Büyümek ama nasıl

Adnan NAS
Adnan NAS ASLINA BAKARSANIZ adnan.nas@stfa.com

 

Geçenlerde ABD'li firmalar ile ilişkileri geliştirmek için yapılan özel bir toplantıda, ABD tarafının Obama'ya da yakınlığıyla bilinen lideri bizleri memnun edeceğini düşündüğü ilginç bir laf etti, "büyümeniz harika, doğrusu bizim başkan da ABD'nde böyle bir büyüme görmek isterdi" dedi. Ben "kolayı var, ekonominizi çok küçültürseniz hızlı büyümeniz mümkün olur" karşılığını verince de gülerek "haklısınız, zaten çok büyükseniz büyümek daha zor" diye ilave etti. Yıllardır hemen her gün üzerinde bunca söz edilen, yazılar yazılan büyüme sorununa nasıl baktığımızı, hedeflerimizi nasıl belirlediğimizi, ne gibi stratejiler ve politikalar planladığımızı düşününce konunun daha karmaşık, gideceğimiz yolun daha uzun olduğu açık ise de sadece bu yönü bile irdelenmeye değer.

Büyüme hedefi orandan ibaret değil

Gerçekten büyüme tartışmalarında çoğunlukla unuttuğumuz, oysa gözden kaçırılmaması gereken noktalardan biri de bağlı değişken durumundaki büyüme oranı kadar, bağımsız değişken olan birikimli paydanın, yani ekonominin ulaştığı büyüklüğün düzeyidir. Bu büyüklük, eskiye oranla daha fazla parçası olduğumuz küresel ekonomi içinde hala ikinci ve üçüncü lig arasında gidip geliyorsa sadece orana bakmak yetmez, yüksek büyümeyi sürekli kılmak ve bunun için gerekli stratejik eylem planlarına yoğunlaşmak gerekir.

Aslında gerçekleştirilmesi son derece zor olsa da, hükümetin 2023 vizyonu çerçevesinde saptadığı "en büyük 10 ekonomiden biri olma" hedefi bu bakımdan anlamlı. Ne var ki, böyle yüksek bir hedef söz konusu olunca, bu hedefe nasıl varılacağının da ayrıntılı bir şekilde irdelenmesi, orta ve uzun vadeyi kapsayan stratejik bir yol haritasının hazırlanmış olması beklenir. Böyle kapsamlı bir planın varlığı şöyle dursun, bu çekici hedefin ne anlama geldiği ve neler gerektirdiği dahi merak edilip sorgulanmış değil. Daha ulaşılabilir duran bölgesel liderlik iddiasının gerek ve yeter şartlarının da üzerinde durulmadığı gibi.

Borçlanmanın kullanımı

Borçlanmaya ve ithalata dayalı mevcut büyüme modelinin, ihtiyaç duyulan kalıcı yüksek büyümeyi neden sağlamadığı veya sağlayamayacağı belli. Tıpkı aileler gibi ülkelerin de, normalde, makul düzeyde borçlanma yoluyla, sadece kendi gelirleriyle yapabileceklerinden daha yüksek büyüme imkanı bulmaları gerekir. Ancak bunun olumlu sonuç vermesi, net borçlanma artışını verimli yatırımlarda kullanmalarına bağlı. Oysa biz mevcut tüketim düzeyimizi sürdürmek için borçlanıyor gibiyiz. Verimli yatırımın ne olduğuna dair bir tanımlama ve yatırımları buna göre yönlendirme çabası içinde olduğumuz da tartışmalı.

Haksızlık etmeyelim, özellikle ekonomi ile ilgili hükümet üyelerinin sorunun bilincinde olduklarını ve durumu değiştirecek inisiyatifler geliştirmeye çalıştıklarını gösteren pek çok belirti var. Enerji Bakanı'nın alternatif kaynaklar ve yerli girdi kullanımının desteklenmesi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı'nın yüksek katma değer ve teknoloji ile orta gelir tuzağından kurtulma, Ekonomi Bakanı'nın Ortadoğu'da ve Irak'ın yeniden yapılanmasında Japon firmalarıyla işbirliğinin başlatılması doğrultusundaki çabaları ve açıklamaları sadece geçen haftadan hatırladıklarım. Buna karşılık uzun zamandır beklenen teşvik sisteminde asgari yatırım tutarlarının düşürülmesi ve katma değerinin düşüklüğünden şikayet edilen otomotiv dışında hiçbir sektörde sıçrama sağlayacak radikal tedbirlere rastlanmaması, söylemler ve eylemler arasında tam bir bütünlük sağlanamadığını gösteriyor.

Toplumsal talepler ve hedef kalitesi

Tabii toplumdan yükselen taleplerin, yönetimi zorlayacak kalitede olmadığını, hatta çoğu zaman onun gerisinde kaldığını ve hedeflerini aşağıya çektiğini unutmayalım. Bu durum, ne yazık ki, yönetimin reform heyecanını yitirmesine ve şimdiye kadar yaptıklarının yeterli olduğu kanaatine varmasına yol açma riski taşıyor. Büyük beklentiler yaratarak konulan hedeflerin, söylemdeki vizyona uymaması ve sadece koşullardan yararlanarak firmalara soluk aldırmakla yetinmesi de bundan olmalı.

Firmalar sadece büyümeyi düşünebilir. Ülke yönetimleri ise büyümenin niteliğine dikkat etmek, altyapı, istikrarlı para ve maliye politikası, yüksek istihdam, yenilikçilik ve rekabet gücü gibi pek çok kriteri kapsayan birinci sınıf hedefleri gözetmek zorundadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Seçim biter, kriz bitmez 02 Temmuz 2019
Yolun sonuna geliyoruz 11 Haziran 2019