Büyümede son çeyrek sıfır dolayında ya da negatif olabilir
Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.3 büyüdükten sonra ikinci çeyrek de yüzde 5.2'lik oranla geride kaldı. Hemen belirtelim, ilk çeyrek büyümesi ilk açıklamada yüzde 7.4 olarak duyurulmuştu, küçük bir revizyonla bu kez yüzde 7.3 düzeyinde ilan edildi.
GSYH'de yılın ilk yarısında sağlanan büyüme yüzde 6.2 oldu. Türkiye ekonomisi, ikinci çeyrek sonu itibarıyla son bir yılda ise önceki bir yıla göre yüzde 7.8 oranında büyüdü.
Haziran sonu itibarıyla yıllık bazda hala yüzde 7.8'lik büyümeden söz edebilmek çok önemli tabii ki. Ama büyüme verileri biraz geriden gelen, yaşanmış bitmiş dönemin verileri. Biz bugün iki buçuk ay öncesinin verilerinden söz ediyoruz. Ve biliyoruz ki bu iki buçuk ayda Türkiye'de çok şey değişti, değişmeye de devam ediyor.
Dolayısıyla yılın geride kalan ilk yarısındaki büyüme oranını önemseyelim, son bir yılı önemseyelim; ama artık daha çok içinde bulunduğumuz üçüncü çeyreğe ve önümüzdeki son çeyreğe odaklanalım.
Geçmişe bak, bu yılı gör!
Ekonomiyle doğrudan hiç ilgisi olmasa da 15 Temmuz gibi bir darbe girişimi GSYH büyüklüğüne olumsuz anlamda çok etki eder, etti de nitekim.
Körfez depremi gibi çok büyük bir doğal afet ekonomiyi inanılmaz derecede olumsuz etkiler, bunu da gördük.
Çok zengin bir maden yatağı keşfetsek ve bunu hemen işletmeye alsak, bu kez GSYH büyüklüğüne olumlu etki doğar.
Tüm dünyayı sarsacak ve müthiş talep oluşturacak bir ürün geliştirsek ve kapanın elinde kalacak şekilde satsak, GSYH tırmanır gider.
Doğal afet olasılığı her zaman için var. Diğerlerini yaşama olasılığımız ise söz konusu değil. Yani yıl sonuna kadar mevcut durumu koruyacağız; ne allak bullak olacağımız bir olumsuzluk gündeme gelebilir, ne bizi ihya edecek bir olumlu gelişme.
Yani ekonomi dışında görece dingin bir dönemdeyiz. Dolayısıyla bir anlamda kendini tekrar eden GSYH'nin çeyreklik verilerine dayanarak bir varsayımda bulunmak suretiyle ikinci yarı için bir tahmin yapabilir miyiz? Mümkün...
Bu yılın ikinci yarısına dönük teknik analize dayalı bir tahmin yaparken geçmiş yıl eğilimlerini iskonto etmek gerektiği de ortada. Hepimiz biliyoruz ki ekonomik gidişatımız pek de parlak değil. En azından iyi yönde gelişen bir ekonomiden söz edemiyoruz.
Reel sektörde genel bir sıkıntı var, darboğaz inşaat sektöründe çok belirgin, kur artışı çok hızlı, enfl asyon tırmanmış gidiyor.
Üçüncü çeyrekte durumumuz bu. Son çeyrekte sihirli bir değnek değmişçesine ekonomi şaha kalkar mı, yanıt belli.
Faiz artsa da durgunluk artmasa da durgunluk...
Dolar kuru ortalaması yılın ilk çeyreğinde 3.81 oldu. Ortalama kur ikinci çeyrekte 4.37'ye çıktı. Henüz üçüncü çeyreği tamamlamadık, yetmiş günlük sürenin ortalaması 5.37 düzeyinde.
Kur bugünlerdeki 6.40-6.50 bandında kalsa, bu demektir ki yılın son çeyreğindeki ortalama da bu dolaylarda olacak.
Yüksek kur ithalatı ve üretimi, üretim maliyetini fena halde zorluyor. Yİ-ÜFE kapsamındaki ara mal fiyatlarının son bir yılda yüzde 39, enerji fiyatlarının yüzde 42 arttığını hatırlayalım. Bu koşullarda üretimin az artması, hatta daralmaması mümkün mü?
Çaresizliğe bakar mısınız, ekonomide "kırk katır mı, kırk satır mı" durumu yaşıyoruz.
Çok muhtemeldir ki Merkez Bankası perşembe günü yapacağı toplantıda faizi hatırı sayılır ölçüde artıracak. Ya faizi iyice yukarı çekip ekonominin bir süre çok durgun seyretmesine razı olacağız ya faize fazla dokunmayacak ama bu sefer de kurların daha da tırmanmasını göze alıp durgunluğun daha da uzamasını sineye çekeceğiz. Yani her gelişme ekonomide durgunluğu artıracak.
Üçüncü çeyrek için tek teselli turizm. Bu alanda rekorlar kırıldığı ortada. Ama turizmden gelecek katkının diğer alanlardaki kaybı telafi edebilecek boyutta olmayacağını da görmek durumundayız.
Son çeyrek sıfır mı, negatif mi?
TÜİK'in 2009 bazlı yeni seri GSYH verilerini 1998 yılına kadar geri götürdüğünü biliyoruz. İşte 1998'den 2017'ye kadar olan yılların çeyrekten çeyreğe ve bir sonraki yılın aynı çeyreğine geçiş dengelerini dikkate alarak bir tahmin yapmaya çalıştık. Bulduğumuz denge oranlarını, bu yıla özgü olumsuz koşullardan dolayı biraz iskontolu olarak dikkate aldığımızı da bir kez daha belirtelim.
Bu çalışma bize bu yıl üçüncü çeyrekte geçen yıla göre yüzde 2.5 ile yüzde 3 arasında bir büyüme olabileceğini gösterdi.
Son çeyrek için ise yüzde 0.5 ile eksi yüzde 0.5 arasında bir oran hesaplanıyor. Bu çeyrekte gerçekleşmenin sıfıra daha yakın olma olasılığı yüksek görülüyor.
Üçüncü ve dördüncü çeyreklerde belirttiğimiz düzeylerde büyüme oluşması durumunda 2018 yılının tümündeki büyüme yüzde 3.5-4.0 aralığında gerçekleşecek.