Büyüme güzel, peki yan etkileri

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Serhan Yenigün / Finansinvest

2010 yılında %8,9 büyüyen Türkiye ekonomisi, 2011 yılına da hızlı bir giriş yaparak ilk çeyrekte %11 büyüme yakaladı. Bu oran hem beklentilerin üzerinde, hem de son dört çeyrekte açıklanan oranların en yükseği. Burada asıl ilginç olan şu. Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi aşırı ısınan ekonomiyi soğutmak için tarihe geçecek derecede radikal önlemler alırken büyüme oranı bırakın hız kesmeyi, tam tersi hız kazanmış durumda. Bu durumu, alınan tedbirler nedeniyle öne çekilen talebin etkileri ile açıklayabilir ve önümüzdeki çeyreklerde daha naif büyüme oranları göreceğimizi düşünebiliriz. Buna paralel olarak da geçtiğimiz yıl %9'a yakın büyüyen Türkiye ekonomisinin, mevcut beklentiler çerçevesinde bu yıl %6 - %7 civarında büyüyeceğini varsayabiliriz.

Ekonominin büyüme bacağında yaşanan bu güçlü seyir, hızlı kredi artışı, ithalat telebinin yüksek seyri ve nihayetinde cari açık gibi yan etkileri ile değerlendirilmeli. Merkez Bankası'nın Kasım 2010'dan bu yana kredi büyümesi ve artan cari açıkla mücadele ettiğini hep birlikte izliyoruz. Son dönemde bu mücadeleye Merkez Bankası ile eşgüdüm içerisinde çalışan diğer ekonomi kurumları (ÖR: BDDK) da katıldı. Alınan tedbirlerin meyvelerini ne zaman toplayacağımız ise şimdilik net değil. Bundan birkaç ay öncesine kadar 2011 yılının ikinci yarısına adres edilen iyileşme süreci, son dış ticaret ve kredi rakamları sonrasında 2011'in son çeyreğine ötelenmiş durumda. Buradan yola çıkarak, Türkiye'nin kredi notlarının artırılması için cari açıkta düzelme işaretleri bekleyen uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da bu yıl yeni bir not artırıma gitme ihtimali giderek azalıyor. Siyasi belirsizliğin hala sürdüğünü de dikkate aldığımızda bu yıl için artık not artırım beklentileri iyice zayıflıyor diyebiliriz.

Biraz da yurtdışına bakalım. Dünyayı ekonomi ve piyasalar açısından dört ayrı bölgeye ayırırsak ABD, Avrupa, Asya ve gelişmekte olan ülkeleri ayrı ayrı ele almamız gerekiyor. ABD'de son dönemde makro göstergeler hız kesen bir ekonomiye işaret ediyor ve ABD Hazine'sini borçlanma tavanının artırılması konusunda zorlu bir süreç bekliyor. Avrupa'da mali sıkıntılara çözüm arayışları son dönemde rayında ilerliyor, ancak alınan tedbirler bölgenin geneli için kalıcı çözümden öte sorunları ertelemekten ibaret. Asya'da ise Japonya deprem yaralarını beklenenden hızlı sararken Çin'de ise ekonomiyi soğutma çabaları bizdekinden daha verimli bir şekilde ilerliyor. Gelişmekte olan ülke piyasaları ise bir yandan volatil emtia fiyatları, bir yandan da ABD, Avrupa ve Asya odaklı gelişmeler arasında seyrini belirlemeye çalışıyor. Bugünden itibaren başlayan 3. çeyreğin yatırımcılar açısından zor bir döneme sahne olacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017