Büyümenin çekici gücü sürdürülebilir mi?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

 

 

Kısa dönemde  büyüme performansı  büyümeyi çeken etkenler açısından çözümlenir. Zira kısa dönemde ekonomi belirli çekiciler tarafından çekilerek büyütülür. Uzun dönemde ise büyümenin çekicilerinden çok iticileri öne çıkar.
Büyümenin kısa dönemli çekicileri toplam harcamalar yani toplam taleptir. İç talep (özel ve kamu harcamaları) ve dış talep (net ihracat) bu işlevi yerine getirir. Uzun dönamli iticiler ise teknoloji, üretim faktörleri stoku vb gibi değişkenlerdir.
                                                     *                 *                    *                                                  
Son büyüme rakkamları açısından yapılacak değerlendirmeler kısa dönemli olmak zorunda. Yani büyümenin çekicileri açısından bir değerlendirme yapmak gerekir.  Büyümenin çekicileri konusunda akıl karıştırıcı bir durum yok. Bu  sayısal verilere dayalı bir mesele.
Sayılar son dönemlerde Türkiye ekonomisinde büyümeyi dış talebin (net ihracat) sürüklediğini gösteriyor.  Bir de sürükleyemeyen etkenler var. Özel kesimin tüketim ve yatırım harcamaları da  bu grupta yer alıyor. Bu iki talep kaleminin yılın başından bu yana ekonomiyi büyüten değil küçülten etki yarattığıı görülüyor.  
Aslında bu Türkiye ekonomisinin alışık olduğu bir durum değil. Hatta biraz da genel karakterine ters bir durum da sayılabilir. Uzun süre koruyucu duvarlar arkasında, içe dönük   büyüme stratejisi  ile yönlendirilen ekonomide iç pazara dayalı, iç talebe yaslanan bir tarihsel yapı oluşmuş. Sonradan köprülerin altından çok su akmış ama bu yapının bütünüyle değiştiğini söylemek zor. Türkiye ekonomisi hala iç pazarı görece büyük, iç talep tarafından çekilerek büyüyen bir ekonomi karakterine sahip.
Kısacası, Türkiye ekonomisinde büyümenin esas çekicisi iç talep. Büyümenin dış talep tarafından çekiliyor olması alışık olunan bir durum değil. Bunu tarihsel bir olgu olarak kabul etmek gerekir. Bu durumda Türkiye ekonomisinde  büyümenin esas çekicisi olan iç talebin 2012 yılında kendisinden bekleneni yapmadığı söylenebilir. Buna karşılık,  dış talep de  kendisinden pek beklenmeyen bir işlevi yüklenmiş, ekonomiyi çekip götürüyormüş gibi görünüyor.
                                                 *                    *                     *
Niye kurcalıyorsun, ne var bunda diyebilirsiniz. Dış talebin çekicilik işlevini yüklenmiş olmasının sakıncası mı var diye sorgulayabilirsiniz. Bence şikayet edecek bir durum da yok.
Meseleyi kurcalıyor olmamın nedeni büyümenin geleceği açısından nasıl bir senaryo yazılabileceğini tartışmak. Böyle bir senaryo yazabilmek için iki soruya cevap bulmamız gerekir.  Bunlardan  birisi dış talebin neden öne çıktığı sorusudur. Dış talebin çektiği bir büyüme sürecinin sürdürlebilir olup olmadığı da ikinci sorudur.
Ekonominin talep bütününde dış talebin (net ihracat) öne çıkması iki şekilde olabilir diye düşünüyorum.  İthalat ve ihracat kendi olağan tempolarında büyüyordur ve ihracatın olağan sayılabilecek büyüme oranı ithalatınkinden büyüktür. Bu durumda net ihracat ekonominin kendi gelişme dinamiği içinde pozitif bir büyüklük olarak gerçekleşir ve büyümeyi çeker. Dış talebin öne geçip, çekicilik işlevini yüklenmesinin birinci yolu budur.
Ekonominin alışılmış gelişme dinamiğinde ithalatın büyüme oranı ihracatınkinden büyük olabilir. Bu durumda  net ihracat negetiftir. Olağan koşullarda dış talebin büyümeyi çekici işlevi yoktur. Tersine,  negatif dış talep büyümenin hızını keser. Ekonominin olağan talep yapısı böyle oluşurken, bir tarihte, ortaya bir pozitif net ihracat çıkmışsa büyük olasılıkla bu ihracat performansından çok ithalatın çökmesi nedeniyle oluşmuştur. Eğer iç talepte de hacimli bir gerileme varsa (ki bu koşullarda olur) dış talep iç talebin önüne geçer, çekicilik işlevini üstlenir. İkinci yol da budur.
Dış talep birinci yoldan oluşmuş ve çekicilik görevini üstlenmişse bu sürecin sürdürülebilir olduğunu düşünmek doğru olur. Dış talebin ikinci yoldan oluşması halinde ise dış talep çekişli büyümenin sürdürülebilir olmayacağı açıktır.
Son açıklanan büyüme rakkamları iç talebin çöktüğünü, ithalatın ise son derece yavaşladığını gösteriyor. Dış talebin bu koşullarda öne çıktığı ve çekicilik yaptığı gözleniyor. Benim analizim bu sürecin sürdürülebilir olmadığını söylüyor. Geleceüğe dönük senaryoları buna göre yapmak gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018