Büyüme beklentimiz

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]


Dünya Bankası Türkiye ile ilgili büyüme tahminlerini açıkladı; tablo pek de iç açıcı değil. 2015 yılı için öngörülen tahmin yüzde 3 iken; 2016 ve 2017 için öngörülen tahmin ise yüzde 3.5. Ancak ilginç olan, 2016'nın önceki tahmini 3.9, 2017'nin ki ise 3.7 idi; ancak siyasi belirsizliğin etkisi ile büyüme oranları aşağı çekilmiş oldu. Bahse konu büyüme tahmin öngörülerinin düşmesinin yabancı yatırımcılar üzerinde olumsuz etki yarattığını düşündüğümüzde bu tablo bizler açısından elbette üzüntü verici. 

Dünya Bankası yaptığı açıklamada, önümüzdeki dönemde, AB'de başlayan toparlanma sürecinin ve reel döviz kuru değer kaybının yılın geri kalanında sanayi faaliyetlerini ve ihracatı desteklemesi beklendiği belirtilerek, enflasyonun yüzde 7'ye gerileyeceği ve ekonominin 2015 yılında yüzde 3 büyüyeceğinin tahmin edildiği açıklanmış. Döviz kurundaki değer kaybının ocak ayından itibaren yeniden yükselişe geçen petrol fiyatlarının etkisini artırdığı ve mayıs ayında gıda fiyatlarında yaşanan düşüşün getirdiği rahatlamanın etkisini bastırdığı belirtilmiş. Elbette herkesin beklentisi ve merakla beklediği soru, istikrarlı bir hükümetin kurulup kurulamayacağı hususu. Zira şu anda bile konuyla ilgili çok fazla bir yol alınmamış olması, ve dolayısı ile uzayan bir siyasi belirsizlik dönemi, yatırımcı hassasiyetini ve tüketici güvenini olumsuz yönde etkileyebilir düşüncesi hakimdir. 

Yabancı yatırımcıların ülkemize gelmeleri ve özellikle teknoloji ve ağır sanayi alanlarında yatırım yapmaları, yanı sıra yerli girişimcilerin de ağır sanayi, otomotiv gibi alanlarda yeni yatırımlara yönelmeleri hepimizin en temel arzusu. Ancak tüm bunların olabilmesi; ekonomik ve siyasi istikrardan geçiyor. Dünya Bankası'nın böylesine kritik bir dönemde yapmış olduğu büyüme hedeflerimizdeki düşüş kararına ilişkin açıklamasının piyasalar üzerinde olumsuz bir etki yapması beklenebilir. Ancak kısa vadede hemen bir etki beklemekte fazla karamsar bir yaklaşım olacaktır. Bu dönemde hızlı kurulacak bir hükümetin seri bir şekilde yarım kalan projeleri hayata geçirmesinin gerekliliği, bana göre bir kart daha artmış bulunmakta. Hükümetler siyasi partiler tarafından kurulurken, bürokrasinin bundan etkilenmeden devamlılık esasına göre çalışması gerekmekte; aksi halde her bir vergi mükellefinin ülkeye olan güveni sarsılmaya, Kamu'daki tüm işlerin aksamaya başladığına şahit oluruz ki asla istenilmeyecek bir durum ile karşı karşıya kalmış oluruz. 2023 yılına dair 500 milyar dolarlık ihracat hedefimiz de bizler için önemli bir kriter. Ancak yılın ilk yarısında ihracatımız yüzde 8,1 düşüşle 73 milyar 261 milyon dolara gerilerken, son 12 aylık ihracatımız ise yüzde 3.6 düşüşle 150 milyar 807 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Haziran ayında ihracatımız miktarsal açıdan gerilemiş olsa da ihracatın kilogram değeri artış göstermiş durumda ki, bu sevindirici bir gelişme. 
Hep söylerim; siyasi düşüncelerimiz ve tercihlerimiz her ne olursa olsun; Türkiye'de yaşayan herkesin düşünceleri ve ülkemize dair beklentileri, refah bir Türkiye olarak yaşama standardı görüşlerimiz birbirine son derece yakındır. Bildiğimiz en önemli gerçek ise, güçlü olmaktan ve güçlü durmaktan başka bir çaremizin olmadığıdır. Dünya Bankası'nın beklentilerine takılmadan, ileriye bakıp daha güçlü bir gelecek için hep daha fazla çabalamamız gerektiğini de asla aklımızdan çıkarmamalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar