Büyüme rakamlarında sürpriz yok

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI [email protected]

 

2023 yılı milli gelir verileri dün açıklan­dı. Buna göre Türki­ye’nin gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) cari fiyatlar ile %75 artarak 26,3 tril­yon TL olarak ger­çekleşti. Bu rakama göre milli gelirimiz yaklaşık 1,1 trilyon ABD dola­rına eşit. Kişi başı milli geli­rimiz ise 13.110 dolar ile 2013 yılında ulaştığı 12.582 dolar seviyesinin üzerine çıkmış durumda. Yıllık reel GSYİH artışı %4.5 olarak gerçekleş­miş oldu.

Büyümenin kompozisyonu son yıllara benzer şekilde ger­çekleşti. Hane halkı tüketimi yıllık bazda %12,8, çeyreklik bazda ise %9,3 artış ile büyü­menin ana kaynağı durumun­daki yerini korudu.

Kamu harcamalarındaki ar­tış ise %5,2 seviyesinde. Mal ve hizmet ihracatı %2,7 azalırken ithalatın %11,7 arttığını göz­lemliyoruz. Yatırımlar yıllık olarak %8,9 artmış durumda.

Yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde yatırımların sırası ile %14,8 ve %10,7 arttığını gö­rüyoruz. Bu veriler yılın ikin­ci yarısında seçim belirsizliği ortadan kalktıktan sonra ya­tırımların arttığına işaret edi­yor. İktisadi faaliyet kollarına göre büyüme oranlarında sa­nayi üretimi sadece %0,8 bü­yüdü.

Diğer taraftan, inşaat sek­töründe %7,8, hizmetler sek­töründe %6,4, finans ve sigor­tacılık faaliyetlerinde %9’luk büyüme oranları yakalanmış durumda.

Tarım sektöründe ise du­rum hiç iç açıcı değil. Sektö­rün yıllık olarak sadece %0,2 büyümesi gıda fiyatlarında gözlemlediğimiz yüksek fiyat artışlarının da kaynağı olarak görülebilir.

İşgücünün milli gelirden aldığı pay %29,7’ye geriledi. 2023 yılının aynı çeyreğinde iş gücünün payı %24,7 ile son yılların düşük seviyelerine ge­riledikten sonra 2023 yılının ilk çeyreğinde kayda değer ar­tış göstermişti.

Fakat yıl içerisinde çalışan­ların payının tekrar giderek azaldığını gözlemliyoruz. Bu­na karşılık sermayenin payı ise 50,5 seviyesine yükseldi. Bir başka deyişle, yılın gene­linde işgücünden sermaye ke­simine gelir aktarımı olduğu söylenebilir.

Bu gelişmelerin bir sonu­cu olarak gelir dağılımda bo­zulmanın devam ettiğini not edelim. Gelir dağılımındaki dengeyi gözlemlediğimiz Gini katsayısı 2023 yılında 0.433 oldu. Bir önceki yıl bu katsa­yı 0,41 seviyesindeydi. 2014 yılında ise 0,39. Bu veriler bi­ze gelir dağılımda son on yılda düzenli bir bozulma yaşandı­ğını gösteriyor.

Her ne kadar kişi başı milli geliyor artıyor olsa da gelirin toplumun farklı gelir grupla­rı arasında eşit dağılmadığı­nı net olarak gözlemliyoruz. Benzer bir durumun dünyada birçok ülkede yaşandığı söyle­nebilir. Bu gerçeklik bozulan gelir dağılımının uzun vadede sürdürülemez olduğu gerçeği­ni değiştirmiyor.

Er ya da geç bu konuda kalı­cı adımlar atılması ve gelirin daha adil bölüşülebilmesi için gerekli politikaların uygulan­ması elzem görünüyor.

Daha kısa vadedeki sorun­larımız ise devam ediyor. İç tüketim kaynaklı büyümenin sürdürülemez olduğu ortada. Artış hızı yüksek iç tüketim yüksek ithalat artışını ve yük­sek enflasyonu beraberinde getiriyor.

İhracat yaptığımız ülkeler­de ekonomik aktivitenin za­yıf seyretmesi ihracat perfor­mansımızı düşürüyor ve yük­sek dış ticaret artışlar ile karşı karşıya kalıyoruz. Ocak ayı dış ticaret verilerine göre ticaret açığı 6,2 milyar dolar seviye­sinde. Geçen yılın ocak ayında dış ticaret açığımız 14,3 mil­yar dolar seviyesindeydi.

Her ne kadar ticaret açığı­mız düşüyor olsa da gelinen noktadaki açık hala yüksek denebilir. Bu nedenle 2024 yı­lının ikinci yarısında ekono­minin yavaşlaması kaçınıl­maz görünüyor. Bir başka de­yişle, ayağımızı yorganımıza göre uzatacağımız bir dönem var önümüzde.

Bu noktada iç talebin nasıl yavaşlatılacağı sorusu günde­me geliyor. Kredi kartları ve taksitli satışlara yönelik sınır­lamaların gündeme gelmesi muhtemel görünüyor.

Bu makroihtiyati tedbirle­rin aktif olarak kullanılama­ması ya da etkisinin sınırlı ol­duğu durumda para politika­sında ek sıkılaşma kaçınılmaz görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar