Büyüme rejimi meselesi

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Siyasi partiler programlarını açıklıyorlar. Herkes açıklanan programların bir yanına takmış vaziyette. Ben de, kendi başıma, büyüme meselesine takmış durumdayım. Kim büyüme çıtasını nereye koyuyor, o hedefe ne yoldan gidileceği nasıl açıklanıyor, kimin koyduğu çıta daha gerçekçi bir noktada duruyor falan gibi harcıalem konuları da  kovalıyorum ama esas olarak siyasi partilerin önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisinin  büyümesine ilişkin temel tasarımlarının ne olduğunu, nasıl bir büyüme rejimi öngördüklerini merak ediyorum. Bunun ipuçlarını arıyorum.                      

Baştan söyleyeyim çok fazla ipucu yok. Parti programlarında büyüme rejimine ilişkin adı konulmuş çözümlemeler, buradan türetilmiş temel öneriler çok fazla yer almıyor.  AKP'nin büyüme rejimine ilişkin bazı kabulleri olduğu izlenimini veren değerlendirmeleri var. Ama bunlar daha çok örtük kabuller düzeyinde kalıyor. Bunun dışında,  parti programında yeni bir büyüme tasarımı konusunda açıklık yok. Sanki geçen dönemin tekrar edilmesi öngörülüyor gibi bir bir izlenim doğuyor bundan.

CHP programında ise büyüme rejimi meselesinin biraz daha önemsendiğini düşündüren  bazı söylemler var. Örneğin, büyümenin önemli kaynaklarından birisi olan ulusal tasarruflar konusunda bazı çözümlemelere yer verilmiş olması böyle bir izlenim doğuruyor.

Kısacası, parti programlarında öngörülen  büyüme rejimi konusunda somut yaklaşımlar yok. Bu da konu üzerindeki değerlendirmelerin adeta el yordamı ile  yapılmasını gerektiriyor.

                                             *                   *                   *   

Bu aşamada çok fazla somut detay aramanın gereksiz olduğu, esas rejim tartışmasının seçim sonrasına bırakılması gerektiğini düşününenler var. Bu aşamada,  parti programları daha çok seçmene dönük açıklamalardan oluşur diye düşünüyorlar. Dolayısıyla, programların fazla ayrıntı taşımalarına gerek olmadığı nı söylüyorlar. .

Bunun tersini savunmak da mümkün. Parti programlarının sığ bir seçmen manifestosu niteliğinde olmaması gerektiği söylenebilir. Bu durumda, söz konusu metinlerin genel siyasi söylemlerin ötesine geçip, gündemdeki sorunlara ilişkin bazı temel değerlendirmeler içermesinin doğru olacağı öne sürülebilir. Böyle olmasa bu belgelere bir program vasfı atfetmenin manası olmazdı diyenler olabilir. 

Kendi adıma ben ikinci gruba aboneyim. Parti programlarında önümüzdeki dönemde benimsenecek  büyüme modeline, sürdürülecek büyüme rejimine ilişkin temel söylemlerin var olması gerektiğini düşünenlerdenim.  Partilerin siyasi ufuklarını olağan seçim dönemininin ötesine, 2023 yılına kadar uzatmış olmalarının, programların böyle bir içerik taşımasını zorunlu hale getirdiği kanısındayım. diği  değerlendirmeyi kaçınılmaz hale getirdiği kanısındayım.

                                             *                   *                   *

Önümüzdeki dönemde bu büyüme rejimi meselesini, yeni bir büyüme tasarımı arayışlarını  daha sık ve daha yoğun olarak tartışacağız diye düşünüyorum. Bir kaç nedenle bu tartışmanın  uzun süre gündemi işgal edeceğini sanıyorum.

Kriz öncesinde yaygın olarak benimsenmiş ve uygulanmış olan büyüme rejiminin  son küresel krizle birlikte çökmüş olması bu nedenlerden birisi. Kriz çöküntüsü bütün dünyada eski rejimin sorgulanmasına ve yeni bir büyüme tasarımı arayışına yol açtı. Küresel boyutlu bu arayışın dışında kalmamız sözkonusu olamaz diye düşünüyorum.

Yeni bir büyüme büyüme rejimi tartışmasını gerektiren ikinci bir neden önceki dönemde adeta temel dengesizlikler üzerine inşa edilmiş olan büyüme rejiminin, ekonomileri bir süre hızlandırsa dahi,  sonuçta büyük krizler ürettiğinin somut olarak görülmüş olması. Bu nokta bizi daha da  yakından ilgilendiriyor. Bizim büyüme rejimimizin yarım yüzyılı aşkın bir süredir dış dengesizlik ve dış kaynak kullanımı üzerine inşa edilmiş olduğu biliniyor. Sürekli kriz üreten bu rejimin sürdürülebilirlik açısından tartışılması ve mutlaka yeni bir yaklaşımla ikame edilmesi gerekiyor.

Siyasi partilerin bizden oy istemeden önce bu ana meselede ne yapacaklarını bize söylemelerinde fayda olurdu kuşkusuz. Hangi alamete binceğimizi, hangi kıyamete gideceğimizi bilirdik en azından.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018