Büyümenin reformlara özgü ipuçları

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN [email protected]

Yine ekim ve yine sonbahar. İnsan, ölüm anında hayata yapıştığı kadar kış öncesinde sonbahara tutunur. Ekonomilerde büyüme, mevsimlerdeki yaz; daralma ya da durgunluk da kışdır. Küresel algıya gölge düşüren her etken sonbahardır; fon çıkışları, terör olayları, jeopolitik gerginlikler, iç ya da dış siyasi çekişmeler. Ekonominin temel hedefi sürdürülebilir büyüme, beklenen reformlardan uzağa düştükçe risktedir. Öyleyse reform çarklarının işleyişini kolaylaştırmak; minimum tempoda olsun sürekli çalışabilmek, dişlileri yağlamak, tozdan korumak, paslanmaya terk etmemek anlamına gelir. Reformlar küresel rekabetten ayrı bir yere durmuyor maalesef. Rekabetin teknolojiye uzanan boyutuysa; siyaset, jeopolitik, bölgesel anlaşmalar, uyuşan uyuşamayan çıkarlarla çok hassas bir dengeye dayanır. Hangi reformist ipuçlarının büyüme yelkenini şişiren rüzgara dönüştürebildiği sorusunun yanıtıysa bize şu başlıkla sunar:

En önemlisi tasarruf

Tasarrufta Çin, Almanya, Hollanda, Japonya, Singapur, İsviçre, Yeni Zelanda, Güney Kore birer örnek model oluşturur. Türk vatandaşının tasarrufa ilgisiz olmasını destekleyen, aile modelinden hayata bakış açımıza kadar geniş bir davranış perspektifi bulunmaktadır. İşte bu çerçevede zorunlu tasarruf uygulamasıyla ulusal tasarruf oranımızın 3 puan artacak olması öngörülerde yer almaktadır.

Gıda manşet enflasyonun kurdu mu?

Küresel boyutta düşen gıda fiyatlarına rağmen bizdeki yüksek gıda enflasyonu, bu alanda yapılması gerekenleri işaret ediyor.

• Soğuk zincir: Metro grosmarket yıllar önce 500 milyon dolar yatırımla tüm şubelerinde spesifik ürünlerde soğuk zinciri halkalarını yerleştirdi. Bunu inceleyebiliriz. Gereken yatırımlar için gereken fon kaynağı ise gıda sektörü ve toptan perakende firmalarıyla ortak çalışma içinde yürütülebilir.

• Tartla-Raf farkı: Verileri TZOB tutuyor ancak, TÜİK bir seri oluşturmalı. TCMB’nin konut fiyat endeksi, ağırlıklı ortalama fiyat endeksi nasıl son dönemde önemli bir ölçüm ve karşılaştırma kriteri olarak işliyorsa, tarla-raf farkı için de aynı durum söz konusudur.

Teknoloji her kapıyı açan kilit

• Katma değer: Düşük teknolojide ihraç edip, yüksek teknolojide ithal ediyoruz. Bu fark net ihracat katkısını sürdürülebilir büyümenin emrine sunabilmekte büyük ayak bağı oluyor.

• Eğitim: Özel sektörü ortak Ar- Ge platformu oluşturmaya ve bunun projelerini tamamen sanayinin talepleriyle tespit edip yüksek öğretimin zorunlu dersleri altında sanayi üniversite işbirliği yer alan modeller geliştirmeliyiz. Bunun altyapısını da özel sektörden aldığımız destekle yerine getirebilmeliyiz.

Son dönemdeki reform açılımlarımız özel sektör ile kamu işbirliğine dayandıkça sağlam temellere oturacaktır. Bunun alternatif yolları aranmalıdır. Mevcut çözümler bu eksende geliştirilmeye çalışılıyor ancak maalesef ne kamuyu ne de özeli öne çıkarmak sürdürülebilirliğin teminini garanti edemiyor. Bu nedenle değil mi; ne sıcağı ne soğuğu istiyor şu insan vücudu. En rahat ettiği iklim, sonbahar ve ilkbahar olabiliyor hep.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar