Büyümek için yüksek ücretli istihdamı artırmak gerekiyor
Ekonomi yönetimi çerçevesi, hele gelişen ekonomilerde hayati bir kavram. Bana sorarsanız Türkiye’nin ekonomik gündeminin ilk maddesi büyüme olmalıdır. Zira, Türkiye, adı üzerinde ‘gelişmekte’ olan ya da ‘orta gelirli’ ülkedir ve “gelişmiş,” “yüksek gelirli” ülke olmalıdır. Büyümenin uzun vadeli ve kalıcı olması kısa vadeli ve dalgalı olanına göre daha ehven olduğuna göre, gündemin ilk maddesinin ‘büyüme’ yerine daha özelde ‘kalıcı ve uzun vadeli büyüme’ şeklinde tanmlanması daha doğru olur. Düşük enflasyon ve daha önemlisi iç denge (bütçe) ve dış denge (dış ticaret açığı ya da cari açık) bu hedefi destekleyici/ mümkün kılıcı, kırılganlıkları azaltıcı faktörler olarak alınabilir.
Makroiktisat teorisinde ‘büyüme muhasabesi’ adı verilen yaklaşıma bakılırsa, büyüme ya faktör birikiminden (yani yatırımla artırılan sermaye stoğu ve artan istihdamdan) kaynaklanabilir ya da verimlilik artışlarından.
Bu yanlış değil. Ancak, makroiktisat teorisinin ana akımına henüz eklenmeyen bir açık var. O da, çeşitli yollarla ürettiğiniz malın değerini (yani fiyatını) artırmak. Mikro iktisatta bu konu endüstri (daha doğrusu ‘pazar’) organizasyonu başlığı altında incelenir. Bir açıdan bakıldığında bu analiz; ‘rekabetten kopup’ tekel, oligopol, ama daha önemlisi ‘tekelci rekabet’ gibi yöntem ya da yapılarla şirketlerin ‘sıfır’ kardan nasıl yukarı doğru kayabileceğini gösterir.
Bunun Türkçesi şu: ekonominizi büyütmenin ana yolu yüksek ücretli istihdam alanlarını artırmaktır. Yüksek ücret, verimlilik artışlarıyla gelebileceği gibi farklı sektörel alanlara kayarak da üretilebilir. Apple’in IPhone’u geliştirmesi gibi.
Amerika’da yayınlanan Allure dergisinde Kate Sullivan imzasıyla çıkan makale bana bunları hatırlattı. Haber başlığı şöyle: ‘Turistler Türkiye’de Saç Ekimi Yaptırıyor.’ Sullivan’ın eline geçen bilgiye göre, çeşitli ülkelerden 15.000 kişi Türkiye’ye saç (ve sakal-bıyık) ekimi için seyahat etmiş. Ve bu, Avrupa ve Amerika’da da yeni bir trend olarak ilgi görüyormuş.
Metinde kısaca deniyor ki: “Brezilya’da kalça yükseltme ameliyatlarını unutun. Tıp turizminin yeni gözdesi ne mi: Türkiye’de saç-sakal ekimi. Türkiye’ye bu ameliyatlar için genellikle İtalya, Yunanistan ve Suudi Arabistan’dan insanlar geliyor. Türk doktorlar uluslararası hastalarıyla ‘whatsapp’ üzerinden görüşüyor ve görüntüleri gözden geçiriyor. Amerikan Estetik Cerrahisi Derneği Başkanı Michael Edwards, yabancı turistlerin bu amaçla Türkiye’yi ziyaret etmesini Kanada’lıların Amerika’ya tıbbi hizmet görmek için gelmesine benzetiyor. Edwards’a göre buna gerek yok. En doğrusu Amerikalıların Amerika’da ameliyat olması. Sağlık turizmi sebebiyle Türkiye’ye gelen hastalar hem ilginç ve tarih dolu bir turistik deneyim yaşıyormuş hem de saçlarını artırıp ülkelerine dönüyorlarmış. İlk başta tavsiyelerle küçük saylarda başlayan bu turizm şimdi artık organize turlar eliyle gerçekleşiyormuş.”
Yakın zamanda bazı Amerikalı film oyuncularının da bu amaçla Türkiye’ye geldiği basına yansımıştı. Orta Asya ülkelerine seyahat edenlerimize oradaki yakın tanıdıklarından gelen (reklam amacıyla söylemiyorum) ‘Bioxcin’ talepleri de kişisel bakım ürünleri diyebileceğimiz Alana da yansıyarak bu sektörde Türkiye’de bir kıpırdanma olduğunu gösteriyor. Ancak saç ekimi turizminin bu ölçeğe geldiğini biz de bu haberden okuduk.
Saç-sakal ekiminden, kişisel bakım ürünleri ve göz ameliyatlarına kadar işte bir ‘yüksek ücretli istihdam kapısı.’ Pazar güçleri ve girişimcilik Türkiye’de yeni bir sektör doğurmuş. Bir ihracat sektörü. Rekabetin çok daha yoğun olduğu bir çok alana göre nisbeten düşük fiyat baskısının (en azından şimdilik) olduğu bir sektör. Sektördeki fiyatlar ve bunun ortaya çıkardığı nisbeten yüksek ücretler ekonominin diğer sektörlerine de olumlu etki üretiyor olmalı - turizm, lokantacılık, seyahat sektörleri gibi (elimizde bir etki analizi olmadığı için bunu rakamlara dayandıramıyoruz). En önemlisi, döviz geliri üreten bir sektör.
En az verimlilik artışları kadar önemli bir büyüme kaynağı ile karşı karşıyayız: yüksek fiyatlı ve ücretli sektörlerin geliştirilmesi. Bu tür yeni, rekabetin az olduğu sektörleri dinamik olarak üretebilirsek büyüme oranlarını yükseltebiliriz.