Büyüme göstergeleri olumlu

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Geçen hafta sonu 2010 yılının 3'üncü üç aylık dönemine (Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan döneme) ait büyüme rakamları açıklandı.

Daha öne yayınlanan sanayi üretim endekslerinin iyi görüntü vermesi nedeniyle bu dönemde ekonominin en az yüzde 6.6 büyümesi bekleniyordu.

Büyümenin Yüzde 5.5 oranında gerçekleştiği görüldü. Her şeye rağmen yüzde 5.5 büyüme oranı iyidir.

Avrupa'da sadece İsveç'in büyümesi yüzde 6.9 ile Türkiye'nin üzerinde. Almanya yüzde 3.9, ABD yüzde 3.2,İngiltere yüzde 2.8 Fransa yüzde 1.8 büyürken Türkiye'nin yüzde 5.5 büyümesi olumlu bir gelişmedir.

Dokuz ayılık büyüme rakamları şunu gösteriyor:

(1) 2010 Yılının ilk 9 aylık toplam milli geliri ,kriz öncesi dönemdeki büyüklüğün, 2008 yılındaki 9 aylık rakamın üzerine çıktı. Açık anlatımıyla kriz dönemi öncesi üretim çizgisine döndük.

(2) Ekim ayı sanayi üretim endeksi ve Kasım ayı kapasite kullanım oranı, sanayide üretim artışının devam ettiğini işaret ediyor. Dokuz ayılık gelişme, yıl sonuna kadar hızlanarak devam eder ise, 2010 yılının tamamında büyüme yüzde 7.5-8.0 olarak gerçekleşebilir. 2011 Büyümesi yüzde 8'in üzerine çıkabilir.

2010 Yılının 3'üncü 3 aylık döneminde İmalat sanayi endeksi yüzde 10.2 büyüme gösterirken milli gelir hesabında imalat sanayi büyümesi yüzde 8.7 olarak belirlendi. Bunun nedenini araştırmak gerekir.

(1 ) İmalat sanayiinde çıktı ve girdi fiyatları arasındaki fark daraldı. Ya girdi fiyatları yükseldi, ya çıktı fiyatları geriledi. Katma değer küçüldü.

(2) Ya da imalat sanayiinde verimlilik artışı çabalarının sonuna gelindi. Verimlilik artışına dayalı olarak katma değeri bundan sonra yükseltmek zorlaştı.

Demek ki önümüzdeki dönemde, imalat sanayi endekslerindeki artışı değerlendirirken dikkatli davranmak gerekecek. Bu artışın milli gelire aynı oranda yansımayacağı anlaşılıyor.

Bu yıl tarımda üretimin iyi olduğunu sanıyorduk. Üçüncü üç aylık dönemde tarım yüzde 0.8 oranında küçülmüş.

Tarımın küçülmesi, imalat sektörünün beklenen ölçüde büyümemesi, ticarette, ulaştırmada ve mali aracılar kesiminde büyüme oranlarını sınırladı.

Üretimde sektörlerin yüzde 5.5 oranındaki büyümeye katkıları hesaplandığında imalat sektörünün katkısının 1.85, inşaatın 1.14 ulaştırmanın 0.91, ticaretin 0.87, mali kurumların 0.70 puan olduğu görülüyor.

Harcama bakımından milli gelir hesabında, hane halkı tüketiminin büyümeye katkısının 5.06 puan,özel sektör yatırımlarının katkısı 4.93 puan, inşaatın 1.3 puan ama, ithalat eksi 4.10 puan, ihracat eksi o.5 puan ile büyümeye firen koyuyor.

Açık anlatım ile ihracat ve ithalat büyüme oranının artmasını sınırlamış durumda.

Bütün bunların sonucu üçüncü üç aylık büyüme yüzde 5.5 olarak gerçekleşti.

Ülkenin milli geliri (katma değer yaratma gücü/kabaca üretimi) yüzde 5.5 oranında artarken hane halkının tüketimi yüzde 7.6 oranında arttı. Oluşan milli gelirin yüzde 67.6'sını hane halkı tüketti. Oluşan gelirin yüzde 22.0'si yatırıma gidebildi.

Hane halkının tüketim harcamalarının yaklaşık yüzde 27'si gıdaya, yüzde 16'sı ulaştırma ve haberleşmeye, yüzde 11'i mobilya, ev aletleri ve ev bakımına, yüzde 10'u konut harcamasına, yüzde 6'sı giyime, yüzde 5.2'si sağlık harcamalarına gidiyor.

Üçüncü üç aylık dönemde milli gelir artışı yüzde 5.5, halkın tüketim harcamaları artışı yüzde 7.6 iken, halkın gıda harcamalarındaki artış sadece yüzde 3.5 oldu. Demek ki alt gelir grubunda olan ve toplam harcamaları içinde gıda harcamasının payı büyük olan kesim, büyümenin nimetlerinden göreceli olarak daha az yararlanabilmiş.

Büyüme oranları her ne kadar 3 ay gecikmeli olarak açıklanıyor ise de, iş çevreleri için çok önemli göstergelerdir.

İş adamlarının bu rakamları iyi değerlendirerek yol haritalarını çizmeleri gerekir. Önümüzdeki dönemde üretim ve yatırım programları hazırlanırken, özellikle tüketim konusundaki göstergeleri incelemekte yarar vardır.

Halkın geliri nasıl artıyor, artan gelir nasıl ve hangi alanlarda harcanıyor bunlar milli gelir rakamlarında görülüyor. Eksik olan ise gelirin dağılımı ile ilgili bilgilerdir. Gelir artınca bu gelir hangi kesimin cebine giriyor ? Her kesimin kullanılabilir geliri harcama alanı farklıdır. Düşük gelir grubu gıdaya harcar. Üst gelir grubu lüks tüketime yönelir.

Son bir nokta büyümenin istihdam etkisidir. Büyüme istihdam sorununu nasıl etkiliyor? Son zamanlarda işsizlik şikayetlerinin azalması, halkın işsizliği kabullenmesinden mi, yoksa insanların az çok iş bulmaya başlamasından mı ? Bu soruları cevaplamak şimdilik imkansız..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018