Büyümede de, dış ticarette de sürpriz yok!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

TÜİK'in imalat sanayi üretimine ilişkin endeksindeki değişim ile GSYH kapsamındaki imalat sanayi arasındaki paralellikten ve GSYH kapsamındaki imalat sanayinin toplama olan etkisinden yola çıkarak iki buçuk ay önce, 11 Nisan'da ilk çeyrek büyümesinin en az yüzde 8.5, en fazla yüzde 11.5 olabileceğini, makul görülen oranın ise yüzde 10 olduğunu belirtmiştik. 11 Nisan'da TÜİK'in imalat sanayi verileri henüz iki aylıktı üstelik. Ama gidişat belliydi ve mart için tahmin yapmak, böylece oluşan ilk çeyrekten hareketle GSYH tahmininde bulunmak da pek zor görünmüyordu.

Nitekim dün TÜİK tarafından yapılan açıklamada büyüme oranı tahmin aralığımızın üst sınırına yakın geldi. Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte yüzde 11 büyüdü.

İlk çeyrekte, tahmin tavanına yakın bir düzeyde, yüzde 11 büyüme sağlanmış olması, ekonominin ısınmakta olduğu ve buna çare bulunması gerektiği görüşüyle hareket edenleri haklı çıkarır nitelikte. Öte yandan, TÜİK'in dün açıkladığı bir başka veri olan mayıs ayının dış ticaret gerçekleşmesi, ekonomide ilk çeyrekte ortaya çıkan hızlı büyümenin çok fazla yavaşlamadan hala devam ettiğini ortaya koyuyor. Dış ticarette mayıs ayında bir de rekor kırıldı. Aylık dış ticaret açığı Cumhuriyet tarihinde ilk kez 10 milyar dolar sınırını geride bıraktı.

Onay işareti verildi!

Geçen yılın ilk çeyreğinde kaydedilen yüzde 12'lik oranın üstüne bu kez yüzde 11 daha büyüme sağlanmış olması elbette çok önemli. Ancak, ekonomideki büyüme kadar, gelinen düzey ya da nereden nereye gelindiği de büyük önem taşıyor.

Uluslararası kabul gören bir "onay işareti" var. Sağ tarafı daha yukarıda biten V'den söz ediyoruz. Son dört yılın ilk çeyreklerinde oluşan GSYH büyüklüğü de bize tam bir "onay işareti" verdi. İlk çeyrek itibariyle 2009 yılında dip yapan ekonomi, tırmanışa geçmiş bulunuyor. Öyle ki, bu yılın ilk çeyreğindeki GSYH, 2009'un aynı dönemine göre tam yüzde 24.2 artmış durumda. Ancak, resmin diğer yüzünde yüzde 24.2'lik büyümeyi gölgeleyecek başka bir oran var. Bu yılın ilk çeyreğindeki GSYH, 2008'in aynı dönemine göre yalnızca yüzde 5.9 artmış bulunuyor.

Bir başka ifadeyle 2008'in ilk çeyreğindeki GSYH'yi ancak üç yıl sonra 2011'de geçebilmiş durumdayız. Yani bir şeyleri kaybettik ve yeni bulabildik…

Yıllık büyüme yüzde 7'ye doğru… 

2011 yılının resmi büyüme hedefi yüzde 4.5. Ancak, bu hedefi yukarı yönlü revize etmek kaçınılmaz görünüyor. İlk çeyrekteki yüzde 11'lik büyümeden sonra, yılın kalan son üç çeyreğinde büyüme sıfır olsa bile, 2011 yılının büyümesi şimdiden yüzde 2.4'e ulaşmış durumda. Üç çeyreğin büyümesi, olağandışı bir ekonomik kriz yaşanmadığı sürece sıfır ya da negatif olmayacağına göre…

2011'in resmi hedefi olan yüzde 4.5'in tutması, son üç çeyrekteki büyümenin yüzde 2.7 düzeyinde kalmasıyla sağlanabilecek. Kabul etmek gerekir ki, böylesine ivme kazanmış bir ekonomiyi son üç çeyrekte yalnızca yüzde 2.7 büyür hale getirmek, bir anlamda cendereye sokmak olacak ki, bunu sağlamak da pek de kolay değil. Kaldı ki, ikinci çeyreği de geride bıraktık ve ekonomik büyümeyi, göründüğü kadarıyla yavaşlatabildiğimiz pek söylenemez.

Son üç çeyreğin ortalama büyümesi yüzde 5 olursa, bu kez yıllık gerçekleşme yüzde 6.3 düzeyinde oluşacak.

