Büyüme beklendiği gibi, ama yıllık hedefe ulaşmak hayal

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3.8 büyüdü. Kimi çevrelere göre bu oran, beklentilerin üstünde. Oysa gerçek hiç de öyle değil. Sanayi üretiminin ikinci çeyrekteki düzeyi ve buna dayanılarak yapılan hesaplamalar, ikinci çeyrek büyümesinin yüzde 4'ü aşabileceğini gösteriyordu. TÜİK, özellikle haziran ayı için daha önce yüzde 7.4 olarak açıkladığı sanayi üretimi artışını yüzde 6.8'e revize etmemiş olsaydı, ikinci çeyrek büyümesi yüzde 4'ü aşacaktı zaten. Ama haziran ayında böylesine önemli bir revizyona gidilince, daha önce ikinci çeyrek için yüzde 3.9 düzeyinde ilan edilen sanayi üretimi değişimi yüzde 3.7'ye indi, bu da GSYH büyümesinin yüzde 4'ün altında kalmasına yol açan en büyük etken oldu. 

İkinci çeyrek için yüzde 3.8 de iyi bir oran kuşkusuz. Ama "iyi" nitelemesi, "Neye göre iyi" sorusunu da beraberinde getiriyor. Öte yandan, yüzde 3.8'i yetersiz bulmak da hiç yanlış değil. 
Yani yine geliyoruz, nereden baktığınıza, değerlendirmede hangi ölçüleri baz aldığınıza... 

Yüzde 3.8'lik oran iyi, çünkü ilk çeyrekteki yüzde 2.5'lik büyümeden epey yüksek. Kaldı ki, ilk çeyrek büyümesi başlangıçta yüzde 2.3 olarak açıklanmıştı; ikinci çeyrek açıklamasıyla birlikte revize edildiği ve yüzde 2.5'e çıkarıldığı belirtildi. Bu yılın yüzde 3.8'i, geçen yılın aynı döneminde 2013'e göre sağlanan yüzde 2.4'ten de elbette daha iyi. 

Ama peki yüzde 3.8 yeterli mi, bizi yüzde 4'lük yıllık hedefe taşıyabilecek bir oran mı, kesinlikle hayır. İlk çeyrekteki yüzde 2.5 ve ikinci çeyrekteki yüzde 3.8'e göre yılın ilk yarısındaki büyüme yüzde 3.1. 

İkinci yarı yüzde 4.9 olur mu? 
İlk yarıda yüzde 3.1 olan büyümenin, yılın tümünde, "moda" oran olan yüzde 4'e ulaşabilmesi için ikinci yarıdaki gerçekleşmenin yüzde 4.9'u bulması gerekiyor. (Düşünen çıkacağını pek sanmıyoruz ama, yine de belirtelim; yüzde 4 için gereken ikinci yarı yıl oranını hesaplarken elbette 8.0-3.1=4.9 yapmıyoruz. Yüzde 4.9'a, sabit fiyatlarla GSYH büyüklüğü üstünden ulaşıyoruz.) 

Geçen yılın ikinci yarısındaki GSYH, sabit fiyatlarla 65.7 milyar liraydı. Bu yıl ikinci yarıda yüzde 4.9'luk bir büyüme olur ve 68.9 milyar liraya ulaşılabilirse, ilk yarılardaki rakamlarla birlikte yıllık yüzde 4 oranında artış sağlanabilecek. 

Yıllık büyüme yüzde 2.7 
GSYH büyümesi her ne kadar genellikle takvim yılı bazında ölçülürse de bunu, bulunulan son dönem itibariyle yıllık olarak ifade etmek de pek yanlış değil, en azından gidişata ilişkin bir fikir verir. Haziran sonu itibariyle son bir yılda oluşan büyüme de yüzde 2.7 düzeyinde bulunuyor. Bu oranın hangi dönemi kapsadığını bir kez daha vurgulayalım. 

