Büyüyemedik
Merakla beklenen 2012 yılının son büyüme rakamları açıklandı. Lafı eveleyip gevelemeye gerek yok. Yılın ilk çeyreğinin arkasından açıkça belli olduğu gibi 2012 yılında ekonomi "büyüyememe" sorunu yaşadı. Şimdi bu performans zafiyetinin boy fotoğrafını gördük.
Açıklanan veriler 2012 yılının son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla ekonominin yüzde 1.4 hızında büyüdüğünü gösteriyor. Beklenenin oldukça gerisinde bir performans bu. 2012 yılını bitirirken sağlanan büyüme hızı son 13 çeyreğin en düşük hızı. Küresel krizin ardından hızlı bir büyüme çıkışı yapan ekonominin sürekli istim kaybettiği anlaşılıyor. Üstelik istim kaybının adeta sürekli hale geldiği görülüyor. 2011 yılının son çeyreğinde yüzde 5.3 olarak ölçülen büyüme hızının 2012 yılının son çeyreğinde yüzde 1.4 düzeyine kadar gerilemiş olması bunu gösteriyor.
Ekonominin büyüme ivmesini (bir anlamda istim tutuşunu) en iyi yansıtan veri yıllık (on iki aylık) bazda yapılan büyüme ölçümünden çok aynı yılın birbirini takip eden iki çeyreği arasında mevsim ve takvim etkisinden arındırılarak hesaplanan büyüme hızıdır. 2012 yılının ikinci çeyreğinde birinci üç aya göre ölçülen büyüme hızı yüzde 1.6 dır. Bu hız üçüncü çeyrekte 0.1 düzeyine indikten sonra son çeyrekte yüzde 0.0 noktasına kadar gerilemiştir.
Ekonominin 2012 yılı boyunca sürekli istim kaybettiğinin, yani büyüyemediğinin en açık işareti çeyrek dönemlik büyüme hızındaki bu hacimli gerilemedir. Bu zafiyet yıllık bazda ölçülen büyüme performansının da yavaş olmasına yol açmıştır. 2011 yılında yüzde 8.8 olan büyüme hızının 2012 yılında yüzde 2.2 düzeyine kadar gerilemiş olması bunu gösteriyor.
* * *
Şimdi yılın başındaki büyüme tartışmasını hatırlayın. Dünya ahvalindeki kötüleşmeye bağlı olarak 2012 yılında büyüme hızının görece daha düşük olacağı genel olarak benimsenen bir görüştü. Bir çok ülke için de 2012 yılı için benzer bir performans bekleniyordu. Büyümenin yavaşlayacak olması vahim bir mesele olarak algılanmıyordu yani. Ama bir çoğumuz Türkiye ekonomisindeki yavaşlamanın görece sınırlı olacağını düşünüyorduk. Buna "yumuşak iniş" demiştik. Bir önceki yıldan yüzde 8.8 olarak devralınan büyüme hızının 2012 yılında yüzde 4-5 aralığına yumuşak bir şekilde gerileyeceğini öngörüyorduk.
Büyümenin yüzde 2.2 düzeyine inmiş olması inişin sert olduğunu gösteriyor. Şimdi mesele büyümenin neden sert indiğini sorgulamak, büyüyememenin kaynaklarını araştırmak.
Geleneksel olarak iç talebin (harcamaların) çekişi ile büyüyen ekonomide son beş çeyrektir bir harcama- talep zafiyeti olduğu gözleniyor. İç talepte büyümeyi çekip götürecek bir artış olmadığı gibi büyümeyi yavaşlatacak bir gerileme var. 2011 yılının son çeyreğinde görece çok düşük düzeye inen iç talep artış hızı 2012 yılının bütününde negatif olmuş.
Bu durumda Türkiye ekonomisindeki büyüme zafiyetinin ana nedeninin iç talepteki sert gerileme olduğu söylenebilir. Yani geçen yılın bütününde iç talep ekonomiyi büyüten değil büyümeyi yavaşlatan etki yaratmış gibi görünüyor. Yapılan hesap iç talepteki gerilemenin yüzde 1.9 oranında daraltıcı etki yaratırken dış talepteki canlılığın büyümeye yüzde 4.1 oranında bir katkı sağladığı, 2012 yılındaki yüzde 2.2 lik büyümenin bu yoldan sağlandığını gösteriyor. Kısacası, iç talepteki zafiyetin dış talebin artan çekiş gücüyle telafi edildiği ve böylece ekonomide küçük ama pozitif bir büyüme sağlandığı anlaşılıyor.
Sonuç olarak 2012 yılında iç talep neredeyse bütünüyle sönerken artan dış talebin ancak bu düzeyde bir büyüme ivmesi sağlayabildiği söylenebilir. Aslında salt dış taleple büyümek Türkiye ekonomisinin tarihsel gelişme çizgisi ile uyumlu olmayan bir süreçtir. Dolayısıyla arızi sayılması gereken bu durumun sürdürülebilirliği de kuşkuludur. Bundan sonraki adımda ekonomide sert inişe neden olan iç talep zafiyetinin nereden kaynaklandığını sorgulamak gerekiyor.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar