Büyümede (gene) aşağı doğru bir revizyon
Artık alıştık: Gene bir Dünya Bankası raporu ve gene dünya büyüme hızı tahminlerinde aşağı yönlü bir revizyon. Salı günü yayınlanan Küresel Ekonomik Beklentiler (Global Economic Prospects) raporunda daha sadece ocak ayında dünya 2016 yılı büyüme oranını yüzde 2.9 olarak tahmin etmiş olan Dünya Bankası bu tahminini yüzde 2.5’e düşürmüş bulunuyor. Gelişmiş ülkelerde beklenenin altında yavaş büyüme, düşük kalmaya devam eden emtia fiyatları, zayıf dünya ticareti ve azalan sermaye akımları bu revizyona sebep olan gelişmeler olarak sıralanmış.
Aşağı yönlü revizyonun yüzde 40’ı emtia ihracatçısı gelişmekte olan ülkelerin kendilerini düşük emtia fiyatlarının hüküm sürdüğü bir ortama hazırlayamamış olmalarından kaynaklanıyor. Topluca bakıldığında, bu ülkelerin 2016’da yüzde 0.4 gibi çok düşük bir oranda büyüme göstermeleri bekleniyor (önceki tahmin yüzde 1.2). Emtia ithalatçısı gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyüme hızı ise yüzde 5.8 olarak tahmin edilmekte.
Dünya Bankası büyüme tahminlerinde yaptığı aşağı yönlü revizyon ile birlikte küresel ekonominin artık daha belirgin risklerle karşı karşıya olduğunu da vurguluyor. Büyük gelişmekte olan ülkelerde ekonomik yavaşlamada derinleşme, finansal piyasa algılamalarında meydana gelmesi mümkün keskin değişiklikler, gelişmiş ülkelerde durgunluk, emtia fiyatlarının beklenenden daha uzun bir süre düşük kalması, jeopolitik riskler ve para politikalarının daha güçlü bir büyüme için yeteri kadar ivme yaratamaması söz konusu riskler arasında sayılmakta.
Dünya Bankası’nın yeni tahminleri böyle. Ancak burada cevap verilmesi gereken bir soru var: Neden Dünya Bankası dahil neredeyse tüm uluslararası kuruluşlar 2008 krizinden beri küresel büyüme tahminlerinde yanılıyorlar? Ve üstelik bu yanılma hep tek taraflı, yani gerçekleşmenin üzerinde tahminde bulunma şeklinde. Hatanın hep tek yanlı olması, kullanılan ekonomik modellemelerin belki de artık ekonomilerin değişen dinamiklerini kavramada yetersiz kaldıklarını gösteriyor.
Bu bağlamda, kaç zamandır gündemde olan bir tartışma özellikle gelişmiş ekonomilerin verimliliklerinde son yıllarda meydana gelen (açıklanamayan) yavaşlama üzerine. Son 10 yılda gelişmiş ülkelerde verimlilik artışı yüzde bir civarında seyrediyor. Bu kadar düşük bir verimlilik artışı işgücü sayısının sabit (hatta azalmakta) olduğu bu ekonomilerde büyümenin de düşük gerçekleşmesi anlamına geliyor. Halbuki, örneğin bir önceki 10 yılda, gelişmiş ekonomilerde ortalama verimlilik artışı yüzde 2’nin üzerindeydi.
OECD’nin yeni bir çalışması verimliliğin yavaşlamasının arkasındaki nedenleri araştırıyor. Yeni teknolojilerin yarattığı verimlilik artışının (örneğin elektriğin veya içten patlamalı motorların bulunmasına kıyasla) düşük olması, ekonomilerin hizmet sektörüne kayması ile birlikte bu sektörde verimlilik artışının (kısıtlı otomasyon imkanı yüzünden) daha zor olması nedeniyle verimlilik artışının yavaşlamış olması ve bilgiişlem teknolojileri ile sağlanan verimlilik artışının milli gelir istatistiklerine yansıtılmasındaki zorluklar ortaya atılan nedenlerden bazıları.
Küresel değer zincirlerinde (üreticileri birbirine bağlayan iş ağları) son yıllarda meydana gelen yavaşlamanın da verimlilik artışını azalttığı düşünülüyor. 90’lı yıllarda uluslararası ticaretin artması (ve internetin devreye girmesi) ile birlikte küresel değer zincirlerinde çok hızlı ve rekabetçi bir büyüme yaşanmıştı. Şimdilerde ise dünya ticaretindeki artış oranı büyüme oranının bile gerisinde kalmış vaziyette.
Dünya ekonomik büyümesinden ülke büyümesine gelirsek: Cuma günü açıklanacak 1. çeyrek büyüme hızının yüzde 4.5 civarında gelmesi sürpriz olmayacak. (1. çeyrekte sanayi üretimi yüzde 4.7 artmıştı.) Ancak sonraki çeyreklerde büyümede göreceli bir yavaşlama söz konusu olabilir. Nitekim son gelen mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi verisi Nisan ayında Mart ayına göre yüzde 1.1 daralmaya işaret etmekte. Dünya Bankası ise Türkiye’nin 2016 büyümesini yüzde 3.5 olarak tahmin etmekte. (Tabii, her an aşağı doğru bir revizyon gelebilir!)