Büyüme ve enflasyon kıskacı
FinansInvest / Berna Seher Özdemir
Geçtiğimiz hafta Avrupa ve Asya'da açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamları ekonomilerde daralmaya yönelik sinyaller vererek piyasaları endişelendirdi. ABD'de 2007 yılı Ağustos ayında mortgage kaynaklı endişelerle başlayan ekonomik kriz, bir sene sonra global büyümelerde de sıkıntı yaratarak devam ettiğini gösterdi. ABD, dünyanın en büyük tüketicilerinden ve talep yaratıcılarından biri olduğundan, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin seyri, direkt olarak Avrupa ve Japonya ekonomilerini etkilerken, en-direkt olarak da Türkiye ekonomisine yansıyor. Son verilere baktığımızda Avrupa ve Asya ekonomilerinde ciddi daralma sinyalleri görüyoruz. ABD'ye ilişkin büyüme endişeleri son açıklanan verilerle azalmasına rağmen, son dönemde Avrupa'ya yönelik endişeler artmış durumda. Aynı zamanda yıl boyunca yüksek seyreden petrol ve emtia fiyatları global olarak enflasyon rakamlarını da tehditkar duruma getirdi. Bu hafta açıklanan ABD ve Almanya ÜFE enflasyon verilerinin beklentilerin iki katı üzerinde olması korkuları artırdı. Hem büyüme rakamlarının ekonomilerin daraldığını göstermesi hem de enflasyon tehdidi merkez bankalarını kıskaca aldı. Avrupa Bölgesi'ne ait büyüme rakamlarının açıklanması geçtiğimiz son iki hafta boyunca Euro'nun dolar karşısında değer kaybetmesine neden oldu. Doların değer kazanmasına paralel emtia fiyatlarının düşmesi, enflasyonun bundan sonraki dönemdeki seyri açısından iyimser beklentiler yaratsa da Freddie Mac ve Fannie Mae için yapılan kurtarma planı ile ABD'de mali sektöre ilişkin kaygıların artması yurtdışı piyasaları olumsuz yönde etkilerken yurtiçi piyasalara gelen satışları artırdı. Yurtiçinde döviz ve faiz yükselirken, hisse senedi piyasasına gelen yüklü satışlar bu hafta İMKB 100 endeksinin %6 değer kaybetmesine neden oldu. Hazine, 4 milyar YTL'lik itfasına karşılık gerçekleştirdiği iki ihaleyi başarıyla atlatmasına rağmen yurtdışı piyasalardaki olumsuzluk faizleri olumsuz yönde etkiledi. Faizlerin kısa vadede yükselmeye devam etmesini bekliyoruz. Merkez Bankası'ndan 2009 yılının birinci çeyreğine kadar bir faiz indirimi beklemememiz nedeni ile kısa vadede Merkez Bankası'nın yıllık O/N bileşiği olan %18,23 seviyesinin altına kalıcı faiz düşüşü öngörmüyoruz. Hisse senetleri piyasamızın ise yurtdışı piyasalara korele olarak seyir izlemesini ve kısa vadede aşağı yönlü hareketin devam etmesini bekliyoruz. Önümüzdeki dönemde Avrupa Bölgesi ve ABD'de açıklanacak olan ve özellikle büyümeye işaret eden makro verilerin önemi artacaktır. Açıklanacak verilerin, ekonomilerin düzelme trendine girip girmediğine dair vereceği sinyaller piyasalarımızın da sağlığı ve istikrarı açısından belirleyici olacaktır.