Büyüyen çelişkiler ve şuursuz iyimserlik
Haftanın ilk günlerinde finansal piyasalarda yapay olarak estirilen iyimser rüzgârlar gerekçe olarak öne sürülen beklentiler tuhaf bir görüntü oluşturuyor. Belirsizlik ve kırılganlıktaki olumsuzluğu görmezden gelerek illüzyon yaratmaya çalışıyor, bu tavırları ile bir anlamda olumsuz gidişatı teyid ediyorlar. Yetkililer tarafından açıklanan Orta Vadeli Plan ve ABD'de Federal Reserve'nin varlık alımı yaparak piyasanın ihtiyacını karşılayacağı yönündeki beklentiler etkili olmuş!..
Orta Vadeli Plan hedeflerinin arkasındaki varsayımlar ve bunların gerçekleşme ihtimali ile ABD Merkez Bankası'na atfedilen beklentilerin enflasyon ve faizler üzerinde yaratacağı yan tesirler nedense görmezden geliniyor. Kimse sormuyor, her şey bu kadar basit ise neden bu duruma düşüldü?.. Çaresizlik arttıkça benzeri çelişkilerin büyümesi, belirsizlik ve kırılganlığın artması, yapılanların diğer kesimler üzerindeki etkisine kayıtsız kalınması kaçınılmaz oluyor.
Açıklanan Orta Vadeli Plan'ın dile gelmeyen varsayımları önemli ve bunların gerçekleşme şansının giderek azaldığı finansal piyasaların da, beklentileri yönlendirebilmek adına planı hazırlayanların da pek umurunda değil. Küresel düzeyde ciddi bir olumsuzluk yaşanmayacak ve dış finansman sıkıntısı çekilmeyecek; gerek içeride, gerekse küresel düzeyde enflasyon ve faizler yükselmeyecek, banka kredileri ile desteklenen iç talep ve cari açık büyümeye devam edecek...
Bir an için düşünün akaryakıt fiyatlarına neden zam yapma ihtiyacı duyuldu? Başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerin para politikalarını daha da gevşetmek zorunda kalacakları beklentisi petrol de dahil emtia fiyatlarını yükseltince, Türk Lirası'ndaki değerlenmeye rağmen zam yapmak zorunda kalındı. Eğer Federal Reserve, finansal piyasaların umduğu oranda varlık alımına giderek likiditeyi bollaştıracak ise benzeri enflasyonist baskıların artacağını, deflasyonist eğilimin, işsizlik ve enflasyonun birlikte yükseleceği stagflasyonist bir yapıya dönüşeceği, enflasyon ve faiz beklentilerini olumsuz etkileyerek güven bunalımı yaratacağı bilinmiyor mu? Biliniyor ve bu nedenle FED yetkilileri daha fazla gevşemeyi telaffuz etmekte zorlanıyor. Salt bu durum bile Orta Vadeli Plan hakkında soru işaretleri yaratıyor. Zira dışarıdaki eğilimlerin Türkiye'ye yansıması ya işsizlik artışı ya da enflasyon ve faizlerde yükseliş şeklinde hissedilecek ve evdeki hesapların çarşıya uyması imkânsızlaşacak; Türk Lirası değerlenir ise rekabet gücü çöküşü nedeniyle işsizlik patlayacak, aksi olur ise enflasyon ve faizler yükselecek.
Diğer yandan ülkemizde toplam krediler ve istihdamdaki eğilimlere bakar isek farklı bir durumla karşılaşıyoruz. Son sekiz yılda krediler yaklaşık sekiz kat artmış, fakat mevsimlik dalgalanmalardan arındırılmış istihdam değişmemiş ve büyük çoğunluğun satın alma gücü erimiş. Ayrıca, geometrik bir şekilde büyüyen kredilerde kalitenin düştüğünü de hesaba katmak gerekiyor. Bu aşamada soralım, Orta Vadeli Plan bu değişkenlerin yarattığı engelleri dikkate alıyor mu? Kesinlikle hayır, bankaların aynı tempoda kredi vermeye devam etmesini, cari açığın büyümesini umuyor, kredi kalitesindeki geometrik çöküşü görmezden geliyor. Banka hisseleri ile yükselen borsamızda bu tabloyu umursamıyor!.. Daha önceki krizlere de benzer şekilde gerçeklerden bilinçsiz bir şekilde uzaklaşarak koşulduğu ve sorunların büyümesine izin verildiği unutuluyor.
Üreticilerden gelen çılığa Orta Vadeli Plan ve borsayı şişirerek cevap vermek sorunu çözmüyor, tam aksine ağırlaşmasını ve devamında yaşanacak büyük istikrarsızlığın gerçekleşme olasılığını güçlendiriyor. Fakat bugünkü ihtiyacını karşılamaya çalışan ve çaresizlik bataklığında çırpınanlar için yarın önemli sayılamıyor. Yarını hesaba katıyormuş gibi yapıp bugüne odaklananların sayısı arttıkça belirsizlik ve kırılganlık artıyor, sorunlar ağırlaşıyor.
Beklenti yönetimi ile günü kurtarmaya odaklanmak, sorunların ağırlaşmasına izin vermek ve gerçekleri görmezden gelmek işlerin iyi gitmediğinin itirafıdır. İnsanlığa ve buna ilişkin değerlere hiç yakışmayan bir tavırdır.