Büyüme ve enflasyon riski devam ediyor
Saim Yılmaz / A Yatırım
Son dönemde mortgage krizinde kötü günlerin geride kaldığına dair beklentilerin etkili bir şekilde piyasalara hakim olduğuna tanık olduk. Ancak bu beklentiler için henüz çok erken olduğunu söylemekte fayda var. Öncelikle konut fiyatlarında belirgin bir düşüş yaşandığını söyleyemiyoruz. Avrupa'da henüz gerçek manada krizin etkileri görülebilmiş değil. Ayrıca önceki haftalarda krizin yavaş yavaş prime mortgage'lara da sıçradığı ve sıkıntıların daha da artacağı beklentisi önemli. Piyasalarda geçtiğimiz aydan başlayan olumlu havanın altında, SEC'in açığa satışları engellemesi de hatırı sayılır bir rol oynadı. Satış yapamayan piyasa oyuncuları bu durumda ters yönlü hareketle speküle yoluna gitti.
FED'in faiz artırımına gitmemesi ve öncelikli politikalarının büyümeye yönelik olacağı sinyali olumlu algılanıyor. Hatta piyasalar yıl sonuna kadar faiz artırımı olmayacağı beklentisini bile satın aldılar. Ancak gösterge faizin %2 seviyesinde tutulması bize göre uzun vadede çok mantıklı görünmüyor. Zira öncelikle fiyatlar genel seviyesinin kabul edilebilir bir seviyeye çekilmesi ve akabinde büyüme rakamlarında iyileşme görülebileceğine inanıyoruz. Aksi halde çözüm arayışları kısa vadeli olmaktan öteye gidemez. Dikkat çeken başka bir konu da petrol fiyatlarındaki hızlı gevşemeye rağmen FED'in bu düşüşleri kalıcı olarak görmemesi. Ancak halihazırda petroldeki gevşemenin devamı, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik anlamda derin nefes almasına yardımcı olacak. AB ülkelerinde ise durum artık pek iç açıcı değil. Zira 2008 2. çeyrek büyüme rakamları gerçekten kötü geldi. Krizin etkileri artık Avrupa'da da yoğun şekilde hissediliyor. En büyük kanıt ise Euro'nun dolar karşısında değer kaybının hızlanması.
Siyasi anlamda ise daha önce de vurgu yaptığımız İran-ABD gerginliği tedirginlik yaratmaya devam edecek. İran saldırıya uğraması halinde öncelikli hedefinin İsrail olacağını açıklamıştı. Böyle bir durumda ABD'nin de bu olası savaşta tarafsız kalması düşünülemez.
İçerde ise petrol fiyatlarındaki düşüşün sürmesi, ABD Doları'nın nispeten değer kazanması ve Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile siyasi belirsizliğin ortadan kalkması ayakta kalmamızın ana sebepleri. Ancak cari açığın geçen yılın aynı dönemine göre %42 civarı artması en büyük uyarı olarak görülmeli. Anlaşılan bundan sonra da IMF ile ilişkiler en sıcak şekliyle devam edecek. Bununla birlikte AB'de durgunluğun derinleşmesi ülkemizin ihracat gelirlerini de sekteye uğratacak ve kırılganlığı artıracaktır.
Teknik olarak baktığımızda 43.300 önemli direnç seviyesi. Geçilmesi halinde 45.500 seviyelerine kadar yukarı hareket devam edebilir. Aşağı yönlü hareketlerde 40.650 seviyesi kısa vadeli tepki alımları için dikkatle izlenmeli. Faiz tarafında ise gösterge tahvilin %19,00-18,30 aralığında hafta boyunca sıkışık bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz.