Büyümek zorundayız
Ülkemizde şirketler konjonktürel yönetildiğinden ve iş dünyasına ekonomistler yön verdiğinden bu dönem yatırım iştahımız düşük. Görünen iki sebep var. Birincisi talepteki belirsizlikler, ikincisi yüksek finansman maliyetleri. Özkaynak yapısı güçlü firmaların ise yatırım iştahları daha yüksek. Bu tespitleri, en son Enflasyon Raporu’nun “Firmaların Yatırım Duruşu” verisi ile de destekleyebiliyoruz.
Konjonktürel yönetilen firma ne demek? Ülke gerçeklerine hapsolmuş firma demek. Kafasını kaldırmak için, ülkedeki makro ortamın düzelmesini bekleyen, sabah akşam konjonktürel yönetime yön veren ekonomistleri takip eden, onların görüşlerine göre işlere yön veren patron demek. Bu değerli ekonomistlerin çoğu hep bir ağızdan ne diyorlar?
Makro ortam düzelmeden, şirketler doğru düzgün iş yapamaz! Bir sürü de koşul ortaya koyuyorlar. Kendi açılarından haklılar belki. Bu dönem küçülün, yatırım yapmayın, verimliliğe odaklanın düşüncesi ülkede böyle hakim oluyor. Peki bunun tersi ne? Tersi stratejik yönetim. Stratejik yönetim bize ne diyor? Reel olarak büyümeyen küçülür, belirli bir süre büyümeyen ise yok olur diyor. Vakit kaybetmeyin diyor. Stratejik yönetilen şirket, “makro şartlar ne olursa olsun”, büyümeye odaklı şirkettir.
Ülkenin sınırlılıklarını aşmak için sınırlarından çıkmak lazım
Tekstil sektörü bu duruma uyandı, Mısır’a yöneldi. Bu sektörde dış yatırım, iç yatırımın üç katı. Makro koşullar en çok bu sektörü vurdu. Binlerce firma etkilendi. On binlerce istihdam kaybı oluştu. Mısır’ın tekstil ve konfeksiyon ihracatının 3’te 1’ini Türkiye’den giden firmalar karşılıyor. Mısır’a giden tekstilciler, ekonomistlerin konjonktürel yönetim masalını dinleselerdi, bugün hepsi topu dikmişti.
Tekstil kur ve düşük üretim maliyetleri ile ayakta kalan bir sektör. Senelerce, stratejik değil, konjonktürel yönetilmiş, kurun artışı ile rekabetçi olabilmiş bir sektör. E bu sefer üretim maliyetleri istikrarlı şekilde artış gösterip, politika gereği kur da uzun süre baskılanınca, sektör, ülke sınırları dışına çıkmak zorunda kaldı. Şimdi Mısır’da konjonktürel yönetime devam ediyorlar, ama en azından kendileri için stratejik sayılabilecek bir hamle yapmayı başardılar.
Belki sizin sektörünüz için böyle bir sorun yoktur. Belki sizin rekabet avantajınız var. İhracat ağırlıklı veya ihracatın ciro içindeki payı yüksek işler yapıyorsunuz. Ancak bu halde dahi, sınırlar içinde kalmak, küresel düşünmemek ölümcül olabilir.
Son otuz senede sermaye birikimini tamamlamış, teknolojik gelişimde zirveye çıkmış, yönetim konusunda kendisini geliştirmeye başlamış ve gözünü ihracattan, üretim merkezi olmaktan, yatırımcı olmaya çevirmiş bir Çin gerçeği ile karşı karşıyasınız. Sizin sektörünüz dahil, her sektörde, ölçeği ve teknolojiyi yakalamış bir Çin’in, küresel yönetim ve yatırım politikaları inanın ki size büyük rekabet tehdidi. Buna Trump’ın ticaret savaşlarını, jeopolitik çatışmaları ve ülkede yaklaşan seçimler nedeniyle gerilecek siyasi ortamı ekleyin, şimdi tabloya bir de böyle bakın. Sizin de tekstilciler gibi, stratejiye ihtiyacınız var.
Yurt dışında büyümelisiniz
Henüz ihracat dahi yapamayan, ya da ihracat oranı düşük, yurt dışında operasyonu olmayan tüm şirket yönetim kurullarına sesleniyorum, size küçülün veya bekleyin diyenleri dinlemeyin. Büyümeniz lazım. İhracat meselesinin ötesine geçmelisiniz. Bunu söylerken ülkem adına üzülerek söylüyorum ama bir yönetim danışmanı olarak söylemek zorundayım, riski yönetmek için faaliyet coğrafyanızı çeşitlendirmeli, sınırlılıklardan sıyrılmalı ve büyümeye devam etmelisiniz. Bunun yolu da yurt dışına yatırımdan geçiyor. İşe, stratejiye, şirket yönetimine ekonomist gibi değil, işletmeci gibi bakmaya başlamanın zamanı geldi.