Büyüme, FED, ECB
Yeşim SARIŞEN - Yapı Kredi Yatırım
Bir süredir ifade ettiğimiz gibi, küresel büyümenin yavaş yavaş hız kestiği ve beklentilere nazaran gerçekleşenlerin olumsuz sürprizler yaratmaya başladığına dair sinyaller var. Bu doğrultuda makro verilerden gelecek sinyaller önemini koruyor. Mart ayında zayıflama sinyali veren ISM imalat ve tarım dışı istihdam rakamları ardından, Çin, Avrupa ve ABD'de açıklanan Nisan ayı PMI imalat endekslerinin de bu yönde sinyaller verdiğini hatırlatalım.
Negatif sinyal veren verilerin parasal genişlemenin bir süre daha devam edeceği beklentisi yarattığı söylenebilir. Bu doğrultuda, 1 Mayıs'ta ABD Merkez Bankası (FED) toplantısından "çıkış stratejisine" yönelik sinyaller kritik olmaya devam ediyor. Hatırlanacağı üzere FED, enflasyon oranı yüzde 2,5'in üzerine çıkmadıkça ve işsizlik oranı yüzde 6,5'in altına inmedikçe faiz oranlarını düşük seviyede tutmaya devam edeceğini söyledi. FED'in son tutanaklarında tahvil alımlarının azaltılması /durdurulmasına yönelik tartışmaların güçlendiğine yönelik sinyaller ön plandaydı. Ancak FED toplantısı öncesinde FED'e yakınlığı ile bilinen Hilsenrath'ın Wall Street Journal'daki yazısında FED'in enflasyonun hedeflerin altında olması konusunda endişeli olduğuna yönelik ifadeleri dikkate değer. Bu haftaki FED toplantısında büyümedeki yavaşlama sinyallerine yönelik olası yorumlar bu bakımdan da önemli.
Avrupa tarafında ise zayıf PMI ve IFO endekslerinin ardından Mayıs ayında Avrupa Merkez Bankası'ndan (ECB) 25 baz puan faiz indirimi beklentileri ön planda. Hatırlanacağı üzere ECB'den Weidmann'ın "yeni verilerden gelecek sinyallere göre faiz indirimi düşünülebilir" yönündeki açıklamaları dikkat çekmişti. Son veriler de bu yorumları destekler nitelikteydi. Ancak Haziran ayındaki bir faiz indiriminin daha olası görüldüğüne yönelik bazı yorumları da not edelim. Ayrıca Almanya Başbakanı Merkel'in geçen haftaki açıklamaları da dikkate değer. Merkel, yüksek faiz oranlarının Almanya için daha iyi olacağını vurguladı.
Diğer taraftan küresel risk barometresi olarak izlenen S&P 500 endeksinde, yılbaşından bu yana bakıldığında oto, metaller, ulaşım gibi ekonomiye duyarlı döngüsel sektörlerdeki performansın, defansif olarak nitelendirilen gıda, içecek, ilaç gibi temel tüketim ihtiyaçları grubu performansının altında kaldığını hatırlatalım. Kısacası bu süreçte S&P 500 endeksindeki yükselişe döngüsel / defansif rasyosu eşlik etmedi.
Küresel piyasalarda büyüme ile birlikte bir diğer önemli konu da Japon Yeni. Bilindiği üzere Japonya Merkez Bankası'nın parasal genişleme adımları oldukça önemli ancak burada daha önce de ifade etiğimiz gibi bazı önemli konular var. Yenin değer kaybının daha da hızlanması özellikle Avrupa, Kore gibi net ihracatçı bölgelerde sorunlara yol açabilir. Ayrıca bizim görüşlerimize de paralel yönde, piyasada beklenenin aksine Japon yatırımcıların yabancı varlık alımından ziyade Nikkei ve gayrimenkul gibi iç varlıkları satın almak için geri döndüğüne dair haberler dikkat çekici.
Bu haftanın ana konuları olarak 30 Nisan'da bölgesel imalat endekslerinden Chicago PMI, 1 Mayıs'ta FED FOMC toplantısı ve Nisan ayı ISM imalat endeksi, 2 Mayıs'ta ECB toplantısı ve 3 Mayıs'ta tarım dışı istihdam rakamları sıralanabilir. Ayrıca revize PMI rakamlarının yanı sıra yurtiçinde ise 30 Nisan'da Merkez Bankası enflasyon raporu ve ayrıca Cuma günü Nisan ayı enflasyon rakamları açıklanıyor. Bunlara ek olarak Para Politikası Kurulu'nun (PPK) 16 Mayıs'ta toplanacağını not edelim.