Büyüyemiyoruz!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Bu hafta içinde Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriler, olduğumuzdan iyi görünmenin artık olanaksızlaşmaya başladığını işaret ediyor. Kamu harcamaları ve ihracatın desteği sayesinde 2014 yılı büyümesi yüzde 2.9 düzeyinde gerçekleşmiş. 2015 yılı Şubat ayı dış ticaret rakamları ise kısmen daralarak ekonominin sert bir şekilde durgunlaşmaya devam ettiğini söylüyor. Açıklamalara damga vuran olumsuz eğilimler, belirsizlik ve kırılganlığı önemli ölçüde artırdığını düşündürüyor. 

Mali sektör ise malumu ilandan kaçınmaya, ilk çeyrek bilançolarını olduğundan iyi göstermek adına olumsuz piyasa eğilimlerine direnmeye çalışıyor. Etkili ve yetkili kesimler nerede hata yaptık diye soramıyor, yarattıkları açmazın esiri olma gafletine düştükleri için gerçekçi olamıyor. Güvensizlik büyüyor, ağızlarından çıkan söylemlere kendileri bile inanmıyor! Geçmişteki büyük yanlışlar, hayal edilen geleceğe erişimi engelliyor. Gerçeği dile getirenleri eleştirmek veya susturmaya çalışmak, küresel koşullar bahanesinin arkasına saklanmak ya da siyasi açılım söylemleri ile oyalanmak genel durumu düzeltmiyor!

Geride bıraktığımız seneyi bir kenara bırakalım ve 2015 yılını sorgulayalım! İlk çeyrek dönemde ekonominin büyüdüğünü düşündürecek hiçbir şey yaşanmadı; işsizlik artar iken fiyatların istikrarsızlaşmaya devam edeceğine ilişkin beklentiler güçlendi. Tüketici güveni sert bir şekilde geriledi ve iç talep zayıfladı. Sınai üretim ve kapasite kullanama zayıflamaya devam etti. İhracat ile birlikte dış ticaret hacmi geriledi. Riskten kaçınma eğilimi güçlendikçe Türk Lirası değer kaybetti ve zaten yetersiz olan döviz stokları erimeye başladı; bilançolar yıprandı. Faaliyet gelirleri ile borç stoku arasındaki dengesizlik seri bir şekilde büyüdü. Çaresizlik anlamına gelen faiz tartışmaları, algıların bozulmasını hızlandırdı. Ekonomideki bu eğilimler cari açığı geriletirken, bütçe açığını genişletti. Nakit akışları bozuldu ve finansman açıkları arttı, aşırı iyimser varsayımlar çöktü. Bu yılın geri kalanı için de olumlu düşünmek olanaksız hale geldi. Geçmişteki eleştirileri muhalefet ediyorlar diye görmezden gelenler, ağlamaya ya da öfke nöbeti geçirmeye başladı! 

Her koşulda yeni hikayeler yazabilecekleri ve kısa vadeli beklentileri yönlendirerek günü kurtarabileceklerini sananlar çok yanıldı, onlara güvenerek risk alanlar çok kötü çuvalladı! Çok bilenler çok yanıldı, iyice ağırlaşmış sorunlar karabasanımız oldu! Yukarıda detaylandırmaya çalıştığımız olumsuz eğilimler birbirini besliyor, sürdürülebilir olmayan koşulları hesaba katmamanın bedeli her geçen gün ağırlaşıyor. 

Küresel koşullar bizi lehimize düzelecek gibi görünmüyor! Emtia fiyatlarındaki yüksek oranlı gerilemeler, umduğumuz oranda net fayda sağlayamıyor! Dış politika tercihlerindeki hesapsızlıklar, ekonomi alanındaki hareket yeteneğimizi iyice daraltıyor! Başının çaresine bakmak zorunda olduğunu fark edenler, fırsat buldukça kimseyi dinlemeden risklerini azaltmaya çalışıyor! Adı konmamış krizin derinleşmesi, daha fazla işkolunu sarsması önlenemiyor! 

Son 10 yıla baktığımızda, Türkiye ekonomisinin olumlu küresel koşullara aşırı bağımlı hale getirildiğini ve bu durumun yaratabileceği olumsuzlukların tümü ile ihmal edildiğini görüyoruz. Bu anormallik nedeniyle ya bülbül gibi şakıyoruz, ya da bugün olduğu gibi karalar bağlamak zorunda kalıyoruz. Aklını kullanmadan anı yaşayanlar, geçmişten ders alamıyor ve geleceğini kendi istediği biçimde şekillendiremiyor. Tedbirli olmayı beceremeyince, tevekkül de yeterli olamıyor! 

Üretimi ve onların rekabet koşullarını ihmal etmenin, tüketicileri borç batağına sürüklemenin ve hesapsızca günü kurtarmaya çalışmanın bedeli çok ağır oluyor. Keşke bunları yapmamış olsaydık demek durumu düzeltmiyor ve gidenleri geri getiremiyor. İş işten geçtikten sonra panikleyerek, istihdam ve yapısal reform paketleri peşinde koşmak işe yaramıyor! 

Bu aşamada sormak gerekiyor: Başkanlık sistemi ile yönetiliyor olsa idik, sonuç daha farklı olur muydu? Hiç sanmıyoruz! 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar