Büyüme ve son kur artışı üzerine bir uyarı

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Dün kurda keskin sayılabilecek bir artış gerçekleşti. Bu hafta içinde büyümeye ilişkin önemli veriler açıklanıyor. Pazartesi günü temmuz ayına ait sanayi üretimi verisi yayınlandı. Siz bu yazıyı okurken muhtemelen ikinci çeyrek büyüme rakamlarını öğrenmiş olacaksınız. Gelin önce büyüme göstergelerine bakayım, sonra da döviz kurundaki son gelişmeye dayanarak bir uyarı yapayım. 

İkinci çeyrek büyümesinin birinci çeyrekte gerçekleşen yüzde 4.3’ün oldukça altında kalacağı sıkça dile getiriliyor. Bu görüşe ben de katılıyorum. Muhtemelen yüzde 3’ yakın bir yıllık büyüme oranı ile karşılaşacağız. 

Zira daha önce yayınlanan öncü göstergeler bunu ima ediyorlar. Bunların başında enerji ve altın dışı ithalattaki azalma geliyor. Yılın ilk yedi ayında, bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde 1.4 düşüş var. Oysa 2013’te aynı dönemde yüzde 7.6 artış vardı. Büyümenin düşük gerçekleşeceğine dair oldukça önemli bir gösterge bu. 
Sadece bu değil elbette. Özel yatırım harcamaları 2012’nin tümü ile 2013’ün ilk yarısını kapsayan dönemde bir yıl öncesine kıyasla azalmıştı. Geçen yılın ikinci yarısında toparlanma görülmüştü. Bu yılın ilk çeyreğinde tekrar düşüşe geçti. Hem Merkez Bankası’nın yayınladığı reel kesim güven endeksinin yıllık değişimi hem de yatırım malı ithalatı rakamları düşüşün ikinci çeyrekte de sürdüğünü gösteriyor. Zaten yıllık kredi artış oranı da geçmişe kıyasla daha düşük bir düzeyde (döviz kuru etkisinden arındırıldığında yüzde 16 gibi) sürüyor. 

Yavaş büyümenin sadece ikinci çeyrek için değil üçüncü çeyrek için de geçerli olduğuna dair göstergeler de var. Az önce sözünü ettiğim altın ve enerji dışı ithalatı ile yatırım malları ithalatı temmuz ayında belirgin biçimde düşüş gösterdiler. Bunun bir kısmı temmuz ayındaki az çalışma günü sayısı ile ilgili. Bu dikkate alınsa bile ilk altı aydaki düşüş eğilimin değişmediği belirginleşiyor. Keza reel kesim güven endeksi ve kredi verileri ağustos ayında da bir iyileşme sergilemediler. 

Pazartesi günü açıklanan temmuz ayı sanayi üretim verisi genellikle büyümedeki düşüşün durduğunu gösteren ilk gösterge olarak yorumlandı. Bu görüşe katılmıyorum. Birkaç nedenle. Birincisi ne az önce sözünü ettiğim veriler böyle bir gelişmeyi ima ediyorlar ne de az sonra sözünü edeceğim grafikte yer alan kapasite kullanım oranı (KKO) – sanayi üretimi ilişkisi bunu gösteriyor. İkincisi, diğer göstergeler desteklemiyorsa, böyle aylık oynamalara çok takılmamak gerekiyor. 

KKO verisi daha güncel; ağustos ayı rakamlarını biliyoruz. Bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla değişim oranlarına bakıldıklarında KKO ile sanayi üretimi arasında çok yakın ilişki var. Grafikte KKO ile takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretiminin yıllık artış oranları yer alıyor. Geçici aylık oynamaların yorumlamayı bozucu etkisini gidermek için bu artış oranlarının üçer aylık ortalamalarını gösteriyorum. Her ikisi arasındaki çok yakın ilişki açık. Dikkat çekici bir diğer nokta ise, KKO’daki düşüş eğiliminin ağustos ayında da sürmüş olması. 

Bu veriler ışığında üçüncü çeyrek büyümesinin de ilk çeyrekte gerçekleşenden düşük olmasını beklemek gerekiyor. Bu arada, bu yazıyı yazarken dolar kurunun 2.20 sınırını aştığını belirtmek isterim. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir hareket değil; şiddeti farklı olmakla birlikte diğer yükselen piyasa ekonomileri için de geçerli. Bu hareket bile Türkiye ekonomisinin hassasiyetini gösteriyor. 

Dikkat: Birkaç çeyrek düşük büyüme oranı gerçekleşecek diye, hükümet kurulmadan önceki son birkaç ayda söylem düzeyinde kalan ‘garip’ politika önerilerini tekrar dile getirmemek, dahası sonu hüsranla bitecek maceralara tevessül etmemek gerekiyor.

ozatay-002.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018