Büyüme liginde neden küme düşüyoruz?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

İkinci çeyrek verileri Türkiye ekonomisinin küresel krizden en kötü etkilenen ülkelerden birisi olduğunu gösteriyor. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) ikinci çeyrekte %7 küçüldü. Söz konusu rakam piyasanın %8'lik tahminine ve ilk çeyrekteki %14'lük küçülmeye göre bir iyileşme gösteriyor. Ancak küresel ölçekte bakıldığında küresel krizin etkilerini en sert hisseden ülkelerden biri olduğumuz yadsınamaz bir gerçek.

İktisadi faaliyet kollarına göre ikinci çeyrek verilerine baktığımızda tablonun ne kadar kötü olduğu görülüyor. Türkiye ekonomisi imalat sanayi (-%8,7), inşaat (-%21) ve ticaret (-%15) gibi temel alanlarda ilk çeyrekten biraz daha iyi ama sert bir şekilde küçülmeye devam ediyor. Tarım sektörü (%6,6) hasatın iyi gelmesine paralel büyümeye geçen tek sektör olarak öne çıkıyor.

Peki, nasıl oluyor da Türkiye gelişmekte olan ülkeler büyüme liginde küme düşmenin eşiğine geliyor? Türkiye küresel durgunluk nedeniyle mali bir krizle karşılaşmadı. 2001 yılında yaşanan bankacılık krizinden alınan dersler ve Merkez Bankası'nın zamanında aldığı önlemler sayesinde bankacılık sektörü küresel krizden güçlenerek çıktı. Normal koşullarda Türkiye'nin mali çalkantı yaşayan ülkelere göre daha az küçülmesi gerekirdi. Oysa Türkiye 2009'un ilk yarısında en çok küçülen ülkelerden birisi oldu.

Cevap harcamalar cinsinden milli gelir verilerinde ortaya çıkıyor. Faizlerdeki düşüş ve getirilen teşvikler sayesinde iç talepte tüketim tarafında sınırlı bir canlanma var. Buna karşı reel sektörün yatırımları ve stokları hızla daralmaya devam ediyor.

İkinci çeyrek verilerine göre hane halkının özel tüketimindeki senelik daralma -%10,2'den -%1,2'ye geriliyor. Buna karşı iç talepteki göreceli toparlanmayı fırsat bilen reel sektör stoklarını eritmeye devam ediyor. Yatırım tarafı baş aşağı gitmeye devam ediyor. Özel kesimin makine teçhizat yatırımındaki daralma (1Ç -%36,1, 2Ç -%29,1) hız kesmiyor.

Üçüncü çeyrekten itibaren düşük baz dönemi nedeniyle yıllık rakamlarda bir parça toparlanma yaşayacağız. Ama vergi teşvikleri nedeniyle öne çekilen tüketim talebinin normale dönmesi, yaşanmakta olan sel felaketi ve son yapılan güven anketlerinde beklentilerin kötüye dönmesi gibi faktörler iyimserliğimizi sınırlandırıyor.

Türkiye ekonomisi 2009 yılının ikinci yarısında da gelişmekte olan ülkelerdeki rakiplerinden daha yavaş büyümeye devam edecek gibi görünüyor. Ekonomik büyümenin toparlanması en büyük dış ticaret ortağımız olan Avrupa'nın yeniden büyümeye başlamasına ve şirketler kesimine güven verecek politikalar uygulanmasına bağlı.

Mevcut konjonktürün Türkiye gibi geçmişte yüksek enflasyon, yüksek faizle yaşamaya alışmış ülkelerin normale dönmesi için tarihi bir fırsat verdiğine inanıyoruz. Enflasyonun ve faizlerin kalıcı olarak düşmesi Türkiye'nin sürdürülebilir ekonomik büyümesini yukarı çekerek yeni bir lige çıkmasını sağlayacak.

Ancak bunun için özel kesime güven verecek, orta vadede bütçe disiplininin sağlanacağını ve yapısal reformların hızlanacağını gösteren itibarlı bir ekonomik programın açıklanması gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019