Büyümenin motoru nerde?
Nereye bakmalıyız? Zarfa mı, içindekilerine mi? Edebi kültürümüzdeki tartışmasız yeriyle, divan şiirimiz hep bu soruyu sorar durur. Peki, ekonomik büyümemiz nerde? Büyümenin geri dönüşümü nerde? Rekabette mi, tüketimde mi, sermayede mi… 2018 Ocak-Mart dönemindeki büyüme; çeyreklik artışla %2.0, yıllık artışla %7.4 kadardır. Vitrin şahanedir. Peki ya içerisi?
Dünyanın bugüne kadarki ekonomik birikimi iki temel kaide üzerinde yükselmektedir. İlki, hepimizin çok iyi bildiği, Adam Smith’in serbest piyasa ekonomisidir. İkincisiyse, Bismark’ın devlet eliyle ve sektörel seçicilikleri öne çıkardığı büyüme modelleridir. Serbest piyasa sistemi Amerika, İngiltere, Kanada gibi ülkelerce takip edilirken; devlet sürücü motoruyla büyüme Almanya, Japonya, Rusya ve Çin tarafından tercih edilmektedir. Büyüme derken bu ülkelerin hepsinin temel büyüme hamlelerinden bahsediyoruz. Bugün için öne çıkmış küreselleşmede; bu tercihler, ülkelerin rekabet üstünlüklerinin içini doldurmaktadır.
Biz de büyüyoruz. Oysa orta gelir tuzağından kurtulamadık. Rekabet üstünlüğü elde edemedik. Büyümemizdeki ihracatın payı %0,5 ithalatın payıysa %15.6 kadardır. Büyümeye net ihracat katkımız her zaman ekside kalmıştır. Cari açık veriyoruz. Bir yandan da ithal ettiğimiz enerjiyi verimli kullanamıyor, potansiyel kaynaklarımızı harekete geçiremiyoruz. Mademki enerjiyi dışardan alıyoruz, nükleer üretim payımızı artırmalıyız. Bu kurduğumuz reaktörler de bize, aynı zamanda üretim yeteneği de getirmelidir. Yani zenginleştirilmiş uranyumu satın almak değil, bizim kendi uranyumumuzu zenginleştirecek teknolojiye sahip olmamız gerekmektedir; ama nasıl? Kısacası tezlerimiz kanıtlar istiyor.
Büyüme hesabımızın yeni şeklinde çeyreklik değişimler zincirlenmiş bir endeksle takip edilmektedir. Öncelikle üretim yöntemiyle hesaplanıp, ardından da harcama ve gelir şekline dönüştürülmektedir. Adeta çelik üretim haddehanesinde eritilmekte sonra da harcama ve gelir kalıplarına dökülmektedir. Mesaj şu: “Sen üret, harcama ve gelir peşinden gelir”.
Neler dev neler cüce?
Üretim yöntemi milli gelir hesabına önemli görülen 4 önemli bileşen üzerinden bakalım. İmalat, inşaat, bilgi iletişim ve vergi destek. 2015 Ocak-2018 Mart dönemi bize grafikte şu sonuçları veriyor:
1. 2015 Ocak-2018 Mart döneminin ortalama büyümeleri; imalat sanayinde %1,4; inşaatta %3,6; bilgi iletişimde %1,1; vergilerle desteklerde %2,6 olmuşlardır.
2. Bir yanda inşaatla vergi destek mekanizması devleşmiştir. Öte yanda imalat sanayi ile bilgi iletişim de cüceleşmiştir.
3. Son çeyrek (2018 Oca-Mar) artışların ortalama büyümelere kıyasla elde ettikleri düzeyler şaşırtıcıdır. İnşaat uzun dönemler ortalamasının 2 katından da fazla büyümektedir. Vergilerle destekleme mekanizmaları bu büyümeye 3 katından daha büyük bir payla eşlik etmektedir.
Oysa imalat sanayi uzun dönemler ortalamasının çok altındadır ve bilgiyle iletişim sektörüyse ortalamalar civarındadır.
Sonuçta çarklar dönüyor diyebilir miyiz? Taşıma suyla değirmen dönebilseydi derdik? At arabasının çekerindeki atlar mı, arabanın lüksü mü önemlidir? İçerde satacak malı olmayan vitrin ne işe yarar sizce? Görülen o ki, bu soruların yanıtını seçim dönemi popülizmi verecektir.
Bütçede bozulma, cari açıkta artış, enflasyonda çift hane; yatırım ortamına güvensizliği tetikledi. Yabancı yatırımcı bizdeki doğrudan yatırımlarından soğudu. Portföy yatırımlarındaysa bavulu elinde dolaşıyor. Ekonomide tehlikeli gidişi fark etmeli, büyümeyi güvenli sulara çekmeli…