Büyüme

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Üçüncü çeyrek büyüme rakamları ekonominin yeniden dengelenmesinin yaz aylarında genellikle gerçekleşmemiş olduğunu söylüyor. Net dış ticaretin pozitif katkısı bir yeniden dengelenme sinyali; fakat genele bakıldığında yüzde 8.2 hiçbir şekilde dengelenme sayılamaz. Ekim sanayi üretimi de beklenenden yüksek gelmişti ve yeniden dengelenme veya yumuşak inişin son çeyreğin ilk ayında da gerçekleşmemiş olabileceğini söylüyordu. Buna karşın ödemeler dengesinde, enerji dışı cari açık uzun zamandan beri ilk defa artıya geçti. Bu sinyalleri nasıl yorumlamalıyız?

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış bir önceki çeyreğe göre büyüme rakamlarının manşet büyüme rakamlarıyla (geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre düzeltilmemiş) ilişkinse baktığımız zaman son çeyrek için yüzde 4,7 gibi bir tahmin çıkıyor. Böylece 2011 büyümesi yüzde 8.4'e geliyor. Ekim sanayi büyümesi kasımda da devam ederse bu olabilir. Enerji uzmanı ekonomistimiz Kasım ayında da elektrik tüketimi artışının sürdüğüne işaret ederek, mevsimsel olarak düşük tüketim görülen bu ayın artışının üretim kaynaklı olabileceğini bildiriyor. Bu durumda yumuşak iniş öngörülenden de yavaş gerçekleşiyor diyebiliriz. Gerçekleşmiyor anlamına gelmiyor.

Son çeyrekte  bir önceki döneme göre düzeltilmiş GSYH artışı yüzde 0.7'ye kadar gerilerse, en azından 2011'in en düşük artışı olur ve 1 veya altında gerçekleşirse, 2012 başında yıllıklandırılmış büyümenin yüzde 4 tahminiyle uyumlu hale gelmeye başladığını söyleyebiliriz. Yoksa, üçüncü çeyrek rakamları bize hem tarım, hem sanayi büyümeleri ve katkıları, hem de özel tüketim ve kamu tüketimi katkıları açısından yavaşlama sinyali vermiyor. Özel yatırımlardaki yavaşlama ve net ihracatın -ithalatta hızlı yavaşlamanın katkısıyla- artıya dönmesi olumlu noktalar. Tuhaftır, gelişmiş dünyanın büyüme açlığı çektiği bir konjonktürde yeterince çabuk ve yeterince güçlü biçimde kontrollü yavaşlamayı hedefler ve arzu eder durumdayız -cari açık nedeniyle.

Peki yavaşlama gecikirse sert fren ve doğrudan faiz artırımı gerekir mi? Şimdilik gerekmez ve Euro alanında nelerin olacağını beklemek lazım. Misal, zirveden çıkan anlaşma yeterli mi? Piyasalar ve önde gelen analistler "hiçbir şey yapılmadı denemez, ama beklenen büyük müdahale de bu değil" görüşünde.

Benim görüşüm şöyle özetlenebilir. (a) AB kamu borcu tarihsel olarak yüksek olmakla beraber daha da önemli sorun ülke ekonomilerinin asimetrisi. (b) Dış açık veren ve rekabet gücü erozyona uğrayan PIIGS bu güce bir nebze olsun kavuşmalı. (c) Mali uzlaşma Almanya'nın isteği ve buna karşı çıkılamıyor. Bu durumda, mali uzlaşı masada ve süreç ilerlerken, ESM ve ECB kaynakları yine de mecburen daha agresif kullanılacaktır. (d) Nihai sonuç alıcı önlemler çıkmıyor; fakat yapılan basit bir öteleme de değil. Yine de bardağın yarısı bile dolu sayılmaz: AB ve Euro baskı altında kalmaya devam edecek. 

Olan biten temelde bir "para alanı içinde ödemeler dengesi krizi" -rekabet gücü aşınmasına dayalı dış açık ve oradan yayılan borç sorunu- ise çok sert bir kemer sıkma dönemi sorunu kökünden çözemez. Belki daha da kötüye götürür. İlk elde  mali sektörün sorunu çözülürse - ABD'deki gibi- arkasından reel sektörün sorunu kesin olarak gündeme gelecektir. Anlaşılan hem AB içindeki, hem de AB ülkeleri içindeki siyasi dengeler bu doğrultuya işaret ediyor.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019