Büyümede son çeyrek % 4, yıllık % 6.5 dolayında bekleniyor
Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 11 ile beklendiği gibi gelen büyümeden sonra gözler son çeyreğe ve dolayısıyla yıllığa çevrildi. Peşinen söyleyelim; bu dönemler için daha önce yapılan tahminlerde önemli bir revizyon gerektirecek bir durum pek yok gibi görünüyor. Üçüncü çeyrek büyümesinin çift haneli beklenmesi gerektiğini yazdığımız 14 Eylül’de son çeyrek için yüzde 4, yıllık için de yüzde 6.5 düzeyinde bir tahminde bulunmuştuk.
Üçüncü çeyrek beklentimiz yüzde 12’ye daha yakın bir oran olduğu için, 14 Eylül’de yıllık oranın yüzde 6.5’i aşabileceğine de vurgu yapmıştık.
Ancak üçüncü çeyrekteki gerçekleşmenin yüzde 11.1 düzeyinde oluşmasından sonra son çeyrek ve yıllık tahminimizi çok az da olsa aşağı yönlü revize etme ihtiyacı duyuyoruz. Her ne kadar son çeyrek ve yıllık için ana oranlar hala yüzde 4 ve yüzde 6.5 düzeyinde duruyorsa da, son çeyreğin yüzde 3.5-4.0 arasında gerçekleşebileceğini, yıllık oranın da yüzde 6.5’in biraz altında kalabileceğini dikkate almakta yarar var.
Yıllık oran şu an yüzde 6.5
GSYH’de üçüncü çeyrek sonu itibarıyla yıllık oranın yüzde 6.5 düzeyinde bulunduğunu belirtelim.
Yıllık büyüme hızı, geçen yılın üçüncü çeyreği sonunda yüzde 4 düzeyinde bulunuyordu.
Bu arada dün de yazdığımız gibi yılın ilk üç çeyreği toplamında geçen yıla göre gerçekleşen büyüme hızı yüzde 7.4 düzeyinde.
2018 (zihinlerde) revize edilir mi?
Orta vadeli programların revize edilmesi gibi bir durum söz konusu değil. Ancak bir sonraki dönemin orta vadeli programı yayımlanırken içinde bulunulan yılın verileri artık öngörülen değerler olmaktan çıkıyor ve tahmine dönüşüyor, bu da programda o şekilde yer alıyor.
Gerçi tahmin olarak ifade edilen oranlar da gerçekleşmeye birkaç ay kalmış olmasına rağmen genellikle pek tutmuyor ya, orası da ayrı bir konu.
Son açıklanan 2018-2020 dönemine ilişkin orta vadeli programda bu yılın büyüme hızı yüzde 5.5 olarak tahmin edilmişti. Gerçekleşmenin yüzde 6.5’i bulacağı anlaşılmış durumda.
Kimi yetkililer yüzde 7’nin bile aşılabileceğini dile getiriyorsa da, bu düzeyin üstüne çıkılmasının şu an için pek mümkün görünmediğini belirtelim. Ama yüzde 6.5 bile, eylül ayı sonunda yayımlanan orta vadeli programda yer alan yüzde 5.5’in bir puan sapma göstermesi demek.
Orta vadeli programların revize edilmediğini belirttik. Şu durumda, bu yılki büyümenin, öngörülen yüzde 4.4’ü yaklaşık iki puan, tahmin edilen yüzde 5.5’i bir puan aşarak yüzde 6.5’e doğru gidiyor olması, 2018 için öngörülen yüzde 5.5’in kağıt üstünde değilse bile zihinlerde gözden geçirilmesini ve revize edilmesini gerektirir mi?
Yıllık programları hazırlayan Kalkınma Bakanlığı bu konuda ne düşünür bilemeyiz tabii ki. Ama görece yüksek sayılabilecek bir büyümeyi genellikle daha düşük bir büyüme hızının izleyeceği gerçeğini göz önünde bulundurmak gerek.
Bazen matematik her şeydir. Bu yılın yüksek sayılabilecek büyümesi, baz etkisi dolayısıyla gelecek yıl için dezavantaj oluşturacaktır.
Dolayısıyla biz, 2018’in yüzde 5.5’lik büyümesi için, kağıda dökülmeyecek bile olsa, bir revizyon düşüncesi içinde olunacağını sanmıyoruz.
Büyümede düşük bir oran öngörüp ya da tahmin edip yüksek bir gerçekleşme sağlanması “olumlu bir yanılgı”dır; ama tersinin olması ciddi bir olumsuzluğa işaret eder. Bu yüzden de, altını bir kez daha çizerek söyleyelim, kağıt üstünde bir revizyona gidilmese bile, sözel olarak da 2018’in yüzde 5.5’lik hedefinin revize edildiğinin dile getirilmesi yanlış bir yaklaşım olacaktır.
Büyümede tırmanışa mı geçtik?
Bu arada büyümenin üçüncü çeyrekte neden yüzde 11 gibi yüksek bir oranda arttığı bilinmekle birlikte bunu çok büyük bir başarı gibi yansıtmaya çalışanlar da elbette olacak, var da nitekim.
Şu yüzde 11’i biraz daha izah etmekte, Türkiye’nin büyümede gerçekten tırmanışa geçip geçmediğini daha detaylı irdelemekte yarar olduğunu düşünüyoruz. Daha önemli bir gelişme söz konusu olmazsa bu konuyu yarın ele alacağız.