Bu köşede 29 Haziran'da, ilk çeyrekteki büyümeyi yüzde 10 olarak beklediğimizi, izleyen üç çeyrekteki büyüme makul bir oran sayılabilecek yüzde 5 düzeyinde tutulabildiği takdirde de yıllık oranın yüzde 6 olacağını belirtmiştik. Ancak, ilk çeyrekteki büyümenin yüzde 11 olması karşısında tahminimizi revize etme gereği hissettik.

Son üç çeyreğin büyümesinin yüzde 6'ya indirilmesi halinde yıllık oran yüzde 7, hatta tam oran verirsek, yüzde 7.1 olacak. Resmi hedef halen yüzde 4.5 düzeyinde bulunmakla birlikte, ilk çeyreğin yüzde 11'lik oranından sonra kimse yüzde 4.5'te kalınacağını beklemiyor. Ekonominin bu düzeyin çok üstünde bir büyüme kaydetmeye doğru ilerlediğini çok somut olarak görenlerin başında da zaten ekonomi yönetimi geliyor. Ekonomiyi soğutma amaçlı önlemlere boş yere mi başvuruluyor…

Dış ticaret açığında rekor

TÜİK'in dün açıkladığı mayıs ayı dış ticaret verilerinde pek sürpriz yoksa da, tablo fazla iç açıcı görünmüyor. Dikkat çeken birkaç yön var…

Dış ticaret açığında Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Aylık açık, mayısta ilk kez 10 milyar dolar sınırını aştı ve 10 milyar 57 milyon dolar düzeyine çıktı.

İhracatta geçen yıla göre en düşük artış yüzde 11.7 ile mayısta gerçekleşti. İthalat artışı ise yüzde 42.6 oldu.

İhracatın ithalatı karşılama oranı mayısta yüzde 52.1'e kadar indi.

Mayıs sonu itibariyle yıllık ihracat 123, yıllık ithalat 215 milyar dolar oldu. Buna göre dış ticaret açığı 92 milyar doları aştı.

İhracat yıllık bazda ilk beş ayda 9.1 milyar dolar artarken, ithalattaki artış 29.8 milyar doları buldu, böylece dış ticaret açığı aralık sonundaki düzeye göre 20.8 milyar dolar daha büyüdü.

Yıllık dış ticarette gelinen düzey ve yılbaşından bu yana ortaya çıkan eğilim, bizim haftalardır zaman zaman vurgu yaptığımız 260 milyarlık ithalat, 140 milyarlık ihracat, 120 milyarlık ticaret açığı ve 80 milyarlık cari açık tezimizi güçlendiriyor. Kaldı ki mevcut durum, ihracatın 140 milyar dolara ulaşmakta zorlanabileceğini, dolayısıyla ticaret açığı ve cari açıkta bizi daha olumsuz bir tablonun bekleyebileceğini gösteriyor.

İthalat, büyümedeki frene bağlı

İthalatın, yılın tümünde bugünkü gidişatla 260 milyar dolara kadar çıkabileceğini söylüyoruz; ancak, ekonomiyi soğutma amaçlı önlemlerin etkisi paralelinde doğaldır ki ithalatta da bir yavaşlama ortaya çıkabilecek. GSYH ilk çeyrekte yüzde 11 büyüdükten sonra ikinci çeyrekteki büyüme bir miktar hız kesecek. TÜİK'in imalat sanayi üretimine ilişkin verileri, ilk çeyrekteki yüzde 14.8'lik hızlı artıştan sonra nisandaki artışın yüzde 8.6'da kaldığını gösteriyor. Sanayi üretim artışının mayıs ve haziranda nasıl seyrettiğini henüz bilmiyoruz. Ancak, ithalatın seyri, sanayi üretimindeki temponun öyle fazla da düşmediğini ortaya koyuyor.

Öyle anlaşılıyor ki, ekonomi yönetimi bir süre BDDK'nın aldığı önlemlerin etkilerini gözleyecek. Yeni önlemlerin devreye sokulmaması, büyümenin en azından yılın ikinci yarısından itibaren yavaşladığı anlamına gelecek. Belki bu yavaşlama, ithalatın 260 milyarın daha altında kalmasını sağlayabilecek. Ama şu gerçeği de gözden uzak tutmayalım; özellikle euro bölgesindeki sorunların da etkisiyle ihracat da öngörülenin altında kalabilecek. Dolayısıyla, ihracat ve ithalat aynı paralelde gerilese bile ticaret açığı ve cari açık anlamında bir avantaj ortaya çıkmayacak.

Yıllık dış ticaretin seyri (Milyon Dolar)
 İhracatİthalatAçık
Aralık 10113.883185.54471.661
Ocak115.604190.75575.151
Şubat117.405196.48879.083
Mart119.336203.10483.768
Nisan121.823209.11187.288
Mayıs122.971215.39092.419
May.-Ara.   
farkı9.08829.84620.758
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar