Büyümesi önlenemeyen çelişkiler!
Türkiye ekonomisine ilişkin beklentiler açısından, ilginç çelişkilerin açığa çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Finansal piyasa eğilimlerinin işaret ettiği yön ile güven endekslerindeki eğilimlerin ortaya koydukları arasındaki uyumsuzluk büyümeye devam ediyor. Yapay zorlamaların geniş kesimler üzerindeki etkisi, giderek zayıflıyor ve ortaya çıkan boşluğun nasıl kapatılabileceği bilinmiyor!
Son üç aya ilişkin Tüketici Güveni yerlerde sürünüyor. Hizmet, perakende ve inşaat kesimlerinin nabzını tutmaya çalışan endekslerin durumu da daha farklı bir görünüm sergilemiyor. Reel Kesim Güveni de, zayıflaması engellenemeyen umutlar nedeniyle herhangi bir düzelmeye işaret etmiyor. Çoğunluk nezdinde, beklentilerin düzelmediği veya olumsuzlaşmaya devam ettiği yönündeki algılar ön planda olmaya devam ediyor. Finansal piyasalar ise bu durumu görmezden gelmek adına her türlü yapay zorlama ile gün kurtarmaya çabalıyor.
Aktarım mekanizmalarının çalışmıyor ve acil ihtiyaçların karşılanamıyor olması, ortaya çıkan çelişkinin bir kısmını açıklayabilir. İyimser finansal piyasa eğilimlerine rağmen kaynak bollaşmıyor; talep canlanmıyor, gerileyen faizlere rağmen nakit akım sorunları aşılamıyor ve risklerin yönetilebilmesi pek mümkün olamıyor. Maliyet hesabına ilişkin belirsizlik geriletilemiyor, fiyatlama davranışları düzelmiyor ve rekabet gücü kaybı büyümeye devam ediyor. Yerel seçime ilişkin hassasiyetler nedeniyle, Siyasi İradenin durumu görmezden gelmesi ve iş dünyası üzerindeki baskıları artırması daha ciddi sıkıntıların sebebi olabiliyor. Sonuçta finansal piyasalardaki yapay olduğu bilinen iyimser eğilimlerin itibari değeri önemsizleşiyor ve hatta geri tepmeye sebep olabiliyor; söz konusu eğilimlerin kalıcı olamayacağı endişesinin güçlenmesi önlenemiyor.
Farklı sebepler ile doğru bulunan fakat birlikte düşünüldüğünde sorunları ağırlaştırmaktan başka işe yaramayan uygulamalar da güvensizliği besliyor. 2019 yılsonu için benimsenen yüzde 15’lerdeki enflasyon hedefine rağmen, asgari ücrete yapılan yüzde 26’lık zam bu açıdan ilginç bir örnek oluşturuyor. Gelir dağılımında yaşanan bozulmaya, sorunlu kredi hacminde artışı sınırlamaya ve iç talep daralmasını yumuşatmaya yönelik bir tepki olarak düşünebilirsiniz. Fakat kurlara yapılan yapay baskı ile birlikte değerlendirdiğinizde, küçük orta boy işletmelerin yaşama şansını önemli ölçüde azaltmış olduğunuzu görebilirsiniz; önlerini görebilme ve faaliyeti sürdürme olanağını tüketir ve işsizliğin patlamasına sebep olursunuz! Vergi indirimleri ile geleceğin talebinin öne çekilmiş olması, olumsuz eğilimleri güçlendiren faktör olabilir. Kaynak sıkıntısı ise durumun vahametini artırabilir, yapay bir şekilde faizlerin geriletilmiş olması sonucu değiştirmeyebilir.
Hemen yukarıda örneklediğimiz durum, makroekonomik görünüm açısından iyimser olabilmeyi olanaksız hale getiriyor. Finansal cephedeki yapay iyimserliği anlamsız ve işlevsiz hale getiriyor. Faizler geriliyor fakat kimse taze kredi bulamıyor, risklerini azaltmak istese de başaramıyor. Finansal piyasalardaki yapay eğilimlerin türevi olarak ülkemizin risk primi geriliyor, ama kaynak sıkıntısının büyümesi önlenemiyor. Kurlar geriliyor; fakat üreticiler, oynaklığa güvenmediği ve önünü göremediği için üretim yapmak adına girdi ithal ederken çok dikkatli olmaya çabalıyor.
Finansal piyasalardaki kaldıraçlı işlemlerin öngörülemeyen şekilde bir artıyor ve ardından daralıyor olması, belirsizlikleri ve kırılganlıkları artırıyor. Fiyatlama davranışları kaçınılmaz olarak değişiyor; koşullar düzelmeden de hayal kurmamak gerekiyor. Bu konuda siyasi iradenin de edilgen olmaktan kurulamadığını hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Para ve maliye politikası konusundaki uyumsuzluk ise olumlu düşünmeyi zorlaştıran bir başka faktör oluyor. İlki sıkı durmaya ve enflasyon baskılarını hafifletmeye çalışıyor; kaynak sıkıntısının da etkisi ile kredi hacmi genişleyemiyor ve bir şekilde para politikasına destek vermiş oluyor. Fakat maliye politikasında eylemler ile söylemler arasındaki çelişkinin büyümesi, kredi hacmini genişlemeye zorlayan dayatmalar güvensizliği besliyor. Yerel seçimler sonrasına ilişkin tahmin yapmak çok zorlaşıyor; temenniler ise artık işe yaramıyor.