Büyük meselelerle uğraşırken ‘küçük’leri ihmal etmeyelim!
Ülkemiz dünya turizm sıralamasında geçmişte tahayyül etmekte güçlük çekeceğimiz bir noktaya geldi. Caddelerde dolaşın, AVM’lere gidin, toplu taşıma araçlarına binin, her yerde çok sayıda turistle karşılaşıyorsunuz. Buna sevinmeliyiz. Turistler ülkeyi sadece iktisaden zenginleştirmiyor; olumlu duygularla ayrılırlarsa, ülkemizin tanıtımına da katkıda bulunuyorlar. Uluslararası alanda itibardan yana sıkıntıya düştüğümüz şu sıralarda, böyle bir işlev görmeleri daha da önemli. Eğer turist akımının devamını arzuluyorsak, konuklarımızın memnun kalmasını sağlamamız, onları üzecek olgular varsa, ilgilenmemiz, düzeltmeye çalışmamız gerekiyor.
Çarşamba günü akşamüstü bir yurtdışı seyahatinden döndüm. Uçaktan çıktım, pasaport kontrolüne doğru yürümeye çalışıyorum ama bu sanıldığı kadar kolay değil. Pasaport bankolarına giden yolları turistler doldurmuş. Kimi uçak değiştirmek için transfer kuyruğunda, kimi vize alma mücadelesinde, kimi de koridorları işgal eden pasaport kuyruğunda ülkemize giriş yapmayı bekliyor. Geçende bir yabancı dostum anlatıyordu, yolcuların kalabalıklaştığı bahar-yaz mevsiminde Türkiye’ye bir yabancının giriş yapması bazen üç-dört saati dahi bulabiliyormuş. Alandan çıkarken karşılaşılan trafik karmaşası, taksilerin düzensizliği de ayrı bir festival. Eğer bu sorunlarla ilgilenilmezse, bir süre sonra Türkiye’ye giriş yapanların çektiği sıkıntılar kulaktan kulağa dolaşmağa başlar. Ülkemizi iyi vakit geçirmek, keyif almak maksadıyla ziyaret edenler gidecek başka yerler bulurlar.
Acil tedbirler alınması gereken durumlarla karşı karşıyayız. Bu tedbirler tek bir kuruluş tarafından alınacak nitelikte değil; muhtelif devlet ve özel kurumların birlikte çalışması zorunlu. Pasaporta, vizelere polis bakıyor; transferler uçak firmalarının ama özellikle ulusal havayolumuzun işi çünkü İstanbul THY’nin uçuş merkezi. Geçici kapasite artırımı için belki yapıda geçici tadilat ve düzenlemeler yapılması için işletmeci firmanın desteği lazım. Genel sorumluluk herhalde Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin uhdesinde.
Ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu, sorunu aşmak için muhtelif kuruluşların işbirliği yapmasına ihtiyaç duyulduğunu söylemek herhalde pek orijinal bir teşhis değil ama sorun apaçık ortada iken bir şey yapılmadığı izlenimi, konunun dile getirilmesini zorunlu kılıyor. Başka sorunlar da eksik değil. Türk Hava Yolları’nın hızlı büyümesinin getirdiği baskılar altında hizmet kalitesinin tutturmakta güçlükler çektiğini bizzat birden fazla defa yaşadım. Tur gemileri ve uçak dışı diğer ulaşım alanlarında da güçlükler olabilir. Onları da incelemek lazım. Her biri küçük olan bir dizi sorun, bir araya gelince küçük denemeyecek olumsuz sonuçlar doğurabilecektir. Büyük meselelerle uğraşırken küçük sorunları ihmal ederek sonra üzülmeyelim.