Büyüme yavaşlamasında farklılaşma

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Ramazanda yavaşlayan toplumsal temponun ardından uzun sayılabilecek bir de bayram tatili yaşadık. Pek çoğumuz için ramazan bayramı yaz tatilinin peşine takıldı. Böylece uzayıp giden bir tatil dönemi geçirdik. Hiç de fena olmadı doğrusu. Uzun dinlence sanırım herkese iyi geldi. Yeni döneme bir enerji birikimi ile başladık.

Aslında insanların temposu duraklarken dünya durmadı tabii. Yaz başında ipuçları ortaya çıkmış olan bazı  küresel eğilimler son iki ayda daha yerleşik hale geldi. Bu eğilimlerin daha da süreceği anlaşılıyor.

Küresel ölçekte egemen olmaya başlayan temel eğilimlerin başında iktisadi büyümenin yavaşlaması geliyor. Gelişmiş ülkelerde biraz daha vurgulu olan, biraz daha önceden devreye giren yavaşlama  eğiliminin  şimdilerde gelişmekte olan ekonomilere de bulaşmaya başladığı gözleniyor. Dolayısıyla yaz başında görece sınırlı kalan yavaşlama eğilimi mevsim sonunda daha yaygın ve yerleşik hale geliyor.

                                             *                   *                   *

Büyümenin yavaşlaması  yılın başında ortaya çıkan hızlı büyüme ve  sağlıklı kriz çıkışı görüntüsünü bozuyor. Sağlık görüntüsü adeta tersine dönüyor. Tersine dönmenin kışkırttığı  beklenti bozulması yavaşlama eğilimini daha da pekiştiriyor. Böylece genel bir durgunluk sarmalı oluşuyormuş gibi bir görüntü çıkıyor ortaya.

Genelleme yapmadan önce küresel yavaşlama dinamiğinin pek de üzerinde durulmayan bir özelliğine vurgu yapılması doğru olur. İktisadi büyümedeki yavaşlama gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde farklı dozlarda oluyor, farklı anlamlara sahip  ve farklı algılamalar yaratıyor.

Gelişmiş ülkeler  küresel krizden görece düşük ve oldukça  tereddütlü büyüme performansları ile çıktılar. Dolayısıyla bu ülkelerde  büyüme oldukça düşük bir düzeydeyken yeniden yavaşlamaya başladı. Zaten düşük olan büyüme hızının daha da düşmesi bu ülkelerin ciddi bir resesyona gittiği, yeni bir dip noktasına doğru sürüklendikleri gibi bir kaygılar yaratıyor. Bu ülkelere dönük risk algılaması da buna göre biçimleniyor. 

Buna karşılık gelişmekte olan ülkeler küresel krizden görece daha yüksek büyüme temposu ile çıktılar. Dolayısıyla bu ülkelerde büyümenin yavaşlaması büyüme hızında bir kaç puanlık gerileme dışında bir anlam taşımıyor. Yani, gelişmekte olan ülkelerde büyümenin yavaşlıyor olması, en azından şimdilik,  resesyon ya da dibe yuvarlanma beklentisi yaratmıyor, böyle bir risk algısı üretmiyor.

Zaten, dikkat ederseniz, yavaşlayan büyüme sorunsalına ilişkin tartışmalarda sadece gelişmiş ülkelere, özellikle de  ABD ve Avrupa Birliği'ne atıfla konuşuluyor. Adeta tek boyutlu bir tartışma sürüyor.  İki grup ülkedeki yavaşlamanın hem göreli doz açısından hem de yarattığı algı evreni açısından ciddi ölçüde farklılaşmış olması yaratıyor bu tek boyutluluğu. 

                                             *                   *                   *

Büyümedeki  yavaşlamanın iki ülke grubu arasında farklılaşmış olması yavaşlamaya karşı geliştirilen iktisat politikası tepkilerini de farklılaştırıyor. Yavaşlamanın neredeyse resesyon bağlamında algılandığı  gelişmiş ülkelerde iktisat politikalarının, özellikle para politikasının, gevşetildiği ya da zaten gevşek olan politikaların sürdürülmesinde israr edildiği dikkati çekiyor. Bu ülkelerde parasal sıkılaştırma, faiz yükseltme vb gibi önlemlere dönük bir iştaha henüz rastlanmıyor.

Buna karşılık yavaşlamanın sadece büyüme hızında bir kaç puanlık gerileme olarak algılandığı gelişmekte olan ülkelerde  yılın ikinci yarısına doğru devreye sokulmuş olan politika sıkılaştırılmasının, biraz utangaç biçimde de olsa, sürdürüldüğü dikkati çekiyor.

Gelişmekte olan ekonomilerin pek çoğunda küresel krizden görece yüksek büyüme hızları ile çıkılmış olması düşük ya da düşük dozda ısınma yaratmış, enflasyonu hareketlendirmişti. Enflasyon tehdidini  göğüslemek amacıyla iktisat politikaları sıkılaştırılmıştı.  Şimdi yeniden devreye giren yavaşlama eğilimi politika gevşemesine yol açmasa da var olan sıkılığın biraz gevşetilmesi sonucunu doğurmuş gibi görünüyor.

Yaz sonunda dünya ekonomisinin ahvali böyle. Sonbaharı bu ahvali tartışarak geçireceğiz sanırım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018