Büyük resim, küçük resim
Murat BERK / Yapı Kredi Yatırım
Uzun zamandır tasvir etmeye çalıştığımız merkez bankaları ve hükümetler tarafından yürütülen küresel reflasyon çabalarıyla diplerden toparlanan ekonomiler ve yükselme trendinde olan hisse senedi piyasaları şeklinde özetleyebileceğimiz büyük resimde bizce henüz önemli bir değişiklik görülmüyor.
FED'in alışıldık olmayan para politikası önlemlerini kademeli olarak geri çekeceğine dair beklentiler ve diğer merkez bankalarının da gittikçe daha fazla çıkış stratejilerinden bahsetmesini de bizce büyük (stratejik) resimden ziyade taktik (küçük) resimde bazı değişiklikler getirebilir. G-20 ülkelerinin mali ve parasal politika önlemlerinin sürdürülmesi yönünde verdiği taahhüt de bu görüş ile uyumlu.
Öte yandan, geçen yazımızda dile getirdiğimiz gibi, daha küçük resimde ise piyasaların en azından yükselişlerine bir mola verme ihtimali, gerçekleşiyor gibi görünüyor.
Önceki yorumlarımızda sıkça belirttiğimiz gibi doların artması ve borsa ve emtialar arasındaki ters korelasyon tekrar kendini gösterdi. Dolar endeksi 77 seviyesini aşarken, hisse senedi ve emtia piyasalarında satışlar devam arttı.
ABD'de geçen hafta açıklanan bazı veriler, özellikle de dayanıklı tüketim malı siparişleri, ekonomideki toparlanmanın hızına yönelik endişeleri artıran bir gelişme oldu. Daha önce değindiğimiz gibi ABD, Japonya gibi bazı ülkelerde ekonomilerin çift dip yapabileceğine dair endişelerin artmasına neden oldu. İsrail, Avustralya gibi ülkelerde ise merkez bankalarının parasal ve niceliksel gevşeme döneminin, dolayısıyla da çok düşük faiz ortamının uzun süre kalıcı olacağına yönelik beklentilerin sorgulanmasını da beraberinde getiriyor.
Bu bağlamda, Türkiye açısından ikinci temanın, yani Merkez Bankası'nın faiz politikasını önemli bir biçimde değiştirmesinin kısa vadede düşük bir olasılık olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Bunun ana sebeplerinden birisini ekonominin yavaş bir toparlanma sürecinde olması gösterilebilir. Ayrıca, üretimde gördüğümüz yavaş toparlanma devam ederken, tüketim eğilimini yansıtan daha güncel veriler de yavaş toparlanma görünümü ile uyumlu olduğunu düşünüyoruz.
Her ne kadar ekonomik verilerin devamlı beklenenden iyi gelmesi mümkün değilse aynı zamanda bu ekonomilerin zayıfladığı anlamına gelmiyor olsa da, piyasaların bu tarihi yükseliş sonrası olumsuz sürprizlere karşı daha duyarlı hale geldiğini düşünüyoruz.
Bu hafta yurtiçinde cuma günü açıklanacak enflasyon haftanın en kritik verisi olarak ön plana çıkıyor. Bizim TÜFE tahminimizin yüzde 1,2 ile piyasa beklentisinin üzerinde olduğunu not ediyoruz.
Bu hafta yurtdışında ise yoğun bir gündem var. Özellikle cuma günü ABD'de açıklanacak tarım dışı istihdam ve perşembe günü açıklanacak olan ABD'de imalat sektörü ISM verisi haftanın en kritik verileri olmaya aday.