlaşamaz ise riskten kaçınma eğilimi güçlenir ve bizdeki faiz yükselişini kronikleştirebilir, kademeli olarak beklentileri olumsuzlaştıran ve kırılganlık algılarını besleyen temel değişken haline dönüşebilir. Uzun vadeli tahvil faizlerinin yeniden yükselmeye başlaması, bu yönde güçlü bir işaret olarak görülebilir.
Kademeli olarak farklılaşan küresel koşullar piyasaları kısa vadeli bakış açısına mahkum ediyor, çıkarlarına aykırı önemli gelişmeleri görmezden gelmelerine sebep olarak sorunları ağırlaştırıyor. Para otoriteleri ise orta vadeli bakış açısına geçerek sorunların ağırlaşmasını durdurmaya çalıştığı için piyasalar ile kalıcı olarak uzlaşabilmesi pek mümkün görünmüyor. Ücret artışları ve enflasyon sınırlı kalırken menkul ve gayrı menkul şeklindeki varlık değerlerindeki balonlaşma, normalleşme adına aşılmayı bekleyen en temel sorun olmayı sürdürüyor. ABD para otoritesi, ya enflasyonun artacağı gerekçesi ile toplam faiz artışına ilişkin beklentileri yükselterek veya faiz verim eğrisinin pozitif eğilimde olmaya devam edeceğini öne sürerek uzun vadeli faizlerin yükselmesi yönündeki beklentilere can vermeyi sürdürebilir.
İş dünyamızın, piyasalardaki kısa vadeli iyimserliği fırsat olarak kullanmaya çalışarak risklerini azaltmaya çalışması ve orta vadeli olumsuzlukları dikkate alarak tedbirli olmaktan vazgeçmemeleri sağlıkları açısından özel bir önem taşıyor!