Büyüme zafiyetinin kaynakları
2012 yılının sorunu "büyüyememe" meselesidir. Yeni açıklanan veriler bunu gösteriyor. 2012'nin yıllık büyüme hızı önceki iki yılın çok altında. 2012 yılının çeyrekler arası büyüme hızı da yıl içinde sürekli gerileyerek son çeyrekte sıfıra inmiş. Yani 2012 yılı biterken ekonomi adeta durmuş. 2013 yılına devredilen pozitif bir büyüme ivmesi neredeyse yok. Durum bu.
Büyümedeki bu zafiyetinin nedenlerinin irdelenmesi gerekiyor. İlk değerlendirmeler zafiyetin iç talep yetersizliğinden kaynaklandığına işaret ediyor. 2012 yılının dört çeyreğinde de büyümeyi sürükleyen talep dışarıdan (net ihracat) gelmiş. İç talebin büyümeye katkısı yıl boyunca negatifte kalmış.
İç talep yetersizliğinin esas sorumlusu özel harcamalardaki zafiyet. Özel tüketim harcamaları yıl boyunca gerilemiş. Dört çeyrekte de özel tüketim harcamalarının büyüme hızı negatif. yıllık artış da yüzde eksi 0.7 olmuş. Özel sektörün yatırım harcamalarında durum daha da vahim. 2012 yılının ilk çeyreğinde yüzde 1.0 olan özel yatırım harcamaları artış oranı daha sonra negatife dönmüş. Yılın son çeyreğinde özel yatırım harcamalarındaki daralma yüzde 9.2 düzeyine çıkmış. 2012 yılının bütününde özel yatırım harcamaları yüzde 4.5 oranında daralmış.
Durum açık. Özel talep 2012 yılında adeta kaybolmuş. Bundan kaynaklanan iç talep yetersizliği de ekonomiyi geriye iten bir rol oynamış.
* * *
Durum bu olunca bazı soruların cevabını bulmak gerekiyor. Örneğin iç talebin neden gerilediği sorusu böyle bir soru. Özel tüketim ve yatırım harcamalarının neden gerilediği de cevap arayan bir soru. Bunların cevaplanması için bizim burada yaptığımızdan daha ayrıntılı araştırmalar gerekeceği açık.
Yine de, genel tablodan hareketle, iki olası etkenin altını çizmek mümkün diye düşünüyorum. Bu etkenlerden birisi dışarıdan geliyor. Avrupa'nın bitmez tükenmez krizinin 2012 yılında bizi frenlediği kanısındayım. Bu süreçte araya giren Suriye sorununun da benzer etkiler yaratma olasılığını olduğunu düşünmek gerekiyor sanırım. İkinci etken ise içeride uygulanan iktisat politikaları ile bağlantılı. 2011 yılının son çeyreğinde sertçe yapılan frenden kaynaklanan göreli sıkılaştırma özel harcamalara 2012 yılının bütününe yayılan bir yavaşlama dürtüsü verdi diye düşünüyorum.
Avrupa krizinin 2012 yılında daha da derinleşerek sürmesi bizi iki açıdan yavaşlamaya zorladı diye düşünüyorum. Bunlardan birisi Avrupa pazarlarının daralması.Bu süreçte bizim açımızdan da pazar kaybı olduğu açık. Ama Avrupa pazarının daralmasının bizim büyümemiz üzerinde yavaşlatıcı etki yaratmış olması kuşkulu. Neticede 2012'de ekonomi dış taleple büyümüş görünüyor. Bu meselenin kilit noktası ihracatta pazar çeşitlenmesi.
Sonuçta ihracatın yıl boyunca tempolu biçimde artması Avrupa'nın Pazar etkisini sıfırlamış gibi görünüyor.
Avrupa krizinin bize yansıyan ikinci olumsuz etkisinin beklentileri bozmuş olmasıdır diye düşünüyorum. Üstelik ticaret etkisine kıyasla beklenti etkisinin daha güçlü olduğu kanısındayım. 2012 yılında hemen her ay bir AB üyesi ülkenin başının dertte olduğunun öne sürülmesinin, Avrupa Birliğinin dağılacağı söyleminin bitip tükenmeden yinelenmesinin, Euro bölgesinin dağılacağı beklentisinin sürekli gündemde tutulmasının bizde de kaygı ve korku yarattığı açık. Bu sürecin bir noktasında Suriye geriliminin de devreye girmesinin beklenti karamasını daha da koyulaştırdığını düşünüyorum. Böyle bir ortamda da yatırım ufkunun kaybolması ve özel tüketimin ertelenmesi doğal.
Beklenti yönetimindeki bu zafiyetinin 2012 yılında büyüme ivmesinin kaybedilmesinde önemli rol oynadığı kanısındayım. Öte yandan, dış gelişmeler böylesine ufku karartıcı etkiler yaratabilir. İçeride uygulanan iktisat politikaları bu olumsuzluğu telafi edecek yöne çevrilerek bu tür etkiler kısmen veya tamamen telafi edilmesi mümkündür. 2012 yılındaki politika tercihinin bu yönde olduğunu söylemek zor. Tersine, sıkılaştırma yönüne dönen politikalar büyüme ivmesinin kaybında önemli rol oynamıştır. Büyüyememe buradan kaynaklanmıştır.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar