Büyüme beklendiği gibi, ama ya 2012?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

2011 yılına ilişkin büyüme beklendiği gibi geldi. Türkiye ekonomisi yılın son çeyreğinde yüzde 5.2 büyüdü; yıllık gerçekleşme de tahmin aralığının üst sınırı olan yüzde 8.5 düzeyinde oluştu.
Büyüme hızında çeyreklere göre belirgin bir yavaşlama var.  Bunda, önceki yılın baz etkisi önemli rol oynuyor. Dünkü açıklamaya kadar zaten ilk üç çeyreğin oranları belliydi, son çeyrek açıklanırken ilk dokuz ayın rakamlarında küçük revizyonlar yapıldığını gördük, yani önemli bir değişiklik yok. Son çeyrek için de beklenti bu dolaylardaydı. Yani, 2011 büyümesinin çeyrekler bazında giderek daha düşük oranda gerçekleşmesi ilk üç çeyrek itibariyle zaten biliniyordu; son çeyrek için de bekleniyordu.


Geçen yıl çeyrekler bazında yüzde 11.9 ile başlayan büyüme hızı, yüzde 9.1, yüzde 8.4 ve yüzde 5.2 olarak gerçekleşti. Bu oranlar, 2010 yılının aynı dönemine göre olan değişimi ortaya koyuyor. Söz konusu oranlar, takvim ve mevsim etkisinden arındırılmamış değişimi gösteriyor.
Bir de, bir önceki yıla göre değil de, önceki çeyreğe göre olan değişimi gösteren oranlar var. Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış bu oranlara göre de geçen yıl çeyrekler bazında büyüme hızı giderek yavaşlama eğilimi içinde. Buna göre, bir önceki çeyreğe göre geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 1.6 olan büyüme hızı, ikinci ve üçüncü çeyrekte yüzde 1.3'e geriledi, son çeyrekteki ise yüzde 0.6'da kaldı. Yüzde 0.6, 2010 yılının ilk çeyreğindeki oranla aynı düzeyi ifade ediyor.


2011 için özetle şu söylenebilir; "beklenen gerçekleşti" ya da "malum ilan edildi"…
Ama ya 2012 ne olacak? Bu köşede dün de detaylı olarak ele aldık. 2011 iyiydi, hoştu da, 2012'ye ilişkin kaygılar vardı. Aslında büyümenin yüzde 8.5'ten yüzde 4'e inmesi hükümet üyelerinin dile getirdiği gibi gerçekten yumuşak bir iniş sayılabilir. Bu noktada bir yanlış algıya da vurgu yapmak gerekiyor. Yüzde 8.5'ten yüzde 4'e inilmesi, ilk bakışta sanki ekonominin daralacağı gibi bir izlenim uyandırıyor. Oysa öngörülen, geçen yıl sabit fiyatlarla 114.9 milyar lira düzeyinde gerçekleşen GSYH'nin bu yıl 119.5 milyar liraya çıkması. Mutlak değer olarak bir geri gidiş öngörülüyor değil tabii ki, artış hızının yavaşlaması planlanıyor yalnızca.
Ama o yüzde 4'ü sağlamak mümkün olabilecek mi, merak edilen bu. Dün de bu köşede detaylı olarak vurguladığımız gibi, son yılların verileri gösteriyor ki, GSYH ile cari açık atbaşı gidiyor; yani yönleri hep aynı. İşte 2012'de bu yönün değişeceği öngörülüyor. GSYH 114.9 milyar liradan 119.5 milyara çıkarken yüzde 4 artacak, cari açık ise 77 milyar dolardan 64 milyara düşerken yüzde 15 azalacak.
 

Bu olamaz mı; olur olmasına da, doğrusu biraz zor olur! GSYH artarken cari açığın azalmasını sağlayacak mekanizma ne olacak, belli değil. O yüzden de sanki 2012'de de bu iki büyüklüğün yönü yine paralel oluşacak. Ama bu paralellik yukarı doğru mu olacak, yatay mı, yoksa aşağı doğru mu?


Ocak ayında geçen yılın altında kalan cari açığın, şubatta da bu eğilimini sürdüreceği kesin gibi görünüyor. Dolayısıyla cari açığın yıllık bazda şubat sonunda 76 milyar doların altına ineceği tahmin ediliyor.
Cari açıkta ilk iki ayda görülen gerileme izleyen aylarda da sürer mi, cari açıktaki bu gerileme üretimin, dolayısıyla GSYH'nin de gerileyeceğinin bir işareti mi, zaman içinde göreceğiz.


Elektrik zammının etkisi
 

Bu yılki büyümenin ne olabileceğine dönük tartışmalar sürerken, GSYH'nin lokomotif sektörü durumundaki sanayide moraller son elektrik enerjisi zammıyla iyice bozuldu. 2012'deki üretimin geçen yıla göre en azından ilk ay itibariyle neredeyse sabit kaldığı biliniyordu. Sanayi üretiminin, şubatla birlikte şaha kalkmadığı da tahmin edilen bir gerçekti. Elektriğe gelen zam ise, genel anlamda kaygıları ve sanayicinin karamsarlığı biraz daha artırdı. Yalnızca elektrik değil tabii ki, yılbaşından beri yapılmakta olan akaryakıt zamlarını ve son doğalgaz zammını da unutmamak gerekiyor.
Sanayideki üretim maliyetinde en önemli girdi niteliğindeki enerjinin yükünün artması, rekabeti olumsuz etkileyecek ve bunun olumsuz yansımaları olacak. Tabii ki sihirli bir el dokunur ve petrol fiyatları, ona bağlı olarak da akaryakıt ve doğalgaz fiyatları geri gitmezse…

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar