Büyümede son durum

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

 

 

 
Geride bıraktığımız yılın sonunda 2013'e ilişkin tahminlerimi vermiştim. Bu tahminler üç faklı senaryoya dayanıyordu. Temel senaryonun en önemli unsurları, Avrupa'daki mevcut durumun kötüleşmemesi ve ABD'nin mali uçuruma düşmemesiydi. Ayrıca iki önemli ihracat pazarımız olan Avrupa ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde büyüme IMF öngörülerindeki gibi olacaktı. Yurtiçinde ise kredi artış oranı o zamanlar daha kesin bir üst sınır olarak ilan edilen yüzde 15 ile sınırlanacaktı. Bu koşullar altında, aralık ayındaki bilgilerimiz çerçevesinde 2013'te ekonomimizin yüzde 4 düzeyinde büyümesi oldukça makul görünüyordu. 
Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) gerçekleşmelerini dün öğrendik. 2011 yılında yüzde 8.8 olan büyüme oranımız 2012'de yüzde 2.2'ye düştü. Bu düşüş, 2011'in ilk çeyreğinden başlayarak kesintisiz biçimde sürdü ve en kötü çeyrek 2012'nin son çeyreği oldu. Hem özel yatırım harcamaları hem de özel tüketim harcamaları bir yıl öncesine kıyasla azaldı. Özel yatırım harcamalarının düşüş hızı yüzde 4.5 oldu. Özel yatırım harcamalarının artış hızı da yıl içinde baş aşağıya gitti. Bu açıdan en kötüsü son çeyrekti: Özel yatırım harcamaları yüzde 9.2 oranında düştü.
Peki, 2013 için daha önce verdiğim ve Orta Vadeli Program hedefi de olan yüzde 4 büyüme tahmini artık ulaşılamaz bir tahmin mi? Hayır; hala yüzde 4'ün ulaşılabilir olduğunu düşünüyorum. Ancak son gelen verilerin yüzde 4'e ulaşabileceğimiz hakkındaki güçlü kanımı giderek zayıflattığını belirtmeliyim. Açayım: 
Birincisi: Aralık ayına kıyasla Avrupa'da iler daha kötü. Gerçi tekrar aralık ayı koşullarına bir dönüş yaşanıyor. Ama Güney Kıbrıs'ta olanlar Euro Bölgesi'nde durumun ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gösterdi. İtalya'ya ilişkin gelişmeler aralık ayındaki temel senaryomun içinde bir risk unsuru olarak vardı; sürüyor. Son gelişmeler çerçevesinde net sermaye girişlerinde son haftalarda azalma yaşandı.
İkincisi: Kapasite kullanım oranında mart ayı itibariyle hala net bir toparlanma sinyali yok. Kapasite kullanım oranı, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre 2012'nin başından bu yana baş aşağıya gidiyor. Ancak ocak ve mart aylarında düşüş hızı oldukça sınırlı bir düzeyde kaldı.
Üçüncüsü: Reel kesim güven endeksi de toparlanma yolunda güçlü bir sinyal vermiyor: 2012'nin başlarından ocak ayına kadar olan dönemde bir yıl öncesine kıyasla hep daha düşük değerler aldı. Ocak ve şubat aylarında ise oldukça ılımlı bir iyileşme gözlendi. Ne var ki mart ayında tersi bir gelişme yaşandı.
Bunlara karşılık 2013'ün ilk çeyreğinde ılımlı bir toparlanmanın başlamış olabileceğine işaret eden göstergeler de var. Şöyle:
Birincisi: Kredi artış oranı 2012'nin ikinci yarısında yüzde 15 düzeyindeydi. Bu yılın ilk üç ayında yüzde 22'ye yaklaştı. Ekonomi yönetimince daha önce yapılan açıklamalarda 2013'te kredi artış oranı için yüzde 15'lik bir üst sınır telaffuz ediliyordu. Son zamanlarda ise yetkililer yüzde 15 sınırının çok da keskin bir sınır olmadığını söylemeye başladılar. Ayrıca son birkaç hafta hariç faiz oranı düşük düzeylerde.
İkincisi: Yılın ilk iki ayına ait dış ticaret verileri var elimizde. Altın ve enerji dışı ithalatta bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla artış var. Oysa kasım ayı hariç tüm 2012'de düşmüştü. Benzer bir durum altın dışı ihracat için de söz konusu: ilk iki ayda, 2012'deki ortalama artış düzeyinin üzerinde arttı. Ne var ki ihracata ilişkin bir de 'ama' var: Mart ayına ait TİM verileri hafta başında açıklandı: İhracat artış oranında belirgin bir düşüş gerçekleşti.
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018