Büyümeyi seven cari açığa, az açık isteyen düşük büyümeye katlanır
Cari işlemler dengesinde ağustostan sonra eylülde de fazla verilince kimi çevrelerde sanki “Oh ne ala gidiş” gibi bir düşünce oluştu.
Aslında verileri gerçekçi yaklaşarak okuyan ve tribüne oynamayan herkes bu durumun hiç de öyle el ovuşturulacak bir gelişme olmadığını biliyor.
Çünkü niye cari fazla verir duruma geldiğimiz önemli. Dün de yazdık, cari fazla vermemiz döviz gelirimizi çok artırdığımız için değil, döviz giderimiz çok azaldığı için oluşuyor.
Döviz giderimizin hızla azalıyor olmasının nedeni de belli. Hızla tırmanan döviz kuru yüzünden ithalat öylesine pahalı hale geldi ki, zorunlu olmayanlar dışında ne hammadde ithal ediyoruz, ne ara mal. Buna bağlı olarak da üretimimiz düşüyor.
Üretimdeki düşüşün sonuçlarını da büyüme verisiyle göreceğiz. Her ne kadar yeni ekonomi programında bu yılın tümündeki büyüme yüzde 3.8 olarak tahmin ediliyorsa da bu düzeye ulaşılacağı artık pek sanılmıyor.
Bu arada cari açığın 2018 sonunda yeni ekonomi programında yer alan 36 milyar dolarlık tahmin düzeyinin de altına inebileceği görüşü giderek daha çok taraftar bulur oldu. Söz konusu program açıklandığında 36 milyar dolar kesinlikle gerçekleşebilir görülmüyordu. Ama doğrusu ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın böylesine belirgin olacağı ve iki ay üst üste cari fazla verilecek ölçüde bir durgunluk yaşanacağı da tahmin edilmiyordu.
16 milyar kaça iner?
Geçen yılın son çeyreğinde, ekimde 3.8, kasımda 4.5, aralıkta 7.7 milyar olmak üzere toplam 16 milyar dolar cari açık verildi.
Bu yıl geçen yılki kadar bir açık kesinlikle söz konusu olmayacak, bu belli. Artık 16 milyar nereye iner, bilinmez. Ama gidişat, bu yılın yeni ekonomi programında yer alan 36 milyar dolayında bir açıkla kapatılabileceğini gösteriyor. Hatta bu düzeyin altında kalınması bile söz konusu olabilir.
Ama cari açıktaki bu hızlı azalmanın bir bedeli var ve bu bedel tahminlerimizden ağır olacağa benziyor. Aslında o bedeli zaten ödüyoruz da belki de henüz tam farkına varamadık.
Kim bilir belki de ılık suda yavaş yavaş ısıtılan kurbağa durumu yaşanıyordur.
Geçmiş yıllar en iyi örnek
Cari açık ve büyüme hızının son on yılda nasıl paralel sayılabilecek bir eğri çizdiğini grafiğimizde kolaylıkla izlemek mümkün.
Ne zaman büyüme hızımız yukarı gitmiş, cari açığımız da büyümüş. Ya da ne zaman büyüme yavaşlamış, bu sefer cari açık da küçülmüş. Cari açığın niye arttığı ya da düşük gerçekleştiği de belli.
Cari açığı ithalatın düzeyi belirlemiş. Yani yoğun bir ithalat gerçekleştirmeden üretememişiz.
“Ne kadar ithalat, o kadar büyüme” durumu yaşanmış hep. Bu yıl da aynısı olacak.
Muhtemelen yıllık büyüme yeni ekonomi programında yer alan yüzde 3.8’e ulaşamayacak ve bu yüzden cari işlemler dengesi açığı da 36 milyar doların altında kalabilecek.