Büyüme ve enflasyon

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ [email protected]

Büyüme rakamları bize ne söyledi? TCMB önceden haber vermişti: Çift haneli küçülme beklentilere yansımıştı. Ancak küçülme beklentileri 2 puan kadar aştı. Neden? (1) Sanayi üretimindeki daralma ticareti beklenenden fazla aşağı çekti. Milli gelir payı yüzde 14 kadar olan ticaret yüzde 23 daralarak eksi 3.2 puan katkı yaptı. İkinci çeyrekte bu durum bir ölçüde düzelecek. (2) İnşaat yüzde 6 ağırlık taşıyor ve yüzde 19 daralarak eksi 1.1 puan katkı yaptı. (3) Sanayi üretimi beklendiği gibi eksi 4.8 puan negatif katkıda bulundu. İlk çeyrekte sanayi üretimi yüze 22 daralmıştı ve GSYH hesaplarına yüzde 17.6'lık düşüş olarak yansıdı. İkinci çeyrekte sanayi üretimi yüzde 4'e yakın negatif etki yapacak. Peki kamu harcamaları ve kamu yatırımlarındaki doludizgin artış -ki bütçe açığını 2009 yılında milli gelirin yüzde 6'sına taşıyacak- nasıl bir etki yaptı? Kamu yatırımlarının GSYH'deki payı yüzde 3.8, kamu harcamalarının payı ise yüzde 11.1. Yani toplam kamu yüzde 15 ağırlığa sahip. Birinci çeyrekte kamu yatırımları yüzde 24.6 büyürken, kamu harcamaları yüzde 5.7 arttı. Ağırlığı daha düşük olan kamu yatırım kalemi hızla büyüdü ve bütçe açığını yükseltti; fakat milli gelire katkısı düşük oldu. Toplamda kamu GSYH'ye sadece 1.1 puan katkıda bulundu. Kamu harcamalarını bu kadar hızlı artırmanın sonucunda milli gelir yüzde 15 civarında daralacağında, yüzde 14 civarında daralmış oldu! Eski ve "yeni Keynesyen" çarpanlarla ilgili yazdığımız yazıda bu noktaya aylar önce değinmiştik. Kamu harcamalarını-yatırımlarını inanılmaz hızda artırsanız bile büyümeye katkısı kamunun milli gelirdeki payı yüzde 15 civarında olduğu, yani düşük olduğu, için ve yeni Keynesyen çarpanlar da 1 veya daha küçük olduğu için fazla olamıyor. "Kamu harcamasını artır, büyümeyi kurtar, ekonomiyi resesyondan çıkar" şeklinde bir şablon geçerli değil. Neredeyse yüzde 75'i özel tüketim olan bir GSYH, ancak özel tüketim ve özel yatırımlar artarsa çıkışa geçer. Üstelik buradaki kamu harcaması çarpanı zamanla negatife bile dönebiliyor ve gelecekte artan kamu borçlanma gereği özel yatırımlara baskı yapabiliyor (crowding-out). Durgunluğa karşı kamu harcamalarını artırmak gerekir ve tek başına para politikasını gevşetmek yetmez. Yetmez ama cephaneyi harcarken en etkili olacağı yeri doğru saptamak da gerekir. Açık ki ikinci çeyrekte de yüzde 7'den aşağı daralma olması olasılığı düşük. Yıllık bazda yüzde 6 civarında daralmaya gidiliyor. Son çeyrekte baz etkisi nedeniyle sıfır civarında büyüme rakamı görebiliriz ama bu gerçek bir toparlanmadan ziyade düşüşün durduğu anlamına gelecek. Düşüşün durması enflasyonu hemen tetikleyemez.    

Enflasyon verileri ne söylüyor? (a) En büyük kalem %28 ağırlığı olan gıda ve alkolsüz içecekler kalemi. Bu kalem haziran 008'de yüzde eksi 3.40 iken bu sene eksi 1.56. (b) Konut yüzde 18.63 ağırlığa sahip ve mayıs ayında doğalgaz fiyatlarındaki indirime bağlı olarak yüzde eksi 1.91 ile dezenflasyona 0.36 puan katkıda bulunmuştu. Konut, haziran ayında artıya geçti. Fakat geçen yılın haziran ayındaki yüzde 1.30 artıştan daha az arttı ve geçen yılın temmuz ayındaki yüzde 5.34 artışı bu sene yakalayabilecek gibi görünmüyor. Sadece bu kalem bile Temmuz 2009 enflasyonunu eksiye taşıyabilir, çünkü geçen yılın artı yüzde 0.58 rakamına konut enflasyonu 0.89 puan ile en yüksek katkıda bulunmuştu. Bu tekrar etmeyecek ve Temmuz 2009 enflasyonu muhtemelen otomatik olarak eksiye geçecek. (c) Geçen yıl yüzde 1.62 olan ulaştırma kalemi -ki içinde yüzde 34 ağırlıkla araç satın alma var- bu haziranda yüzde 2.82 arttı. Ulaştırma mayıs ayında da yüzde 0.79 artmıştı ve ÖTV/KDV indirimlerinin etkisi zaten nispeten ortadan kaybolmuştu. (4) Özel kapsamlı göstergelerde düşüş sürmekte. (5) ÜFE'de yüzde 73.75 ağırlığı olan imalat sanayii artıda. Ağustos ayından itibaren, sadece ekim hariç, ÜFE'de geçen yıl sürekli eksi rakamlar görmüştük. Toparlanmanın ilk işaretlerinden birisi ÜFE'nin baz etkisiyle de olsa yılın ikinci yarısında yıllık bazda artıya dönüşü olacak. Fakat temmuz ayında ÜFE yıllık bazda eksi seyretmeye devam edecek.

Para politikası açısından hem gelecek patikası, hem de haziran-temmuz enflasyonları aşağı yönlü gidişatı sürdürmek için veri sağlamakta. Ve düşük temmuz enflasyonu yıllık bazda TÜFE'yi yüzde 5 civarına çekerek psikolojik üstünlük de sağlayacak. En az iki 25 baz puan indirim bekliyorum: Hatta 50 + 25 de olabilir. Mevsimsel düzeltilmiş ve bir önceki çeyreğe göre ölçülmüş GSYH rakamları bize 4 çeyrektir resesyonda olduğumuzu söylüyor. Sanayi üretimi-GSYH korelasyonu daralma dönemlerinde daha da artıyor ve artık yüzde 99'a dayandı. Peki mevsimsel düzeltilmiş bir çeyrek öncesine göre ölçülmüş sanayi üretimi bize ne söylüyor? Henüz hiç bir şey söylemiyor. İkinci çeyrekte ticaret daha az daralacak, stoklardan gelen yüzde 7 negatif katkı kısmen ortadan kaybolacak, fakat gerçek bir toparlanmanın işaretleri henüz yok. Dünyada da para politikasını sıkılaştırmak ve uygulanan politikalardan "erken çıkış" riskini almayı gerektirecek bir durum yok. 6-9 ay dünyada politika faizlerinde yukarıya dönüş olasılığı az. Türkiye'de de faiz indirimleri devam edecek. Asıl problem kamu maliyesinde. Enflasyon açısından bakarsak ne dünyada, ne Türkiye'de gösterge faizlerin artırılması 2010 ortasından önce gündeme gelecek gibi görünmüyor.   

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019