2014'ün üçüncü ve dördüncü çeyrekleriyle, 2015'in birinci ve ikinci çeyreklerindeki GSYH büyüklüğü 128 milyar lira. Aynı şekilde hesaplanan bir yıl öncesinin, yani 2013'ün üçüncü ve dördüncü çeyrekleriyle, 2014'ün birinci ve ikinci çeyreklerinin GSYH büyüklüğü ise 124.6 milyar lira. İki büyüklük arasındaki fark da yüzde 2.7. 

Ama önemli olan bundan sonrası, üçüncü çeyrek ve dördüncü çeyrek geride kaldığında karşımıza nasıl bir tablo çıkacağı. 

Bu yılın ilk iki çeyreğini, içinde bulunduğumuz koşullarla kıyaslanmayacak ölçüde sakin geçirdik. Ekonomik zorluklar vardı, Türk parası değer yitiriyordu, ama 7 Haziran seçimiyle birlikte önemli bir eşiğin geride bırakılacağı ve daha dingin günlere girileceği umudu da korunmaktaydı. Haziran ayında bu konudaki beklentiler biraz sarsıntıya uğramışsa da, en azından sanayi üretiminin çok yüksek gerçekleşmesi, ikinci çeyreğin olumlu geçmesini ve bu sayede büyümenin görece iyi gelmesini sağladı. 

Ama öyle görünüyor ki "deniz bitti"; hazirandan sonra sığ sularda yüzdürmeye çalıştık gemimizi ve zaman zaman kayalara çarpmaya başladık. 

2015'in tümünde yüzde 4 büyüyemeyeceğimiz açık da, merak edilen büyüme hızının hangi düzeyde kalacağı. Birkaç varsayımı rakama dökelim: 

Yıllık büyümenin yüzde 3 olabilmesi için, ikinci yarıda yüzde 2.9 büyümemiz gerekecek. 

Yıllık büyümenin yüzde 2'nin altına inmemesi için, ikinci yarıdaki oranın yüzde 1'den aşağı gelmesini önlemek durumundayız. 

İkinci yarıdaki büyüme sıfır olursa, bu kez yıllık oran yüzde 1.5 düzeyinde gerçekleşecek. 

Ama bu yıl ikinci yarıda küçülme riskimiz de yok değil. Henüz ikinci yarıya ilişkin pek fazla veri yok. Sanayi üretiminde temmuz rakamları açıklandı önceki gün; arındırılmamış endekste geçen yıla göre artışın yüzde 1.5 olduğunu gördük. Oysa haziran artışı, yazımızın girişinde de belirttiğimiz gibi revize edilerek aşağı çekilen rakamlara göre bile yüzde 6.8'di. Otomotivde ağustos rakamları iyi geldi, ama bu devam edecek mi, bilemiyoruz. 

Türkiye, birkaç yönden kıskaçta. Uzun yıllar görülmedik bir kıskaçta hem de. Kimi dönemler ekonomik sorunlar yaşamıştık, kimi dönemler siyasi ve terörle ilgili sorunlar. Şimdi bu sorunları eş zamanlı olarak yaşamaktayız. 

Bu yıl turizmde büyük bir hüsran sıkıntı var. Hizmetler sektörünün GSYH'ye asıl katkıyı yapacağı üçüncü çeyrekte bu hüsranın izleri çok belirgin biçimde ortaya çıkacak zaten. 

Üçüncü çeyrekteki ekonomik performansı iyi kötü tahmin edebiliriz belki; ama dördüncü çeyreği öngörebilme şansına hiç sahip değiliz. 

Böyle bir ortamda seçime gidiyoruz; 1 Kasım'dan sonra hükümet kurabilecek miyiz, kuramazsak ne olacak; kurulduğu takdirde bu hükümet sorunların üstesinden nasıl gelebilecek... Sorular, sorular... Kapkaranlık bir dehlizde el yordamıyla ilerlemeye çalışıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar